Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, İzmir Çiğli’de halkla bir araya geldi.

Partisinin politikasını ve Emek ve Özgürlük ittifakını anlatan Akdeniz, “İşçilerin geniş birleşik cephesini kurduğumuz zaman iktidarı değiştireceğiz” dedi.

Çiğli Belediyesi Fakir Baykurt Salonunda yapılan halk buluşmasında Emek Partisi salona “Ücretler yoksulluk sınırı üzerine çıkarılsın, temel tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınsın”, “Birlikte kazanacağız, iş sınıfı kazanacak, halklar kazanacak” pankartları asarken Çiğli Organize Sanayi İşçileri, “Ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ek zam taleplerimiz için birleşelim”, Çiğli Ekmek ve Gül Dergisi Okurları ise “İran’da, Türkiye’de ve her yerde özgürlük” pankartlarını astı.

Akar Tekstil işçileri, “Tazminat hakkımızın gasp edilmesine karşı işçilerin anayasası için mücadeleyi yükseltelim. ETF işçilerinin sesine ses ol” pankartıyla “ETF işçisi yalnız değildir”, “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganları atarak, Çiğli Ekmek ve Gül Dergi Okurları ise, “Okullara 1 Öğün Ücretsiz ve Sağlıklı Yemek Her çocuğun hakkı” pankartıyla ve “Parasız eğitim ücretsiz yemek istiyoruz”, “Kadın Yaşam Özgürlük” sloganlarıyla salona girdi.

Çiğli Organize Sanayi Bölgesinde farklı işkollarından işçilerin de yer aldığı halk buluşmasında HDP, TKP, TÖP Çiğli İlçe Örgütleri, İzmir Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı, Çiğli Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı, Şanlıurfa Birecikliler Derneği, Çiğli Muhtarlar Gücü Derneği Başkanı ve Uğur Mumcu Mahalle Muhtarı ile Viyan Kadın Korosu da yer aldı.

“BU SÜREÇTE NASIL BİR TUTUM ALMALI?”

Buluşmada ilk söz alan EMEP İzmir İl Başkanı Emine Uyar, ülkenin ciddi bir süreçten geçtiğini, işçi ve emekçilerin yaşam standartlarının giderek ve hızlı bir şekilde düştüğünü belirterek 1 yıl içerisinde önceki yıllara göre daha da yoksullaşıldığının ifade etti.

Uyar, “Bu yoksulluk sadece bize var, bankalar şirketler kârına devam ediyor. Öte yandan tarım alanlarımız, kıyılarımız yağmalanıyor. Çalışma koşullarımız kötüleşiyor, işçi ve emekçiler saatlerce çalışmak ve ek iş yapmak zorunda kalıyor. Çiğli Organize Sanayi Bölgesinde de durum böyle ve bildirilerimizle bunları işçilerle paylaşıyoruz. Bu süreçte nasıl tutum almalı, nasıl bir birliktelikle bunun üzerinden gelmeliyiz bunları konuşmalıyız” dedi.

“BU ZEMİNİN GÜÇLENMESİ, GENİŞLEMESİNE İHTİYAÇ VAR”

Ardından konuşan EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz de konuşmasına Sennur Sezer’i anarak başladı.

Akdeniz, “Emek kavramı Sennur Sezer’in şiirinde de dile getirdiği gibi altı doldurulması gereken bir kavram. Emeğin dünyasını, patronların sermayenin dünyasına karşı emekçilerin, işçi sınıfının iktidarı için yola çıkık. Bu memleket sadece düzen partilerine teslim edilemez dedik ve bundan 26 yıl önce Emek Partisinin kuruluşuyla yola çıktık ve önceki birikimimizle birlikte yürüyüşümüze devam ediyoruz” dedi

9. Parti Kongresinde alınan kararlardan bir tanesinin de Emek Partisi olarak halkı, işçi sınıfını ne Cumhur ne de Millet ittifakına mecbur bırakmamak için üçüncü seçeneğin yaratılması olduğunu hatırlatan Akdeniz, “Bugün tabi ki biz Emek ve Özgürlük ittifakını bu oluşumu başarmış bir güç ve bileşeni olarak huzurundayız. Verdiğimiz sözü yerine getirdik. Daha yolun başındayız, yolumuz uzun yolumuz zorlu, bu zeminin güçlenmesi için genişlemeye ihtiyacımız var” diye ekledi.

Birleşik bir emek ve işçi cephesini, demokrasi güçlerinin içinde yer aldığı birleşik bir halk cephesini yaratılmasının önemini ifade eden Akdeniz, “Ortak bir direniştir bu. Ortak hedefimize giderken cepheyi genişletmek zorundayız. Bunu başarabiliriz” dedi.

