Cumartesi Anneleri 473. oturma eyleminde, yaklaşan 23 Nisan’a atfen kaybedilen ve katledilen çocuklar için adalet istedi.

Cumartesi Anneleri 473. kez Galatasaray Meydanı’ndaydı. Bu hafta, 23 Nisan Çocuk Bayramı’na atfen gözaltında kaybedilen ve öldürülen çocukları hatırlattılar. Seyhan Doğan, Davut Altunkaynak ve Münir Sarıtaş’ın yakınlarının yazdıkları mektuplar okundu.

Kaybedilen ve öldürülen çocukların isimlerinin asılı olduğu balonların havaya bırakıldığı eylemde, sözü ilk olarak 23 Şubat 1995′te gözaltına alınarak kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız yaptı.

Yıldız, Mardin Dargeçit’te, 1995 yılında gözaltına alınarak 13 yaşında kaybedilen Seyhan Doğan’ı anarak, Doğan’ın anne ve babası tarafından gönderilen mektubu okudu.

“DÜNYAYA DOYAMADAN GÖZALTINDA YOK ETTİLER”

“Ramazan Baba ve Asya Ana bizimle burada oturarak, oğulları Seyhan Doğan için seslerini duyurmaya çalıştılar. Seyhan’ın kemiklerini isteye isteye, alamadan bu zalimlerin dünyasından gözleri açık göçüp gittiler.

“Seyhan nasıl öldürüldü, yarası neresindeydi bizler de bilmiyoruz. Biz kayıp anaları ve yakınları olanlar biliyoruz ki Seyhan’ın da gözleri açık gitti,. Seyhan daha 13 yaşında bir çocuktu; anasına babasına ve bu dünyaya doyamadan onu gözaltında yok etmişlerdi.”

“KUŞLAR KADARDI BEDENİ”

Dargeçit’te gözaltına alınan, 12 yaşındaki Davut Altunkaynak’ın annesi Hayat Altunkaynak mektubunda, şöyle diyordu:

“29 Ekim 1995’te askerler Dargeçit’teki evimize baskın yaptılar; oğlumu sordular, oğlum evde yoktu. Beni jandarma taburuna götürdüler; dövdüler, tehdit ettiler. Oğlum Davut’u da getirdiler, onu Filistin askısında gördüm. Kuş kadardı bedeni, baygındı; ‘Ana su ver’ diye sayıklıyordu. Ona su veremedim. Beni bıraktılar, Davut kaldı. Ondan bir daha haber alamadık. Bize onu serbest bıraktıklarını söylediler.

“Söyleyin bana 12 yaşındaki bir çocuk neden gözaltına alınır, neden vahşice işkence edilir, neden kaybedilir?”

“DÜNYA BENİM İÇİN ZİNDAN OLMUŞTU”

Ardından ise 1995 yılında Yüksekova’da gözaltına alınarak kaybedilen 13 yaşındaki Münir Sarıtaş’ın annesinin gönderdiği mektubu bu kez Musa Anter’in oğlu Dicle Anter okudu.

“Benim oğlum Münir, daha 13 yaşındayken Yüksekova Çetesi lideri Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul tarafından gözaltına alınarak kaybedildi. Ben oğlumun gözaltına alınıp kaybedildiği tarihte cezaevindeydim. Cezaevinden çıktıktan sonra oğlumun kaybedildiğini öğrendim ve onu aramaya başladım. Dünya benim için zindan olmuştu.

“Oğlumun izini sürerken, Midyat Cezaevinde tutulan, Yüksekova Çetesi itirafçısı Kahraman Bilgiç ile görüştüm. Bilgiç bana Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un köylüleri, köy meydanında toplayarak işkenceden geçirdiğini söyledi. 73 yaşındaki Abdülkerim Yurtseven’in işkenceye dayanamayıp bayılınca, onu ve köyde ikamet etmeyen oğlum Münir’i yanına alarak, Yüksekova Dağ Tabur Komutanlığı’na getirdiği, burada Yurtseven’in tekrar dövülmesi üzerine kaburgalarının kırıldığı ve tabur revirine götürülünceye kadar öldüğünü, bu olay çocukların gözlerinin önünde yaşandığından Binbaşı Yurdakul’un çocukları atış poligonuna götürerek öldürdüğünü söyledi.”

‘DEVLETİ YÖNETENLER HEP SUSMAYI TERCİH ETTİ”

Okunan mektuplar sonrası, bu haftaki açıklamayı İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyonu’ndan Hepgül Bozoğlu okudu.

Bozoğlu, devleti yönetenlerin 23 Nisan’da yayınlayacakları kutlama mesajında ‘Çocuklar geleceğimizdir’ diyeceklerini vurgulayarak, kimsenin devletin eliyle öldürülen çocuklardan bahsetmeyeceğini söyledi.

90′lı yıllarda devletin 12 ve 13 yaşında onlarca çocuğu öldürdüğünü söyleyerek o dönemde 13 yaşındaki Davut Altunkaynak’ın, 13 yaşındaki Seyhan Doğan’ın, 14 yaşındaki Nedim Akyön’ün Dargeçit Jandarma Taburu’nda işkenceyle öldürülüp kuyulara atıldığının savcılık fezlekelerinde ortaya çıktığının altını çizen Bozoğlu, Doğan’ın kemiklerinin 18 yıl sonra ölüm kuyularında bulunduğunu ama devleti yönetenlerin hep susmayı tercih ettiğini aktardı.

”ÇOCUK KATİLLERİNİ YARGILAYIN”

Bozoğlu, sadece AK Parti döneminde 197 çocuğun “devlet terörünün” kurbanı olduğunu söyledi.

Öldürülen çocukların bu ülkenin bir utancı olduğunu dile getiren Bozoğlu, “Çocukları katleden değil, onları hayatını güvence altına alan politikaları derhal hayat geçirin. Kayıp çocuklarımızın akıbetini açıklayın ve çocuk katillerini yargılayın” dedi.

Bozoğlu kamuoyuna da seslenerek  “Çocuklara yönelen devlet terörüne seyirci kalmayın. Her çocuk için daha iyi bir dünya, eşitlik ve adalet talebini yüksek sesle dillendirin ve gözaltında kaybedilen çocukları unutmayın.” dedi.

Haberi Bianet ve Dicle Haber Ajansı’dan derleyen İMCTV