Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin bulunup yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, bu hafta da pandemi koşulları nedeniyle eylemlerini online gerçekleştirdi. Eylemin 886’ncı haftasında 21 Mart 1995 günü İstanbul’un Avcılar ilçesindeki evine gittiği sırada kendisinden bir daha haber alınamayan ve 58 gün sonra Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda cenazesine ulaşılan Hasan Ocak’ın failleri soruldu. 

Açıklamada ilk olarak Hasan Ocak’ın ailesinden Emine, Maside ve Ali Ocak söz aldı. Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, abisinin gözaltında kaybedilmesinin üzerinden 27 yıl geçtiğini hatırlattı. Ocak, ağabeyi ve tüm kayıplar için sürdürdükleri hakikat ve adalet mücadelesinin 700’üncü haftaya kadar Galatasaray Meydanı’nda sürdürüldüğünü belirtti. 700 haftada gördükleri polis şiddetinden sonra İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde eylemlerine devam ettiklerini anımsatan Ocak, “Polis ablukasına rağmen İHD önünde sürdürdüğümüz açıklamalarımız pandemi dolayısıyla evlerde ve her yerde kamuoyu karşısına çıkarak devam ediyor. Unutmama ve unutturmama mücadelesinde 700’üncü hafta açıklamamızdan dolayı hakkımızda açılan dava 23 Mart Çarşamba günü Çağlayan Adliyesi’nde görülecek. Biz kayıp yakınları ve hak savunucuları için göze alamayacağımız tek şey insanlık onurumuzdan vazgeçmektir. Bizler nerede ve ne koşulda olursa olsun kayıplarımızı aramaktan ve Galatasaray’ı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Anne Emine Ocak da, “Adalet ve Galatasaray’ı istiyoruz” dedi. 

YÜZLEŞME VURGUSU

Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak ise, kardeşinin dosyasındaki adaletsizliklere ve yetkililerin tutumuna dikkat çekti. Ocak, “Asıl içimizi acıtan ise toplumun bu suçlara karşı duyarlı olmasının engellenmesi ve buna alıştırılmasıdır. Derdimiz adaletin ve hukukun görünür ve işlenir hale gelmesidir. İşlenen suçlar ile yüzleşip, hesaplaşmayan, suçluları cezalandırmayan her iktidar yaşananlara ortak olur. 27 yıldır Hasan’ı gözaltına alıp katledenler açığa çıkarılıp cezalandırılmadı. Ama gözaltına alınanların akıbetini soran bizler yargılanmak isteniyoruz. Yaşananları unutturmak, hakikati karartmak istiyorlar” diye belirtti.

AİHM İHLAL KARARI VERDİ

Daha sonra aile avukatı Gülseren Yoleri konuştu. Hasan Ocak’ın 21 Mart 1995 günü gözaltına alındığını söyleyen Yoleri, ancak gözaltına alındığının kabul edilmediğini vurguladı. Yoleri, ailenin Ocak’ın akıbetinin açığa çıkarılması için verdiği mücadeleye dikkat çekerek, bu mücadele sonucu Ocak’ın katledilmiş halde cenazesine ulaşıldığını aktardı. Bu süreçte iç hukukta ilerleme sağlanamadığını vurgulayan Yoleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvuruda da ihlal kararı çıktığının altını çizdi. 

ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ

Yoleri, Hasan Ocak’ın faillerinin tespit edilmesine ilişkin etkili bir soruşturma yürütülmediğini hatırlatarak, “17 Haziran 2016 yılında savcılık dosyayı takipsizlik kararı vererek kapatma girişiminde bulundu. Yapılan itiraz üzerine 5 Ocak 2017 tarihinde Sulh Ceza Hakimliği takipsizlik kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden açılması gerektiğine işaret eden bir karar verdi. Bunun üzerine savcılık dosyayı yeniden açtı ve yürütmeye başladı. Ancak uzunca süredir yine etkin bir soruşturma yürütülmedi” dedi.  

