Kobanê davasında konuşan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş "Eğer yaptıklarımız suç ise suç ortağımız AKP’dir. Erdoğan neden sanık sandalyesinde yok? İmralı’da Öcalan’la anlaşma yapan ben değilim" dedi.

IŞİD'in saldırdığı Kobanê’ye destek içim 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemlerle ilgili olarak HDP eski eş genel başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 15'inci duruşmasına Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam edildi.

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına çok sayıda avukat, HDP milletvekilleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve çok sayıda izleyici katıldı.

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.

'BU DAVA YALANCI TANIKLAR GEÇİDİNE DÖNDÜ'

Duruşmaya verilen ara ardından HDP önceki dönem MYK Üyesi Alp Altınörs söz aldı.

Altınörs, "Yargıtay'ın 10 Ekim ile ilgili bir onaması var. Sanık Erman Ekici kararı var. Ekici, evinden bulunan silahı ‘6-8 Ekim olaylarında kullanmak için aldım’ diyor. Bu araştırıldı mı? Daha önce kumpas olaylarından İlhan Cihaner de gözaltına alındı. Ülkede bir medya algısı var, o operasyonlarda Cihaner, ‘Derin devletin savcı’ olarak lanse edildi. Daha sonra öğrendik ki Cihaner, Hizbullah’ın işlediği cinayetlere ilişkin ilk davaları açan savcıymış. Cihaner, bizim hakkımızda bir makale yazmış. Başlığı da ‘Dört başı mamur bir kumpas davası’. Bu dava yalancı tanıklar geçidine döndü. Gizli ve açık tanıkların ifadelerinin dedikodu olduğunu söylemiştik. Gizli tanık Ulaş’ta ifadesinde açıkça söylemiş zaten" diye konuştu.

'TANIKLARIN ÇELİŞKİLİ BEYANINI NİYE SORMADINIZ?'

Mahkemenin tanıklara soru sorulmasına engel olduğunu belirten Altınörs, "Burada ifade veren herkese önceki ifadelerini sordunuz ama Merdan Rüştü Ovalıoğlu’na sormadınız. Tanık ifadesinde bir Metina sorumlusu olduğunu söylemiş ama mahkemede Sergene bölge sorumlusu olduğunu söyledi. Tanığa çelişkili ifadelerini sormadınız. Yalan söylediği çok net ortada. Bu adam tahliyesi için ve kendi çıkarları için kendisine görev yeri tayin eden biri. HTS kayıtları ve diğer belgeler gizli tanık A53’ün yalan söylediğini ortaya çıkardı. İtiraf ediyor, ‘Ben yüz tane ifade verdim’ diye. Tanıkların ifadelerindeki çelişkiler zaten kumpasın göstergesidir" dedi.

DEMİRTAŞ: İDDİANAME VE MÜTALAALARDA ÇARPITMA VAR

SEGBİS ile Edirne F Tipi Yüksek Güvenlik Cezaevi’nden duruşmaya bağlanan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş söz aldı.

"Arkadaşlarımız dosyadaki çelişkilere dikkat çekti. Hepsi haklı. İddianamelerde ve mütalaalarda bir çarpıtma var" diyen Demirtaş, "Keşke mahkemeniniz gerçeğin peşinde olsa. Tüm ara kararlarda olayların geçtiği zaman yok sayılıyor, bütün olaylar bugünkü atmosferin içine sokulmaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.

İddianamede çözüm sürecine değinilmediğini dile getiren Demirtaş, şunları söyledi:

İDDİA MAKAMINA GÖRE ÇÖZÜM SÜRECİ YOK

Hiçbir mütalaalarda, iddianame de çözüm sürecinden bahsedilmiyor. Mütalaa, çözüm süreci yokmuş gibi davranıyor çünkü o atmosferde kurulanan bir sözün anlamı daha farklı. İddia makamına göre çözüm süreci yok. Demokratik Toplum Kongresi’nin Cemil Çiçek imzasıyla Meclis’e davet edildiğini görmüyor ama Yargıtay’ın DTK’ya ilişkin kararını görüyor. DTK’nin hala yasal çalışma yürüttüğünü görmüyor. AKP’nin o dönemdeki politikaları yokmuş gibi davranıyor. O dönemin Başbakanı Erdoğan’ın ‘MİT Müsteşarı gidip İmralı’ya görüşecek’ dediğini görmüyor. O dönemin Hükümet Sözcüsü Arınç, ‘Bizim dönemimizde PKK bayrağını açmak suç olmaktan çıktı’ diyor. O dönem herhangi bir savcı çıkıp ‘bunlar suç’ diyebilir miydi?"

