Molecular Psychiatry'de yayımlanan ve 9-11 yaş aralığındaki 11.000 çocuğa ait veri setleriyle yürütülen çalışmada, çocuklardaki uyku süresi ve beyin yapısı arasındaki ilişkiye odaklanıldı. 

Uyku evreleri, beyin devrelerinin yeniden düzenlenmesini destekleyen etkin süreçlerdir. Bu da, uykuyu, özellikle de beyin gelişimi ve beyin devrelerinin yeniden düzenlenmesinin çok hızlı gerçekleştiği çocuklar açısından ayrıca önemli kılmaktadır.

3 Şubat’ta (2020) Molecular Psychiatry‘de yayımlanan ve 9-11 yaş aralığındaki 11.000 çocuğa ait veri setleriyle yürütülen çalışmada, çocuklardaki uyku süresi ve beyin yapısı arasındaki ilişkiye odaklanıldı.

Yapılan araştırmalar, çocuklardaki zayıf bilişsel performans, dürtüsel davranışlar, anksiyete ve depresyon ölçümlerinin, kısa uyku süreleriyle ilişkili olduğunu ortaya koymuştu. Ayrıca, depresif problemlerin de kısa uyku süreleriyle ilişkili olduğu görülmüştü. Bununla birlikte, orbitofrontal korteks, prefrontal ve temporal korteks, önkuneus ve supramarjinal girus gibi beyin bölgelerinde görülen hacimsel küçülmelerin de, büyük veri setleriyle yapılan analizler sonucunda kısa uyku süreleriyle ilişkili olduğu ortaya koyulmuştu.

6-12 yaş aralığındaki çocuklar için önerilen uyku süresi 9 ila 12 saat kadardır. Ancak, artan ekran kullanımı, sosyal ve spor aktiviteler, ev ödevleri gibi gereklilikler sebebiyle, dünya genelinde çocuklar ve ergenler arasında uyku bozuklukları oldukça yaygın hale gelmiştir.

Araştırma sonuçları, 7 saatten az uyumuş çocukların davranışsal problemlere ait ölçekteki toplam skorlarının, 9-11 saat uyku uyuyan çocuklarınkinden yaklaşık %53 oranında daha yüksek olduğunu ortaya koyarken; bu çocukların 9-11 saat uyku uyuyan akranlarına kıyasla bilişsel testlerde %7.8 oranında daha düşük bir skor elde ettiğini gösterdi. Elde edilen bu sonuçlar, yeterli uyku süresinin çocuklarda hem bilişsel hem de mental sağlık için son derece önemli olduğunun altını çiziyor.

Bunlar, çocuklarda uyku süresi, beyin yapısı, bilişsel ve zihinsel sağlık açısından önemli ilişkilerdir, ancak bu ilişkilerin altında yatan nedenlerin neler olduğunu anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuyoruz. 

Kaynak: Bilimfili