FAİLLER AÇIĞA ÇIKARILSIN

Özellikle Ergenekon davası sonrasında ciddi bilgilerin açığa çıktığını söyleyen Yoleri, davadaki gizli tanıkların Hasan Ocak’ın katledilmesine ilişkin sanıkları işaret ettiğini belirtti. Cumhuriyet Savcılığına bu kişilerin dinlenmesi ve soruşturulması noktasında yapılan taleplerin bugüne kadar cevaplanmadığını aktaran Yoleri, taleplerinin Hasan Ocak’ın faillerinin açığa çıkarılması ve soruşturmadaki taleplerinin karşılanması olduğunu kaydederek, hukuki mücadelelerinin süreceğini vurguladı. 

‘HASAN’IN GÖZALTINA OLDUĞU İNKAR EDİLDİ’

Ardından 886’ncı hafta açıklamasını Hasan Ocak’ın yeğeni Dican Acer okudu. “Devlet Hasan Ocak dosyasında cezasızlığa son versin!” diyen Acer, Ocak’ın kaybolduğu süreci anlattı. Acer, “Hasan’ın gözaltına alındığını ancak bu durumun inkar edildiğini kamuoyuna açıklayan ailesi, savcılığa başvurarak oğullarının akıbetinin açığa çıkarılmasını talep etti. Aile ayrıca; TBMM, Başbakanlık, Bakanlıklar, hastaneler ve Adli Tıp nezdinde de girişimlerde bulundu. Bunun üzerine dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu ve İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir ‘Hasan Ocak’ın gözaltında olmadığı, suçlu olarak aranmadığı’nı açıkladılar” ifadelerini kullandı. 

‘TANIKLAR HASAN’I EMNİYETTE GÖRDÜ’

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan iki kişinin Ocak’ı şubede gördüklerini ve ismini emniyetteki parmak izi listesinde okuduklarını açıkladıklarını söyleyen Acer, ailenin yoğun çabası ve kampanyaları sonucu 58 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda Ocak’ın ağır işkence izleri taşıyan bedenine “meçhul kişi” olarak defnedildiği Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'nda ulaşıldığını anımsattı. Acer, devamında şunları aktardı: “Olayla ilgili düzenlenen resmi rapor Hasan’ın işkence ile öldürüldüğüne işaret ediyordu. Olay yeri tutanağı ise bulunduğunda kimliğinin, kemerinin, saatinin, ayakkabı bağcıklarının olmadığını ve ellerinde parmak izi alınırken kullanılan mürekkep lekeleri olduğunu kayıt altına alarak, onun gözaltında bulunan kişilere uygulanan rutin işlemlerden geçtiğini kanıtlıyordu. Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu yaptığı araştırmalara dayanarak, Ocak’ın  gözaltındayken uygulanan işkence ve darptan dolayı öldüğünü, Devletin Ocak’ın ölümünde sorumluluğu olduğunu, Devletin bazı unsurlarının Ocak’ın nasıl öldürüldüğünü ve kimin öldürdüğünü bildiğini söyledi. Ve Ocak Ailesi’ni ziyaret ederek Emine Ocak’tan devlet adına özür diledi.”

DOSYA 27 YILDIR TOZLU RAFLARDA

Acer, şunları söyledi:  “Dosya 27 yıldır Beykoz Cumhuriyet Savcılığı’nın tozlu raflarında bekletilmeye devam ediyor. 27 yıldır Hasan’ı kaybedenler cezasızlık zırhıyla korunuyor. 886’ncı haftamızda bir kez daha hatırlatıyor ve talep ediyoruz: Devlet, yaşam hakkı ve işkence yasağının ihlal edildiği durumlarda suçun faillerini tespit edip cezalandırılmalarını sağlamakla yükümlüdür. Devlet, bu sorumluluğunun gereği olarak  cezasızlığa son verip Hasan Ocak dosyasında etkin, insan haklarına saygılı ve adil bir soruşturma yürütmelidir. Kaç yıl geçerse geçsin Hasan Ocak ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 187 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

Kaynak: MA