Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 595. haftalarına 86 gündür kendisinden haber alınamayan Hurşit Külter’in nerede olduğunu sorarak başladı.

“Failler belli, kayıplar nerede” pankartının açıldığı eylemde, kayıpların fotoğrafları taşındı.

Eyleme, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda kişi katıldı.

Bu haftaki eylemde, 20 Ağustos 1992 yılında Şırnak’ta gözaltına alındıktan sonra kaybettirilen Mehmet Ertak’ın akıbeti soruldu.

‘ASLI ERDOĞAN’IN YANINDAYIZ’

21 yıl önce gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak, basına karşı komple bir baskı politikası uygulandığını söyleyerek, “Yazarlar tutuklanıyor, hapse atılıyor, bir burada bir kez daha haykırıyoruz. Bu suçlardan arınmanız için özgürlükleri güvence altına almanız lazım. Buradan dün tutuklanan Aslı Erdoğan’ın yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz” diye konuştu.

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, karanlık bir dönemden geçildiğine ve yaşanan hak ihlallerine değinerek, Özgür Gündem gazetesinin kapatılmasına ve yazar Aslı Erdoğan’ın tutuklanmasına tepki gösterdi.

Tanrıkulu, “Şimdiki OHAL uygulamaları geçmiştekini aratmıyor. Yine işkence, yine uzun gözaltı ve kayıp iddiaları var. Dahası eylemi sadece düşünmek ve yazmak olan yazarlarımız, Aslı Erdoğan gözaltına alınarak tutuklanıyor ama umudumuzu kaybetmeden hem kayıp yakınlarımızın hem de insan hakları için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

’11 GÜN SONRA ALTINA ALINDIĞI KABUL EDİLDİ’

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’un açıklamasında 9 Ağustos’ta İstanbul’da gözaltında alınmasından bu yana haber alınamayan öğretmen Recep Demirtaş’ın Ankara’da gözaltında tutulduğunun dün gece kabul edildiği duyuruldu. Komisyon açıklamasında 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kayıt dışı gözaltıların yoğunlaştığı ifade edildi.

9 Ağustos’ta İstanbul’daki evinden gözaltına alınan öğretmen Recep Demirtaş’ın ailesi Demirtaş’a ulaşamadıkları için 17 Ağustos’ta İHD’ye başvurmuştu. 595. haftanın açıklamasında Demirtaş’ın gözaltında olduğunun 11 günde kabul edildiği duyuruldu: “9 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınan, tanıklara ve kamera görüntülerine rağmen gözaltına alındığı inkâr edilen Recep Demirtaş’ın, dün gece Ankara’da gözaltında tutulduğu kabul edildi.”

‘GÖZALTINA ALINANLARIN BİLGİSİNİN SAKLANMASI DOĞRU DEĞİL’

Açıklamada, hükümetin kayıt dışı gözaltı işlemine son vermesi çağrısı yapıldı:

“Hükümet OHAL kapsamında çıkardığı antidemokratik yasalarına bile uyma gereği duymuyor. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alıyor. “Kayıt dışı gözaltının işkenceye ve gözaltında kaybetmeye yataklık ettiği gerçeğinden hareketle, hükümete kayıt dışı gözaltı işlemine derhal son verme çağrısı yapıyoruz. Gözaltı işleminin inkar edilmesi, gözaltına alınanın nerede tutulduğu bilgisinin ailesi, avukatları ve insan hakları örgütlerinden saklanması, hiç bir koşulda meşru gösterilemez.

“Darbecilere karşı operasyon yürütüyoruz bahanesiyle hiç kimseye, evrensel hukukun dışına çıkılarak intikamcı vahşi yöntemler uygulanamaz. Çünkü devlet herkese, her yerde hak ve özgürlüklerini sağlamakla mükelleftir. Çünkü devletin tüm işlem ve eylemleri hukukla sınırlı olmak zorundadır.”

‘MEHMET ERTAK NEREDE?’

595. haftada 24 yıldır akıbeti gizlenen Mehmet Ertak’ın kaybedilme hikayesi şöyle aktarıldı: “32 yaşındaki dört çocuk babası Mehmet Ertak, Şırnak'a bağlı Rezuk Mezrası'nda yaşıyor, Şırnak'taki kömür ocağında işçi olarak çalışıyordu. Kardeşi dağa gittiği için tüm aile yoğun baskı ve tehdit altındaydı. Mehmet Ertak 2 kez gözaltına alındı, ağır işkence gördü.

“20 Ağustos 1992 tarihinde aynı yerde çalışan üç akrabası ile birlikte işten eve dönmek üzere yola çıktı. Bulundukları araç kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durduruldu. Kimlik kontrolü sonrasında Mehmet Ertak gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Üç kişi onu gözaltına alınırken gördüğüne, altı kişi de onu gözaltında işkencede gördüğüne tanıklık etti.

“Baba İsmail Ertak savcılığa başvurdu, tanıklar gördüklerini savcıya anlattılar. Olay soru önergeleriyle Meclis'e taşındı. Buna rağmen, ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı. Mehmet Ertak’ın gözaltına alındığı inkar edildi.

"Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrinde ‘sorgu elemanı’ olarak çalışan Jitem personeli Murat İpek, 1997 yılında yaptığı itiraflarında; ‘Mehmet Ertak’ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan'ın emriyle öldürüp gömdük’ dedi. Yaptıkları tüm infazların dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söyledi.

"İç hukukta sonuç alınamayan dosya Avukat Tahir Elçi tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Mehmet Ertak’ın gözaltında ölümünden ve bedeninin kaybedilmesinden Hükümetin sorumlu olduğu ve buna Devlet yetkililerinin neden olduğu sonucuna vararak Türkiye'yi oy birliği ile mahkum etti."

"Mehmet Ertak'ın akıbeti açıklanıncaya ve onu kaybedenler evrensel hukuka uygun olarak yargılanıncaya kadar bu dosya bizim için kapanmayacak." Açıklamada Mehmet Ertak’ın kaybedilmesinden sorumluların isimleri paylaşıldı:

"Dönemin; Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş, Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan, Şırnak Tugay Komutanı Mete Sayar, OHAL Valisi Ünal Erkan, 49. SHP-DYP hükümeti sorumludur."

(Kaynak: DİHA/ Bianet)