“ADIM ADIM, ÖRNEKLERİ ÇOĞALTARAK KAZANACAĞIZ”

İzmir’deki bir dizi ziyaret ve toplantılardan bahseden Akdeniz, şöyle devam etti:

“Marlboro Philip Morris direnişini ziyaret ettik. Biz patronlar kadar bir dayanışmayı örgütleyemezsek işçi sınıfı mücadelesinde başarı sağlayamayız. Bizim ittifakta birleşmeden kastımız bu. Fabrikalarda birlik, işyerinde birlik, birleşik emek cephesi yaratılmak zorunda. İşçi sınıfının siyaset sahnesine gelmesinin yolu buradan geçiyor. Marlboro örneği bunu söylüyor. İkinci örnek, sağlık iş kolundaki işçi ve emekçilerle yaptığımız toplantıdır. Yoksulluk sınırı 24 bin TL, aldıkları açlık ücreti. İnsanlar yurt dışına kaçmaya başlıyor. Sağlığı, kamuyu düşünen yok, yukardan aşağıya tek adam sistemi var. O tek adamlara karşı bütün hastane birleşip işyerinde yönetime talip olmadığı sürece emekçiler ülkede yönetime talip olmaz. Üçüncü örnek ise TPI işçileridir. Toplu sözleşme rakamlarına da zamlara ve yüksek enflasyona karşı da isyan ettiler. Fabrikayı fiilen işgal ettiler. Bunun karşısında lokavt yapamadılar, işten de atamadılar. Direnen işçiler ek zam ücretlerini aldılar. Bununla da yetinmediler, ‘biz bu sendikayı da fabrikayı da yönetmeye talibiz’ dediler; sendikal bürokrasiye rağmen şimdi mücadeleci bir anlayışta sendika yönetimindeler. İşte birliğin yolu buradan geçiyor. Adım adım kazanacağız, bu örnekleri arttırarak kazanacağız. Son olarak seyyar satıcılar derneği ziyaretimiz. İzmir’de 70 bin üye yapmışlar. Bu insanlar bu zamana kadar örgütlü değildi, bu iş neden büyümesin? Bir kanun teklifi istiyorlar güvenceli bir çalışma koşulları ve emekli olabilme hayalini görmek istiyorlar. Bizim ittifakımız kurulacaksa seyyar satıcıların mücadelesi de olacak onlar da ittifakın bir parçası olacak.”

“ADALET MÜCADELELERİNİ BİRLEŞTİREREK BU BİRLİĞİN YOLUNU ÖRECEĞİZ”

HDP İl binasında katledilen Deniz Poyraz’ın ailesini ziyaretini de hatırlatan Akdeniz, “Dirençliler, emekçiler, Kürtler de Türkler de ölmesin diyorlar. Deniz’in annesi barış annesi olmuş, içerde tutsaklar ölmesin, hastalar ölmesin diye mücadeleye adamış kendisini. Bizim ittifak yolumuz buradan geçiyor, adalet mücadelesinde yaşıyor. Emine Şenyaşar adalet nöbetinde kendisini yakmaya çalıştı, Çorlu’dakilerin Gezi’dekilerin adalet mücadelelerini birleştirerek bu birliğin yolunu öreceğiz” diye konuştu.

Güncel sorunlara da değinen Akdeniz, seçimin elbette önemli bir araç olduğunu ancak ‘sadece seçim odaklı bir mücadele hattının eksik kalacağını söyleyerek, “1 yıldır karşımızdaki düzen ne yapıyor? Seçimi beklediğimiz her gün daha büyük zamlarla karşılaşacağız. Sermaye seçimi beklemez. Düzen muhalefeti, seçime az kaldı gidecekler diyor. Gönderemezsiniz, işçilerin birleşik gücü olmazsa gönderemezsiniz” dedi.

“GERÇEK LAİKLİK İÇİN BİZ HALKIMIZI BİRLEŞMEYE ÇAĞIRIYORUZ”

İşten atmaların yasaklanması, vergide adalet mücadelesinin artması, okullarda 1 öğün yemeğin ücretsiz olması, üniversitelerde barınma sorunu, konut sorunu gibi birçok konuya değinen Akdeniz, iktidarın seçime giderken rüşvet mekanizması dayatacağını söyledi.

Ayrıca baş örtüsü tartışmaları ve açılımına ilişkin de konuşan Akdeniz şunları söyledi; “Bu memleketin temel sorunu gerçekten laikliğin tesis edilmesi. Yapay kutuplaştırmalara asla prim vermiyoruz. Gerçek laiklik için biz halkımızı birleşmeye çağırıyoruz. Devletin dini olmaz. Bütün dinci cemaatçi çevreler, güçler elini devletten çekmelidir. Devlet elini camilerden çeksin cem evlerine elini hiç sokmasın. Biz, gerçek laiklik için biz halkımızı birleşmeye çağırıyoruz.”

“BİRLİKTE KAZANACAĞIZ, İŞÇİ SINIFI KAZANACAK”

2002’deki AKP’nin iktidara gelişinin sloganını hatırlatan Akdeniz son olarak, “Onlar yolsuzluklarla gidecekler, halka reva gördükleri yoksullukla ve cebberrut yasaklarıyla gidecekler. Bunu hep birlikte el birliğiyle başaracağız. Başarmanın yarısı inanmaksa diğer yarısı çalışmaktır, mücadeleyi örgütlemektir. Bizim yürüyüşümüz budur, birlikte kazanca, halk kazanacak, Türkiye işçi sınıfı kazanacak” dedi.

Konuşmasının ardından katılanlar ise Türkiye’nin acil bir demokratik cumhuriyete ihtiyacının olduğunu, işçilerin ve emekçilerin, kadınların, yoksulluların, Kürt özgürlük hareketinin içinde bulunduğu harekete ihtiyaç olduğunu belirtti. Ayrıca ortak açıklamaların da artması gerektiğini belirte katılımcılar, sansür yasasına karşı da öldürülen müzisyenin ardından da yapılan açıklamaların artması gerekliliğine değindi.