Kobani eylemleri sırasında bir marketten çikolata çaldığı gerekçesiyle 49 gün tutuklu yargılanan ve 4 yıl 3 ay hapse mahkûm edilen 17 yaşındaki G.G., “Sahipsiz sepetleri görünce aldık. İster istemez insanın canı çekiyor” dedi.

Karakolda dayak yediğini anlatırken annesi de oğlunun cezaevinden saçları beyazlamış olarak çıktığını belirtti. Çocuğunu kurtarmak için çaldığı kapılardan, ummadığı bir yanıtla ayrıldığını anlatan anne, şunları söyledi: “Kürt müsün? diye sordular. ‘Evet’ deyince de ‘o zaman çocuğun cezayı alır’ dediler.”

Hilal Köse'nin Cumhuriyet'te yer alan haberine göre, Kobani eylemleri sırasında bir marketten çikolata çaldığı gerekçesiyle 4 yıl 3 ay 20 gün hapse mahkûm edilen 17 yaşındaki G.G, “Şimdi yerde para bulsam, altın bulsam almam. Türkiye adaletsiz bir ülke” diyor. 

G.G. üç kardeşin ortancası. 9 yaşından bu yana annesiyle birlikte çalışıyor. “Çalışmayı sevdiği için liseyi bitirmedi. Benim elim, ayağım, kolum” diyor annesi. Oğlunun hırsızlıkla suçlanmasına isyan ediyor: “Öyle bir şey yapsa ben onu asla affetmem. Haram yedirmedim hiç. Çok aç kaldım, lağım suyunun aktığı evlerde oturdum. Bakıcılık yaptım. Gece gündüz çalıştım. Çocuklarım için… Kötü bir şey göstermedim onlara. Çok şükür şimdi iyiyiz. Bir saat eve geç gelseler taksi tutar sokak sokak ararım. İlk başta eyleme katıldı zannettim, gençtir kavgaya karışır dedim. Hırsızlık iddiasını karakolda duyunca dondum kaldım. İmkânı yok oğlum bunu yapmaz.”

Çocuğunu kurtarmak için çaldığı kapılardan, ummadığı bir yanıtla ayrıldığını anlatıyor: “Kürt müsün? diye sordular. ‘Evet’ deyince de ‘o zaman çocuğun cezayı alır’ dediler.”

Sabah beşte Maltepe Cezaevi’nin kapısına dayandıklarını dile getiriyor: “Saçlarını üç numaraya vurmuşlar. Öyle görünce içim gitti. Saçı beline kadar uzundu, cezaevinden çıkınca eve gelmeden saçlarını kestirdi” diyor.

G.G, tutuklanana dek yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: “Yolda sahipsiz sepetleri görünce aldık. İnsanın canı çekiyor. Karşılaştığımız çevik kuvvet ekipleri, ‘sepetleri bırakın’ dedi. Ben bıraktım, Murat polise sert cevap verince karakola alındık. İçeride ne kadar polis varsa tekme tokat saldırdı. Merdiven altı gibi bir yerde dayak attılar. Murat’ı yere yatırıp copladılar. Hangi bacağın ağrıyor diye sorup ağrıyan bacağına vuruyorlardı. Nezarete attılar. İçerde 25-30 çocuk vardı. İki tanesi de sepetle yakalanmış. Onları Trabzonlu olduğu için bıraktılar. Kürt olduğum için beni bırakmadılar.”

Çikolatadan yattığını arkadaş çevresinin bilmediğini anlatıyor: “Beni sevmeyen birkaç kişi araştırmış, karakola sormuş. Albeni hırsızı diyorlar. Eylemden aldılar, diyoruz çevremizdekilere.” G.G, hakkındaki haberlerden de tedirgin olmuş: “Berkin Elvan örneğini verdiler. Çocuk gazla öldü devlet onu suçlu çıkardı sana da delil bulurlar dediler.” “Çikolataları ne yapacaktın” diye sorunca şu yanıtı veriyor: “Eve götürmeye niyetimiz yoktu. Parka götürürüz, çocuklara veririz diye düşündük. Mahallede fakir küçük çocuklar var, onlara veririz, sevinirler dedik.”