Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 ila 2 Mart 2016 tarihleri arasında ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında 3 ayrı binanın bodrum katında yakılarak öldürüldüğü belirtilen 150’ye yakın kişi için Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyuruları takipsizlikle sonuçlanıyor.

Yakınlarını kaybeden ailelerin Özgürlükçü Hukukçular Platformuna (ÖHP) bağlı avukatlar aracılığıyla yaptığı suç duyurularına verilen takipsizlik gerekçeleri ise aynı.  

Aileler adına takipsizlik kararlarına itiraz eden ÖHP’li avukatlar ise, hükümetin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdindeki yükümlülüklerine aykırı hareket ettiğini vurguladı.

Aileler adına başvuru yapan avukatlardan Nevroz Uysal, takip ettikleri 110 dosyanın olduğunu belirtti. Takipsizlik verilen dosyaların hepsinin aynı gerekçelere sahip olduğunu ifade eden Uysal, savcılığın gizli tanıklar dışında elinde herhangi bir delil bulunmadığını dile getirdi. Türkiye’nin bu olaydan sorunsuz bir şekilde çıkması için gizli tanık ifadeleri ile öldürülen her yaş ve her cinsten insanın “terörist” olarak gösterildiğini belirten Uysal, dosyalardaki çelişkilere dikkat çekti.

Dosyalarda ölüm anının nasıl gerçekleştiğinin yazılmadığını ifade eden Uysal, “Ses kayıtları, telsiz konuşmaları ve zırhlı araç görüntüleri dosyalarda bulunmuyor. Olay yerinde sağlıklı bir inceleme yapılmamış. Savcılığın cenazeleri bulduğu yer ile ailelerin verdiği bilgiler birbiri ile uyumlu değil. Öldürülenlerin elbiseleri çıkarılmış ne inceleniyor ne de ailelere teslim edilmiyor” dedi.

Ölümleri “meşru müdafaa” temelinde göstermenin doğru olmadığını söyleyen Uysal, “Buradaki tüm insanların yaşam hakkı ihlal edilmiştir. Oysa devletin yegane görevi vatandaşını korumaktır. ‘Örgüt üyesi’ olsa dahi, devlet o kişiyi sağ yakalamaya çalışmalıdır. Orantılı güç ise, neden bir insan bile yaralı yakalanmadı? Neden cenazelerde onlarca kurşun girişi var? Eğer orantılı güç kullanılmışsa bu kadar ölüm ve yıkım nasıl olur” diye sordu.