Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledilmesine dair açılan davanın duruşmasında, tutuksuz sanıkların tutuklanma talepleri reddedildi. 

Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021’de Dedeoğulları ailesinden 7 kişiyi öldüren Mehmet Altun ile katliamı azmettiren Çalık ve Keleş ailelerinden 9 kişinin tutuksuz yargılandığı davanın 4’üncü duruşması görüldü. Konya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, taraf avukatların yanı sıra Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatları, İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri ve Dedoğulları ailesinin yakınları hazır bulundu. Tutuklu Mehmet Altun ile 12 Mayıs 2021’de Dedeoğulları’na dönük saldırıya dair açılan dava kapsamında tutuklu bulunan Veli Keleş ve Lütfi Keleş, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.

'9 SANIK TUTUKLANSIN' TALEBİ

Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Müşteki avukatlardan Atilla Kart, soruşturma aşamasından itibaren engellemelerle karşı karşıya kaldıklarını belirterek, talep ettikleri evrakların kendilerine ulaşmadığını aktardı. 29 Mayıs 1993 tarihinde Almanya'nın Solingen şehrinde Türk olan Genç ailesinin evinin kundaklanması sonucu aynı aileden 5 kişinin yaşamını yitirdiği olayı hatırlatan Kart, söz konusu olaya dair Almanya hükümetinin “mahcubiyet duygusuna” değindi. Kart, Türkiye’de de benzer bir anlayışın oluşturulması gerektiğini söyledi. "Altun dışındaki 9 sanık dosyada sadece şekli olarak yer alıyor” diyen Kart, sanıklar arasında gerçekleşen iş bölümü ve suçu üstlenme çabalarına işaret ederek, “Azmettirme ve suça iştirak olguları yeniden değerlendirilmeli” dedi. 

Sanıklar arasında gerçekleşen telefon görüşmelerinin tam olarak raporlara yansıtılmadığını belirten Kart, kayıtların celbini talep etti. Mahkeme heyetinin usuli tedbirler alması gerektiğini ifade eden Kart, 9 sanık hakkında tutuklama talep etti. Kart, “Bu tedbirler alınmadıkça delillerin karartıldığını görüyoruz. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için mahkemeye önemli sorumluluklar düşüyor. Savcılık ve kolluk soruşturma aşamasında görevini kötüye kullanmıştır” diye belirtti. 

SANIK SORULARI GEÇİŞTİRDİ

Aile avukatı Abdurrahman Karabulut, tetikçi katil Altun’a, “Katlettiğin insanları neden terörist diye tanımladın” diye sordu. Karabulut, cezaevindeki telefon görüşmelerinde “Polisler bana yardımcı oldu” sözlerini hatırlattığı Altun'a ayrıca, “Kim yardımcı oldu” sorusunu yöneltti. Altun, soruları “hatırlamıyorum” cevabıyla geçiştirerek, “Söylesem de anlamazsınız” ifadesini kullandı.  

ZEHRA ALTUN'A SORUŞTURMA TALEBİ

Altun’un 112 Acil Çağrı Merkezi ve emniyet ile gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinin katliamı aydınlatabileceğine dikkati çeken Karabulut, bu görüşme kayıtlarının uzun süredir talep edildiğini ancak dosyaya eklenmediğini söyledi. Karabulut, “Bu kişi katliamı tek başına gerçekleştiremez. Altun’un yakınları hakkında soruşturma başlatılmalı. Zehra Altun katliam günü tetikçi katili 51 kez aramış. O güne kadar ise aralarında hiç telefon görüşmesi olmamış. Demek ki bir şeylerden haberleri var” dedi. Karabulut, Zehra Altun hakkında yeni bir soruşturma açılmasını ve sanık olarak dinlenmesi gerektiğini kaydetti.

CEZASIZLIK POLİTİKASINA TEPKİ

Avukat Ebru Akkal, Mehmet Altun’un otelde beraber kaldığı Doğan Söylemez ve Emre Uzun ile diğer diğer tanıkların SEGBİS aracılığıyla dinlenmesini istedi. Delillerin tamamına henüz erişilemediğini kaydeden Akkal, cezasızlık politikalarına dikkat çekerek, tüm sanıklar için tutuklama talep etti Akkal, "Uluslararası hukukta, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerdeki cezasızlık durumunun hepsini bu dosyada görüyoruz. Bu dosyada iddia makamı ve mahkeme heyetinin yıllar sonra insanların önüne çıkacak bir şekilde karar vermesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı. 

‘OTOPSİ ATK’YE GÖNDERİLSİN’

Diyarbakır’dan SEGBİS ile duruşmaya katılan avukat Özüm Vurgun ise, tetikçi katil Mehmet Altun’a, “Hiç silah kullandı mı?” diye sordu. Katil Mehmet Altun, “Kullanmadım, anlamıyor musun? Türkçe konuşuyorum” şeklinde cevap verdi. Altun'un cevaplarına tepki gösteren avukatlar, mahkeme heyetine, “Faile saygılı olmasını söyler misiniz?” dedi. Mahkeme başkanının, “Bana ne yaptığımı söylemeyin” cevabı dikkat çekti. Av. Vurgun, otopsi tutanakları ve görüntü tutanaklarının İstanbul Adli Tıp Kurumu'na (ATK) gönderilmesini talep etti.

Vurgun, cezasızlıktan kaynaklı Türkiye’nin birçok yerinde Kürtlere dönük ırkçı saldırıların yaşandığını vurgulayarak, dosyada daha önce “azmettirme” suçundan yargılanan ve beraat edenler hakkında yeniden tutuklanma talep etti.  

ÜLKÜCÜLER DURUŞMA SALONUNDA

Ardından sanık avukatlarına savunma için söz verildi. Avukatların beyanları sırasında ülkü ocakları üyesi olduğu belirtilen onlarca kişinin duruşma salonuna girmesi dikkat çekti.

45 dakikalık ara sonrası ara kararını açıklayan mahkeme, 112 ve 155’e dair kayıtlarına dair müzekkereler yazılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti, tutuksuz yargılanan sanıkların yeniden soruşturulması talebi ve diğer talepleri reddetti. Tutuklu sanıkların tutuklanma halinin devamına karar veren heyet, duruşmayı 27 Ekim'e erteledi. 

YENİ SUÇ DUYURULARI 

Duruşmanın ardından avukatlar açıklama yaptı. Avukat Atilla Kart, katliamın sadece fail Mehmet Altun’un tarafından gerçekleştirmediğini belirtti. Kart, “Telefonun bilinçli olarak elden ele verilmesi ve Saraçoğlu köyünde sinyal vermesi, olayda ekip halinde bu saldırının gerçekleştiği açığa çıktı. Açığa çıkan yeni delilere rağmen mahkeme nezdinde bu sorun şiddetlenerek devam ediyor. Mahkeme her defasında görevini doğru düzgün yapmayacağını bir kez daha gösterdi” diye belirtti. Kart, son olarak dosyaya dair yeni suç duyuruları yapacaklarını kaydetti.

‘TÜRKİYE ADINA BİR UTANÇ’ 

İHD'den Sevinç Koçak ise, bir kimliğe dair yapılan suçların insanlığa karşı suç olarak ele alınması gerektiğine vurgu yaptı. Koçak, “Yapılan katliamların görmezden gelinerek mahkemenin devam etmesi Türkiye Cumhuriyeti adına bir utançtır. İHD olarak bu davanın takipçisi olacağız, savcıları ve mahkeme başkanlarını hukuku yerine getirmelerini davet ediyoruz” diye konuştu.

Kaynak: MA