Edirne Cezaevi'nde 5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Kavala ve Demirtaş kararlarını tanımıyoruz" açıklamasını değerlendirdi. Karaman, "Erdoğan'ın açıklamaları Demirtaş’ın da Kavala’nın da kendisinin elinde ‘siyasi rehine’ olduğunun açık ifadesi" diye konuştu. 

Evrensel gazetesinden Şerif Karataş'ın haberine göre,  Karaman, Erdoğan’ın, yaptığı son AB çıkışının artık kimseyi şaşırtmadığını belirterek, “Çünkü herkes, yaşanan bu sürecin bizzat kendi emri ve isteği doğrultusunda yürüdüğünü biliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) ‘Bu yargılamaların gizli siyasi saikine vurgu yaparak’ ihlal kararı vermişti. Elbette bu siyasi saik hiç gizli olmadı ve öznesi de herkesin bildiği gibi Cumhurbaşkanıdır” dedi.

Karaman şu ifadeleri kullandı: 

 “28 Temmuz 2015 tarihinde ‘…Bu partinin yöneticilerinin bunun bedelini ödemeleri gerekiyor. Bunları dokunulmazlık zırhından sıyırmak suretiyle, biz sırtımızı şuraya buraya dayıyoruz diyenler bu ifadelerin bedelini ödemelidirler’ şeklindeki sözleri ile startı verilen bu süreç, yine Cumhurbaşkanının 2016 yılı ocak ayı içerisinde yaptığı ‘İki eş başkanın yaptığı açıklamalar kesinlikle anayasa suçu...

Dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle başlayacak süreç, inanıyorum ki terörle mücadele açısından ülkemizdeki havayı da olumlu yönde etkileyecektir’ şeklindeki açıklamaları sonrası birkaç ay içinde dokunulmazlıklar bizzat kendisinin talimatı ile kaldırılmıştı. Eş başkanlar Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve milletvekillerinin tutuklanması sonrasında, Demirtaş ile ilgili AİHM tarafından ihlal ve serbest bırakma kararı verildiği 20 Kasım 2018 tarihinde ‘Biz de karşı hamlemizi yapar işi bitiririz’ demişti. Bunun üzerine kısa bir süre içinde, Demirtaş’a yaptığı bir konuşma nedeniyle verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası onanmış, AİHM kararı üzerine muhtemel bir tahliye kararının önüne geçilmişti.

2019 eylül ayı içinde, Sayın Demirtaş’ın kesinleşen mahkumiyet kararının ortadan kalkması ve tutuklu olduğu dosyadan tahliye olması üzerine, Yüksekdağ ile birlikte 20 Eylül 2019’da aynı suçlamadan ikinci kez tutuklanması üzerine Cumhurbaşkanı ‘Katil bunlar, serbest bırakamayız, bırakırsak şehitler hesap sorar’ demişti.  

9 Aralık 2020 tarihinde ‘Özellikle biz Selahattin Demirtaş gibi bir teröristin bu noktada varsa bir hakkını koruyacak değiliz. Ben inanıyorum ki yargımız Selahattin Demirtaş gibi bir teröriste böyle bir hak tanımaz. Kobanê’nin faili, Diyarbakır’ın faili, Yasin Börü’nün faili odur. Bunları görmezden mi geleceğiz? Yargımız bunları görmezden mi gelecek? Böyle bir teröristin asla önünün açılmasına yol vermeyiz’ diyerek masumiyet karinesi ilkesine aykırı bir şekilde başvurucuyu bir kez daha hedef göstermiştir. 22 Aralık 2020 tarihli AİHM Büyük Daire kararının ardından karardan bir gün sonra, 23 Aralık 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘AİHM terör ile ilgili Türkiye’den giden her kararı onaylıyor. Daha kendi mahkemelerimizden bir karar çıkmadı. İç hukuk yolları tüketilmeden bu kararı alıyorlar.

Türkiye aleyhine hareket ediliyor. 50 kişinin ölümüne neden olan birisi nasıl serbest bırakılır? Kendi adamlarını koruyorlar. Bu karar bizi bağlamaz’ demişti. 27 Ekim’de Cumhurbaşkanı bir kez daha konuşmuş ve Bakanlar Komitesinin Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatma ihtimaliyle ilgili soruya ‘Biz bildiğimizi okuruz. Konsey bildiğini mi okur, okusun’ cevabını vermişti. Dolayısıyla bugün yapılan açıklama, öteden beri yaptığı açılamalarının devamı olup Demirtaş’ın da Kavala’nın da kendisinin elinde ‘siyasi rehine’ olduğunun açık ifadesidir.”

Karaman, Demirtaş’ın yargılanma süreciyle ilgili olarak, “Sayın Demirtaş, bildiğiniz gibi Kobani kumpas davasında 20’yi aşkın siyasetçi ile birlikte halen tutuklu. AİHM kararı ve bu kararın infazının denetimini yapan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin periyodik kararlarına rağmen, Cumhurbaşkanının açık talimatları nedeniyle tahliye edilmiyor. Diğer taraftan Sayın Demirtaş ile ilgili halen değişik mahkemelerde süren 30’a yakın dava bulunmakta.

Tüm bu siyasi güdümlü yargısal süreç, doğrudan veya dolaylı olarak Saray eliyle eş güdümlü bir şekilde sürdürülüyor. Yargı eliyle yapılan işin özeti şu: ‘Tutukluluğu kalkınca hükümlü yapılıyor, hükümlülüğü kalkınca tutuklanıyor’ maalesef ve bu sarmal bu şekilde devam ediyor” yorumunu yaptı.