Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin asgari ücret konusunda görüşlerini duyurdu.

Ekonomi verilerine ilişkin bilgiler paylaşan Ahmet Davutoğlu, “Bu şartlarda asgari ücrete en düşük ücret gözüyle bakmak doğru değil” dedi. Partisinin asgari ücrete ilişkin görüşünü, “Bundan sonra vatandaşın cebine doğrudan girmesi gereken Asgari ücret” net 3,300 TL” olarak belirlenmelidir.

“Onurlu bir hayat standardı dışında bir talepleri olmayan bu insanların çaresizlikten intihara kadar yöneldikleri bir ortamda bizlerin kayıtsız bir şekilde günlük hayatımızı devam ettirmemiz mümkün değildir” diyen Davutoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı suçlayarak,” Buradan açık ve net bir şekilde bütün bu kararların nihai yetkilisi ve süreçlerin nihai sorumlusu olan Sayın Cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum” dedi.

‘SAVUNDUĞUNUZ BÜTÜN DEĞERLERİ BİRER BİRER UNUTTUNUZ’ 

Davutoğlu’nun açıklamalarından satır başları şu şekilde: 

Sayın Cumhurbaşkanı, siyasete başlarken ve makam basamaklarında birer birer yükselirken savunduğunuz bütün değerleri birer birer unuttunuz. 

Vefayı, tevazuu, diğergamlığı, yolsuzluklara karşı mücadeleyi, kamu malını gözetmeyi, şeffaflığı  israftan kaçınmayı, yasaklara karşı tam ve eksiksiz özgürlüğü, adaleti, vatandaşların eşitliğini önce zihninizde, sonra vicdanınızda ve nihayet hayatınızda bir kenara ittiniz; sonra da tümüyle unuttunuz.

Kibri, şatafatı, israfı, egoyu, akraba kayırmacılığını, hukukun kişilere göre farklı işlemesini, yolsuzlukların meşru kılınmasını günlük siyasetin doğal bir parçası haline getirdiniz. Bütün bunlar günü geldiğinde mutlaka önünüze gelecek konulardır. Ancak unuttuğunuz en önemli husus nedir biliyor musunuz? İçinden çıktığınız geniş halk kesimlerinin halini unuttunuz. 

Onlar sizi bu yolculuğa ellerindeki tek yüzüğü bağışlayarak çıkarmışlardı; yolun sonunda siz onları yaşamakta olduğu onurlarını zedeleyen yoksullukla başbaşa bıraktınız. Kendinizi saraylara, gözlerinizi gerçeklere kapattınız.

‘NİHAİ KARARIN SİZE AİT OLDUĞUNU HERKES BİLİYOR’

Şimdi gelin, halka acı reçete vermeden önce sorumlusu olduğunuz acı gerçekleri bir görün.  Asgari ücretle ilgili kararı bu acı gerçekleri görerek alın. Topu hiç komisyona falan atmayın; nihai kararın size ait olduğunu herkes biliyor. 

Yüreğim yanarak söylüyorum, Ülkemizde çalışma çağındaki her 10 kişiden 3’ü işsiz. Sofra küçülürken sofraya oturanlar artıyor.

‘SOFRA KÜÇÜLÜRKEN SOFRAYA OTURANLAR ARTIYOR’

Türkiye’nin en önemli ekonomik sorunu işsizlik ve gelir dağılımındaki bozulmadır. 

Geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı oranının %30’u aşması artık neredeyse her evde üretimden kopmuş ve hayallerini yitirmiş bir aile bireyi olması anlamına geliyor.  Reel ücretlerdeki düşüş ile, çalışan bireylerin de ailesinde bakmak zorunda olduğu kişi sayısı ve sorumlulukları artıyor.  Başka bir deyişle sofra küçülürken sofraya oturanlar artıyor. 

Türkiye’de asgari ücret düzeyinin 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının altına düşmüş olması bu gerçeği yüzümüze vurmaktadır. 

Buna ilaveten Türkiye’de ücretsiz izine çıkarılmış ve asgari ücretin yarısından azı ile evinde açlığa mahkûm edilmiş milyonlarca insan vardır.

Asgari ücret çalışanlarımız için yaşam standardı haline dönüştü. İşsizlikte tablo böyleyken maalesef çalışanlarımız da çarpık gelir dağılımının kurbanı olmuş durumda. Nüfusun en zengin yüzde 10’unun geliri Avro bölgesi ortalaması seviyesindeyken en alt gelir dilimindeki 16 milyon insanımız Vietnam koşullarında bir yaşam sürdürmeye çalışıyor.

Tüm tartışmalar asgari ücretin düzeyi üzerinden yapılmakta ise de asıl sorun gelir için alt sınırı oluşturması gereken asgari ücretin Türkiye’de yaşam standardı haline gelmiş olmasıdır.  Çalışanların yarısı asgari ücretle çalışmakta, çalışanların ortalama ücreti ise her geçen gün asgari ücrete yaklaşmaktadır. 

AK Parti-MHP koalisyonu ülkemizi üç yılda yoksulluğu milletimizin yaşam biçimi haline getirmiştir. 

Gelecek Partisi olarak özenli bir çalışma ile vatandaşlarımızın derdine derman olmasa da en azından bu zam yağmuru altında biraz daha korunaklı hale gelebilmeleri için Asgari Ücret çalışması yaptık. Bu şartlarda asgari ücrete artık sadece “en düşük ücret” olarak bakmak doğru değildir. 