ERDOĞAN İNKAR ETMEDİ

Sırrı Süreyya Önder, devlet görevlisinin yanında konuşuyor ama ne devlet görevlisi ne Erdoğan inkar etmedi. Belgelerde, Erdoğan ‘Ben Apo’yla anlaştım’ diyor ama savcı bunu görmüyor. Hangi konuda anlaştınız diye niye sormuyor. Hangi konuda anlaştıklarını bilmiyoruz. Başbakan, İmralı’da Öcalan’la anlaştığı anda ben ve arkadaşlarım ‘Sayın Öcalan’ dediğimiz için yargılanıyoruz. Savcılık, o süreci unutturmaya çalışıyor.

HDP’YE YÖNELİK SALDIRILAR, IŞİD KATLİAMLARI DOSYADA YOK

Başka ne yok bu dosyada IŞİD yok. IŞİD'in yaptıkları yok mütalaada, Türkiye şehirlerindeki IŞİD katliamları yok. Bunlara yer vermezseniz kimse neden Kobanê için çağrı yaptığımızı anlayamaz. Başka ne yok, 2013-2020 tarihleri arasında HDP binalarına, HDP yöneticilerine yönelik saldırılar yok. HDP, ne kadar saldırıya uğramış, bir sonraki celsede bunları hatırlatalım. Adana, İstanbul binalarımız bombalanmış, Genel Merkezimiz yakılmış, çalışanımız 52 kurşunla öldürülmüş, parti çalışanımız minibüsle canlı canlı yakılmış, Diyarbakır mitingimiz bombalanmış ama bunlar dosyada yok. Savcı dosya ile ilişkili AİHM kararlarını da görmüyor. Savcı bunlar yokmuş gibi davranıyor. Buna karşılık, örgütten kaçmış, kendini kurtarmaya çalışan, bize iftira atanların varlığını görüyor.

O DÖNEM BAKANLIK 'PYD TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL' DEDİ

Savcı, A Haber Genel Yayın Yönetmeni olsa anlarım ama kendisi bir hukukçu. Adalet Bakanlığı, o dönemde 'PYD terör örgütü değildir’ dedi ama savcılık mütalaasında ‘PYD için terör örgütü’ diyor. Dosyada belge var, savcının haberi yok mu? Dosyada, Bircan Yorulmaz, ‘PYD’den mail geldi’ diye tutuklanıyor ama o dönem PYD eş başkanları Türkiye’ye geliyor. Dönemin başbakanın yardımcısıyla görüşüyor. Neymiş mail gelmiş, PYD kendisi gelmiş.

İMRALI'DA, ÖCALAN'LA ANLAŞMA YAPAN BEN DEĞİLİM

Dosyada o dönemde öldürülen HDP’liler yok. Savcı bunları gözden kaçırmaya çalışıyor. HDP’nin defalarca Meclis’e verdiği ‘Olaylar soruşturulsun’ önergeleri yok, Efkan Ala ile birlikte şiddet dursun diye gösterdiğimiz çabalar yok, iftiracıların ifadelerindeki çelişkiler de savcının dikkatini çekmiyor, hiç yokmuş gibi davranıyor. Soruşturma Savcısı Ahmet Altun’un tanıkla, tanıkların ifadelerine çalıştığını dosyada yok. Eğer yaptıklarımız suç ise suç ortağımız AKP’dir. Erdoğan neden sanık sandalyesinde yok? Biz yargılanıyorsak; AKP’liler de yargılanmalı. İmralı’da Öcalan’la anlaşma yapan ben değilim. Mütalaa çarpıtmadan ibarettir, savcı süreç görülmesin istiyor.

ERDOĞAN’IN DİNLENMESİNİ TALEP EDİYORUM

Dışişleri Bakanlığı’na yazı yazılarak 2012’den bugüne kadar PYD yetkilileriyle kaç kere görüşmüşler, ne konuşmuşlar sorulsun istiyorum. 2007’deki İmralı’daki avukat görüşlerinin tam kaydını istiyorum. Adalet Bakanlığı’ndan belgeler istenilsin. Merdan Rüştü Ovalıoğlu’nun SEGBİS çözüm tutanağındaki 65’inci sayfasındaki 82 ve 83 ses kaydı çözümün avukatlarıma ve bilirkişinin yeniden yapılmasını talep ediyorum. Diyarbakır Ağır Ceza Hakimliği’nin verdiği dinleme kararlarına ilişkin 2010, 2011,2012, 2013 2014 bu yıllara ait dinleme kararlarında imzası bulunan hakimlerin akıbetinin HSK’dan sorulmasını talep ediyorum. İmralı’da ne tür anlaşmalar yapıldı? Dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner, dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Ahmet Davutoğlu, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tanık olarak dinlenilmesini talep ediyorum.

Tutukluluk devam yönündeki mütalaaya dair söz alan İsmail Şengül de “İddianamede benim yaptığım söylenilen bir açıklama var ama ben açıklama yapmadım. EMEP Başkanı Şükran Doğan’ın açıklaması savcılık tarafından boldlanarak konulmuş ama benim tutukluluğa devam gerekçem sayılıyor. Açıklama bana ait değil ama savcılık kimse tahliye edilsin istemiyor” diye konuştu.