Cumhuriyet gazetesinin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı’nda yönetim değişikliğinin ardından gazetede başlayan istifalar sürüyor.

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmesinin ardından Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği’ne Murat Sabuncu'nun yerine, Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya getirilmiş, gazetenin yayın kurulunda da değişiklikler olmuştu.

İlk olarak Yazı İşleri Müdürleri Bülent Özdoğan ve Faruk Eren görevden alınmıştı.

Gazetenin yazarlarından Aydın Engin, Çiğdem Toker ve Hakan Kara da bugün kaleme aldıkları yazılarında Cumhuriyet gazetesinden ayrıldıklarını duyurdular.

AYDIN ENGİN: BURAYA KADARMIŞ

Aydın Engin istifa ettiğini açıkladığı yazısında "Cumhuriyet de benim için buraya kadarmış" dedi.

Engin, 'Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum' başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:

"Dört yıl önce, Cumhuriyet'te yeniden yazmaya başladığımdaki ilk Tırmık'ın başlığı 'Eyvah, yaşasın, ben yine geldim' idi.

Aradan dört uzun zorlu yıl geçti. Bu Tırmık'ın başlığı da ilkine 'biraz' benziyor:

Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum...

Geçen cuma günü Cumhuriyet Vakfı yeni yönetimini seçti. Yeni yönetimin benimle çalışmak istemeyeceğine eminim. Benim yeni yönetimle çalışmayacağıma ise kesinlikle eminim.

Dört yıl gibi kısa, ama kimilerimize kırk yıl kadar uzun gelen harikulade bir serüvendi. Ateşi ve ihaneti de gördük, elini taşın altına değil ateşe duraksamadan sokan kadın ve erkekler de tanıdık.

Cumhuriyet de benim için buraya kadarmış.

Giderken eli boş gitmiyorum. İkramiyemi AKP Reisi'nin elinden alıp gidiyorum: Yargıtay'da sırasını bekleyen yedi buçuk yıl...

Boşverin.

Hapishane bilmediğim yer değil. İstanbul’un bütün sivil ve askeri hapishanelerinde defalarca konuk edildim. Bir Silivri kalmıştı..."

ÇİĞDEM TOKER: HOŞÇA KALIN

Gazetenin ekonomi yazarlarından Çiğdem Toker de bugün yazdığı 'Hoşça kalın' başlıklı yazısıyla istifa ettiğini duyurdu.

Toker'in veda yazısından bazı bölümler şöyle:

"...Tartışmalı bir dava süreci sonunda gerçekleşen yönetim değişikliğinin ardından 'Atatürk'ün Cumhuriyet'i' başlığını taşıyan dünkü açıklamanın, her duruşmasını izlemeye çalıştığım ağır ceza yargılamasında, Cumhuriyet davası iddianamesindeki çizgi değişikliği suçlamasını hatırlatması üzüntümün nedenlerinden biri.

O üzüntü, gitme vaktinin geldiğini haber verirken, şunu söylemek zorundayım:

Her türlü 'çizgi' ve 'yayın politikası' uyuşmazlığı bir yana, olağanüstü bir dönemde gazetecilik yargılanır, kriminalize edilir, meslektaşlarımız maddi unsur içermeyen, delil niteliği taşımayan suçlamalarla aylarca tutuklu kalır, gazetenin yayın politikası suçlama konusu edilir, çocuklarına acı çektirilir, gazetecilik iktidar medyası desteğiyle itibarsızlaştırılmaya çalışılırken dahi Cumhuriyet'te gazetecilik yapıldığının, güç koşullar altında özgürlükçü, çoğulcu bir tutumun benimsenmeye çalışıldığının ve halkın haber alma hakkı için -demokratik bir ülkede söz konusu dahi edilemeyecek- riskler alındığının tanığıyım.

Herkesin kendi vicdanıyla yaşadığı inancı ve birbirine eşit ağırlıkta iki teşekkür ile noktalıyorum:

Biri bu süre zarfında, bir gazetecinin -hele ki bu konjonktürde- ihtiyacı olan en büyük servet saydığım bağımsızlık ve özgürlük duygusunu Cumhuriyet gazetesinde beş yıl boyunca istisnasız her an yaşatan bütün yöneticilere ve meslektaşlarıma.

Diğeri: Bu süre zarfında destek veren, dayanışma gösteren, yazılara dair duygu, düşünce ve eleştirilerini cömertçe paylaşan tüm değerli okurlara.

Tartışmasız hiç değişmeyecek olansa Cumhuriyet’te yazmaktan, Cumhuriyet’e yazmaktan ömrümce sürecek bir kıvanç ve onur duyduğumdur.

Cumhuriyet sonsuza dek yaşamalı."

HAKAN KARA: KALMAM MÜMKÜN DEĞİL

Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon sonrası 9 ay tutuklu kalan yazarlardan Hakan Kara da artık gazete kalmasının mümkün olmadığını söyledi.