HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gazeteci Cüneyt Özdemir’in, Altılı Masa'nın Mutabakat Metni ve adayın önemine ilişkin sorularını yanıtladı.

Demirtaş, Millet İttifakı'nın açıkladığı ortak metne ilişkin, "Tümden bir kenara fırlatılacak bir metin değil ama hem eksik hem de benim düşünceme göre metnin pusulası bozuk" dedi.

Demirtaş'ın Özdemir'in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

'HALKIN BİR KISMINDA KARŞILIK BULACAK'

Sayın Demirtaş, nasıl buldunuz? Metne yönelik eleştirileriniz var mı?

Her şeyden önce, çok sayıda kişinin yoğun emeğiyle ortaya çıkmış bir metin olduğu için eleştirmeden önce hakkını teslim etmem lazım. Altı değişik partinin yan yana gelerek bu çalışmayı ortaya koymuş olması önemlidir. Elbette metnin bütününde iyi ve doğru şeyler yapma çabası var, bunu görmek gerekir. Dolayısıyla tümden bir kenara fırlatılacak bir metin değil ama hem eksik hem de benim düşünceme göre metnin pusulası bozuk.

Neden derseniz çünkü hep devleti gösteriyor, halkı ve bireyi değil. Yani metin devletçi bakış açısıyla kaleme alınmış, devleti büyütmeyi, her alana müdahale eden yaygın bir devleti hedeflemiş.

Devletin güçlü olması ile büyük olması birbirine karıştırılmış. Devletin müdahale alanlarını azaltıp küçülterek de güçlendirebilirsiniz. Oysa demokrasilerde formül şudur: “Az devlet, çok toplum.” Metin bu pencereden bakmamış. Bu yönüyle ideolojik bir tercihi de ifade ediyor. Özgürlükçü devlet yerine güvenlikçi devlet, zaten ilk etapta bu şekilde inşa ediliyor. Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşenmiş oluyor.

Devlet dediğimiz mekanizma, toplumun kılcal damarlarına kadar bir defa etki etti mi giderek otoriterleşmesi, kontrol manyağına dönüşmesi engellenemez. Metin bu yönüyle bize, yeni bir demokratik devlet mimarisi vaat etmiyor, var olan otoriter devleti düzenliyor, yeni kurumlar ekleyerek devleti daha da büyütüyor.  Oysa yapılması gereken şey sivil alanı özgürleştirmek ve genişletmek olmalı. Devlet birçok alanda destekleyen, ön açan, yasaklamayan, teşvik eden pozisyonda kalarak demokratik toplumun güçlenmesine alan açmalı. Demokratik devlet dediğimiz şey esasında bu zaten.

Ancak bu metin, teknokrat bir bakışla devletin dökülen sıvalarını, patlayan borularını onarmayı hedeflemiş. Ekonomide neoliberal çözümlerin ötesine geçememiş, özgürlük alanlarında da radikal demokrasi yerine devletin liberal özgürlük penceresinden bakmış.

Tabii ki tüm bunlar bilinçli bir tercih çünkü Millet İttifakı sağ bir ittifak. Dolayısıyla ortaya çıkan metin de dünyaya sağdan bakmanın sonucu. Durum böyle olunca kolektif haklar, grup hakları, sınıf hakları hiçbir şekilde metne yansımamış. Mesela metnin Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı hakları, Alevilerin inanç ve eşit yurttaşlık talepleri, kadın bakış açısı da son derece sıkıntılı. Toplumsal cinsiyet kimliği penceresinden eşitlik ilişkisi kurmak yerine, erkek devletin kadına birtakım haklar lütfetmesi olarak ele alınmış. Zaten sunumun yapıldığı salon da erkek bir salondu.

Emekçilerin grev hakları, sendikal özgürlükler, eylem ve yürüyüş hakları, işçilerin sosyal güvence ve iş güvenliği hakları, LGBT+’ların ayrımcılığa uğramaktan kaynaklı beklentileri gibi temel konuların yanından bile geçmemiş. Demokratik ekonomi dediğimiz kooperatifleşme, vergi adaletinde emeğin gözetilmesi, bütçenin yapılması aşamasında emekçilerin katılımı, yatırım planlamalarına işçi sendikalarının katılımı gibi konular böylesi metinlerde olmaz. Neden? Yukarıda da belirttiğim gibi bu metin devletin çatısında oturup oradan aşağıya ve sağa doğru bakılarak yazılmış. Sokakta halkla birlikte ve sola dönerek yazılsaydı başka bir metin ortaya çıkardı.

Sonuç olarak bu metin yetmezliklerine rağmen halkın bir kesiminde karşılık bulacaktır. Çünkü halka daha iyisinin olabileceği anlatılamadı, gösterilemedi. Bu da Türkiye'de solun eksiği ve sorumluluğudur. Emek ve Özgürlük İttifakına düşen de bu eksiği tamamlamak, halka başka bir dünyanın mümkün olduğunu göstermektir.

'ADAY ÖNEMLİ AMA...'

Aday ne kadar önemli bu süreçte?

Aday, tüm bu süreçleri kırmadan, dökmeden, küstürüp dağıtmadan yürütebilecek yetenekte olmalı ki hem seçim sürecinde hem sonrasındaki geçiş sürecinde başarılı olabilsin.

Burada, adayın kişisel bilgi birikiminden çok, koordine etme ve orkestrasyon özelliği öne çıkmalı. “Ben tek başıma yaparım” diyen bir aday zaten tek adam olur, çıkar. Bu nedenle aday önemlidir ama tek başına da çok fazla anlam ifade etmez. Bu iktidarın enkazı ancak dürüst, tecrübeli, birikimli, devasa bir ekiple çalışılarak kaldırılabilir.