Cumartesi Anneleri/İnsanları, Galatasaray Meydanı’ndaki 626. buluşmalarında 23 yıl önce Şırnak’ta gözaltında kaybedilen Ahmet Sanır’ın akıbetini sordu.

HDP milletvekilleri Pervin Buldan, Filiz Kerestecioğlu, Hüda Kaya’nın da katıldığı eylemde, Anayasa değişikliğine de “Hayır” dendi.

‘ADALET BİZİM MÜCADELEMİZLE SAĞLANACAK’

HDP’li Buldan, Sanır’ın kaybedilmesine ilişkin, “Son 30- 40 yıl içerisinde Şırnak’ta onlarca insan katledildi, hapsedildi. Ancak tüm bunlara rağmen Şırnak halkı barıştan taviz vermeyeceğini bir kez daha gösterdi” dedi.

Ankara’da 12 Eylül 1994’de gözaltına alınarak kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, “Bu adalet sisteminiz, bu kokuşmuş adalet saraylarınızdan adaletin çıkmayacağını biliyoruz. Adalet bizim mücadelemizle sağlanacak” dedi.

"Erdoğan kendisi için bir Anayasa hazırlıyor. Kürtler, kadınlar, emekçiler, ezilenler için bir şey yok bu Anayasa'da. Hayır diyoruz çünkü bu Anayasa'da biz yokuz” diye konuştu.

‘HÜKÜMETİ ADALAETİN SINIRLARINA ÇAĞIRIYORUZ’

Cumartesi Anneleri/İnsanları adına Ümit Tekay Dişli’nin okuduğu basın açıklamasında, referandumda “hayır” oyu verecekleri vurgulanırken şu ifadelere yer verildi:

“Bu Anayasa değişikliği 16 Nisan Referandumu'yla onaylanırsa Türkiye çağdaşlaşma, demokratikleşme ve hukukun üstünlüğüne yönelme imkanından koparılmış olacak. Bizler, bu topraklarda yaşanan hukuksuzluğun tanıkları olarak, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin hukuk ve insan hakları alanında getirdiği standartlara da aykırı olan bu Anayasa değişikliğine 'Hayır!' diyoruz.

“Galatasaray’dan bir kez daha tekrarlıyoruz: Demokrasinin hak ve hukuk yoluyla varlık kazanması için imkanlar geliştiren demokratik bir hukuk devleti istiyoruz. Hükümeti ve Cumhurbaşkanı’nı hukukun ve insan haklarının sınırlarına çekilmeye çağırıyoruz. Vatandaşların kamuya ait karar mekanizmalarına katılma hakkı vardır. Onları bu hakka saygı göstermeye çağırıyoruz.”

AHMET SINIR NASIL KAYBEDİLDİ?

Sanır’ın kaybedilişi şöyle anlatıldı:

“15 yaşındaki Ahmet Sanır, ailesi ile birlikte Şırnak merkezine bağlı Gıron Köyü’nde (Araköy) köyünde yaşıyordu.

“1994 yılının Mart ayında Ahmet ve arkadaşları Şırnak merkezden köye yürürken yolda beyaz Toros marka bir araçla karşılaştılar. Beyaz Toros'un içindeki silahlı üç kişi Ahmet'i döverek zorla araca bindirip götürdü. Olayı öğrenen Sanır Ailesi, Ahmet'in akıbeti hakkında bilgi almak amacıyla köy muhtarıyla birlikte Şırnak Jandarma Merkez Komutanlığı'na bağlı Milli Özel Tip Jandarma Karakol Komutanlığı'na müracaat etti. Yetkililerden alabildikleri tek yanıt Ahmet Sanır'ın orada olmadığıydı.

"Kendi imkanlarıyla Ahmet'i arayan aile beyaz Toroslu ve silahlı şahısların genç birini Silopi-Cizre Karayolu üzerindeki Sinan Lokantası'na sürükleyerek soktuklarını ve orada infaz ettiklerini duydu. Olaya tanık olan köylülerle görüşen aile, köylülerin bu genci meçhul kişi olarak Doruklu Mezarlığı'na defnettiklerini öğrendi. Doruklu Köyü (Xezayi) muhtarlığına başvuran aile defnedilen kişinin üzerinden çıkan kıyafetleri görmek istedi. Aile üyeleri her ne kadar muhtarın gösterdiği kanlı giysileri tanıyıp defnedilen kişinin Ahmet Sanır olduğunu anladılarsa da yoğun korku atmosferinde resmi bir başvuru yapmadan evlerine döndüler.

“2008 yılının sonlarına doğru, 90’lı yıllarda JİTEM tarafından öldürülen çok sayıda kişinin Silopi ilçe sınırları içinde yer alan Sinan Lokantası ve BOTAŞ Askeri Tesisleri’nde asitle yakılıp gömüldüğü yönünde iddialar gündeme geldi. Bu iddialar üzerine harekete geçen Şırnak Barosu mağdur ailelerin kendilerine başvurmasını istedi. Bu başvuruculardan biri de Sanır ailesiydi.

“Sanır ailesi 16 Mart 2009 tarihinde Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifadede olayı anlattı ve söz konusu mezarın açılmasını, kimliği belirsiz olarak defnedilen kişinin Ahmet Sanır olup olmadığının DNA testiyle tespit edilmesini talep etti. Başvurunun üzerinden 8 yıl geçti. Bu süre zarfında maddi gerçeği açığa çıkartacak ve faillerin tespit edilip cezalandırılmasını mümkün kılacak etkin bir soruşturma yürütülmedi. Ahmet Sanır’ı kaybedenler ve faillerin bu kadar aleni biçimde suç işlemesini mümkün kılanlar yargılansın.”

(Kaynak: Bianet)