Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için bir araya gelen Cumartesi Anneleri, barış için imza veren akademisyenlerin hedef gösterilmesine tepki gösterdi.

Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, "Adalet hepimize lazım. Acının ayrı bir tadı yok, hepimizin yaraları aynı, gelin hep birlikte bu yaralarımızı saralım" dedi.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet arayışlarının 564'üncü haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 18 Ocak 1996 tarihinde Beyoğlu Belediyesi işçisiyken kaybedilen İsmail Şahin'in faillerinin cezalandırılmasını istedi. Eylemde, yıllardır Galatasaray Meydanı'nda faillerin bulunması mücadelesi veren, ancak 7 Şubat 2015 tarihinde yaşamını yitiren İsmail Şahin'in eşi Kiraz Şahin de unutulmadı.

Eylem, "Bu suça ortak olmayacağız" diyerek Kürdistan'daki katliamlara dikkat çekmelerinin ardından hedef gösterilen akademisyenlere destek konuşmalarıyla başladı.

İlk olarak söz alan gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız, geçen yıl yaşamını yitiren Cumartesi Annesi Kiraz Şahin'i anarak, "Biz sizin bıraktığınız yerdeyiz ve adalet arayışımızı sürdüreceğiz" dedi.

ACININ AYRI BİR TADI YOK


"Vatanı, onlar sattı biz karşı çıktık, adaleti onlar yok saydı biz karşı çıktık ve bu yüzden biz 'terörist' oluyorsak, evet biz hepimiz 'teröristiz" diyen Yıldız, devletin barış isteyenleri hedef göstermesine tepki gösterdi ve ekledi: "Adalet hepimize lazım. Acının ayrı bir tadı yok, hepimizin yaraları aynı, gelin hep birlikte bu yaralarımızı saralım."

1980 yılında gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren ise "Biz kayıp yakınları olarak, yaralarımızın hiç sarılmadığı insanlarız" dedi. Kiraz Şahin'i anan Eren, "Kiraz yaşamı boyunca eşinin akıbetini aramaktan hiç vazgeçmedi. Biz de ona söz verdiğimiz gibi, onun mücadelesini buradan sürdüreceğiz" dedi.

SAVAŞA KARŞI SESSİZ KALMAYACAĞIZ

Son olarak konuşan gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak ise "Devlet artık kaybederek yetinmiyor, adalet ve barış isteyenlere karşı linç kampanyası da yürütüyor" dedi. Barış isteyen insanlara yönelik linç kampanyalarına tepki gösteren Ocak, "adalet" arayışlarına devam edeceklerini ve savaşa karşı sessiz kalmayacaklarını vurguladı.

Konuşmaların ardından 18 Ocak 1996 tarihinde Beyoğlu Belediyesi işçisiyken kaybedilen İsmail Şahin'in akıbetinin sorulduğu eylemde, ortak açıklamayı kayıp yakını Dilcan Acer yaptı. Türkiye'de iktidarın ve Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan'ın, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü ayaklar altına aldığına vurgu yapan Acer, "İktidarın, barış karşıtı, hak karşıtı politikalarını eleştirmek suç sayılıyor, farklı düşünenler düşmanlaştırılıyor" dedi.

Atılan her kurşunun, patlayan her bombanın, ölen her insanın, toplumu barıştan uzaklaştırdığını söyleyen Acer, "Amasız, fakatsız silahlar susmalı, herkesin yaşam hakkı güvence altına alınmalıdır" ifadelerini kullandı.

"Akıbetine ömrümü adadığım eşim İsmail Şahin'den bir haber alıncaya kadar bu işin peşini bırakmayacağım" diyen Kiraz Şahin'in sesini yükselteceklerini ifade eden Acer, iki çocuk babası İsmail Şahin'in (36) Beyoğlu Belediyesi'nde temizlikçi olarak çalıştığını ve İstiklal Caddesi'nde temizlik yaptığı sırada, süpürgesi ile ortadan kaybolduğunu anlattı.

Ailenin Beyoğlu Belediyesi'ne başvurduğunu, İsmail Şahin'in mesai saatleri içerisinde kaybolduğunu ve bu yüzden Şahin'in kaybolmasında dönemin Beyoğlu Belediyesi'nin sorumlu olduğunu dile getiren Acer, ailenin tüm başvurulara rağmen dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayip Erdoğan'ın da aile ile görüşmediğini söyledi.

Acer, bütün girişimlerin sonuçsuz kaldığını, devletin etkin bir soruşturma yapmadığını ve olayda sorumluluğu olanların ortaya çıkarma yükümlülüğünü yerine getirmediğini kaydetti. Devletin 19 yıl boyunca Kiraz Şahin'e yaşattığı işkencenin hesabını sormaktan vazgeçmeyeceklerini söyleyen Acer, "Ne Kiraz'ı ne de akıbetine ömrünü adadığı İsmail'ini unutacağız" sözü verdi. (DİHA)