<div><strong>Hasan Özhan Ünal / Demokrat Haber</strong><br /> <br /> Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 570’inci buluşmalarında 22 yıl önce gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu.</div> <br /> <div>Cumartesi Anneleri'nin 570'inci haftasında dün tahliye olan Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, cumartesi annelerinin yanındaydı.</div> <br /> <div>Cumartesi annelerinden Kiraz Şahin ölümünün birinci yıldönümünde Cumartesi İnsanları tarafından anıldı.</div> <br /> <div>570'inci haftada ilk konuşan CHP Milletvekili Tanrıkulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na seslenerek, asker, polis ve sivil ölümlerinin artık son bulmasını istedi.</div> <br /> <div>Tanrıkulu'nun ardından gözaltında kardeşi Hayrettin Eren'i kaybeden İkbal Eren de yetkililere seslendi. Eren, "Artık kemiklerimizi istemiyorum, faillerin yargılanmasını da istemiyorum, insanlıklarını kaybedenlerden hiçbir şey istemiyorum" dedi. </div> <br /> <div>Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır; Cizre, Sur ve tüm abluka altındaki insanların kendi yaşadıkları yerlerde rahat bırakılmasını istedi.</div> <br /> <div>Hasan Ocak'ın kız kardeşi Maside Ocak ise konuşmasına; Kiraz Şahin ve dün hayatını kaybeden Sultan Seçik'i anarak başladı. Ocak, Sur'un Cizre gibi olmaması için, Sur'a "yaşam koridoru" açılmasını talep etti. </div> <br /> <div>22 yıl önce gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar'ın amcası Recep Aydınlar, yeğeninin gözaltında nasıl kaybedildiğini ve faillerin hukusuz bir şekilde nasıl korunduğunu anlattı. </div> <div><br /> <img height="463" width="620" vspace="11" align="middle" alt="" src="/images/upload/oooo(1).jpg" /></div> <div>İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’un açıklamasını Cumartesi İnsanları’ndan Meryem Göktepe okudu.</div> <div> </div> <div>Cüneyt Aydınlar’ın kaybedilişi şöyle aktarıldı:</div> <div> </div> <div>"570'inci haftamızda, hiçbir yasal dayanağı olmadan uygulamaya devam eden sokağa çıkma yasaklarının yarattığı hukuki, ahlaki ve vicadani tahribatlarla karşılaşıyoruz.</div> <br /> <div>İşlenen insanlık suçlarını görüntüleyen, haber yapan gazeteciler tutuklanıyor, hiçbir yasal dayanağı olmadan gerçekleri yansıtan televizyonların yayınları karartılıyor. </div> <br /> <div>570'inci haftamızda sokağa çıkma yasağının devam ettiği Sur'un Alipaşa Mahallesi'nde büyüyen Cüneyt Aydınlar için bir aradayız. </div> <br /> <div>23 yaşındaki Aydınlar, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3. sınıf öğrencisiydi.</div> <br /> <div>10 Şubat 1994'te İstanbul'da İncirli durağından terörle mücadele polisleri tarafından gözaltına alındı.</div> <br /> <div>Polisler tarafından ağır işkence gören Cüneyt Aydınlar, 28 Şubat 1994'te yer gösterme bahanesiyle Beyoğlu'na getirildi ve ondan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı."</div> <div> </div> <div>Dönemin sorumluları şöyle:</div> <div> </div> <div>"Necdet Menzir İstanbul Emniyet Müdürü'ydü. Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürü'ydü. Hayri Kozakçıoğlu İstanbul Valisi'ydi. Nahit Menteşe İçişleri Bakanı'ydı. Tansu Çiller Başbakan'dı. Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı'ydı. Onlar Cüneyt Aydın'ların kaybedilmesinden sorumludur. </div> <br /> <div>Cüneyt'in akıbeti açıklansın, kaybedenler yargılansın."<br /> <br /> <b>(DEMOKRAT HABER)</b></div> <br />