Asgari ücretlinin reel geliri düşerken, oluşan korkunç işsizlik nedeniyle, asgari ücretlinin üzerindeki ekonomik yük ve sosyal sorumluk artmıştır. 

Toplumun geniş kesimlerini daha yakından ilgilendiren gıda enflasyonunun son 1 yıllık artışı %21’yi geçip, üretici enflasyonu %23’e ulaşıp yeni fiyat artışları yaratmaya gebe iken, asgari ücret tartışmalarını resmi %14’lük TÜİK enflasyon verisi üzerinden tartışmak fakirin azalan ekmeğinden yapılacak hırsızlıktır.

Gelecek Partisi olarak önerimiz;

Öncelikle bütün çalışanlara yönelik olarak, asgari ücret tutarı için tüm vergi, prim ve diğer yükler devlet tarafından yüklenilmesidir.

Bundan sonra vatandaşın cebine doğrudan girmesi gereken Asgari ücret” net 3,300 TL” olarak belirlenmelidir. 

Böylece işveren üzerindeki yükü fazla arttırmadan devletin karşılayacağı vergi sayesinde Asgari ücretle çalışanlar en azından açlık sınırının üzerinde belirlenen bir ücret ile 2021’e başlama fırsatına sahip olabileceklerdir.

Buna ek olarak işveren tarafından yüklenilen sosyal güvenlik sigortası primi 4,5 puan indirilmeli, istihdamın üzerindeki yükler azaltılarak işsizliği azaltıcı tedbirlere öncelik verilmelidir.

Daha salgının başında ikinci dalganın gelme ihtimali bilinirken, İlk dalgada karşılaşılan olağanüstü duruma dahi ekonomik destek üretmekte zorlanan hükümet, 

Bir yandan medyada “görev savma” kabilinden evde kal çağrıları yaparken, diğer yandan verdiği desteklerin yetersizliği yüzünden mecburen aldığı erken açılma kararı ile vatandaşlarını adeta kaderine terk etti. 

‘ERDOĞAN BU VAHİM TABLONUN HESABINI NASIL VERECEK?’

Kıymetli arkadaşlar esnafı “bankaların” kapısına bırakıp gidenler affedilir mi? Faiz lobisi argümanları ile hamasi nutuklar attıktan sonra esnafı faiz canavarına mahkum eden Sayın Erdoğan bu vahim tablonun hesabını nasıl verecek?

Nisan-Mayıs aylarında verilen kredilerin geri ödemesi için banka kapılarında %20-25 faizle ne yapacağını şaşırmış esnafa dişe dokunur herhangi bir destek açıklamadılar. 

Kamu alacakları için ilan edilen yeniden yapılandırmadan faydalanmak isteyenlere, esnafın mevcut vergi ve primlerini bile ödeyemediğine bakmadan, Ocak ve Şubat ayında hemen ilk taksitleri yatırma şartı getirdiler. İktidarın ekonomideki cehaleti yüzünden zaten zor günler yaşamakta olan esnaf için salgın maalesef işin tuzu biberi olmuş, koşullar katlanılamaz hale çoktan gelmiştir. 

ESNAF İÇİN ÖNERİLER

Bir yandan evine ekmek götürmek için çabalayan, diğer yandan kazandığı zaman verdiği vergi ile devleti ayakta tutan esnaf, bugün zor günleri yaşıyorsa, ihtiyacı olan desteği almak da en tabii hakkıdır ve almalıdır.
Bu çerçevede Gelecek Partisi olarak daha salgının başında, esnafımız için hazırladığımız önerilerimizi güncelleyerek tekrar hatırlatıyoruz;

Esnafın kira, elektrik, su, doğalgaz gibi genel giderlerinin yarısı salgın süresi sonuna kadar devlet tarafından üstlenilmeli, yarısı için de 1 yıl ödemesiz ve faizsiz kredi desteği sağlanmalıdır. 

Geliri olmayan işletmelerin tüm vergi ve sigorta yükümlülükleri salgını sürecinin bitimine kadar durdurulmalıdır.

Tüm işletmeler için kira stopajları salgın dönemi boyunca kaldırılmalıdır.

17/04/2020 tarihinden sonra işe girmiş̧ ve/veya ücretsiz izne gönderilmiş̧ çalışanların da 7244 sayılı kanun kapsamına alınarak Nakdi Ücret Desteğinden faydalanması sağlanmalıdır.

Salgın süreci kapsamında SGK prim ödemesi tahakkuk ettirilmemiş̧ çalışanlar için emekliliğine ilişkin sigorta priminin devlet desteğine alınması ile emeklilikte gün kaybının önüne geçilmelidir.

Aynı şekilde işverenler için de salgın sürecindeki BAĞ-KUR primleri hibe destek kapsamına alınmalıdır. 

Vatandaşlarımızın 7256 sayılı yasa kapsamına giren borçlarının ödeme başlangıç̧ tarihleri 1 yıl ertelenmeli ve 60 eşit taksite bölünerek ödeme kolaylığı sağlanmalıdır.

Maliye e-haciz işlemini 1 yıl boyunca uygulamamalıdır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamındaki alacaklara ilişkin icra takipleri de durdurulmalıdır.