CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, AKP’nin iktidara gelişinin 15. yılında bir açıklama yayımladı.

Tanrıkulu tarafından hazırlanan dökümanda; AKP’nin 15 yılda Türkiye’de bir ‘enkaz’ yarattığını savunuldu.

Tanrıkulu’nun açıklamasında, "15 yıl sonucu bir enkaz. AKP'nin en büyük korkusu kendi eliyle yarattığı enkazın altında kalmaktır" ifadeleri kullanıldı.

 'AKP’NİN YARATTIĞI ENKAZ ANSİKLOPEDİSİ'

 "Bugün itibariyle AKP iktidarının 15. yıldönümü. Bu 15 yıl Türkiye’deki hemen her kesim açısından ağır bedellerle doludur. Bu bedelleri başlıklar halinde sıralamak, 'AKP’nin Yarattığı Enkaz Ansiklopedisi' yazmayı gerektirir. Ki, gelecek nesiller, bu ansiklopediyi yazacaktır da. Ancak, burada "3 Kasım 2002"nin yıldönümü vesilesiyle, 15 yıllık iktidarın bilançosu bakımından sadece birkaç başlığa dikkat çekmek istiyoruz" diyen CHP'li Tanrıkulu, tespitlerini şöyle sıraladı;

 AKP, OHAL’siz bir Türkiye devraldı;  "3 Kasım 2002 tarihi itibariyle Türkiye’nin sadece Diyarbakır ve Şırnak illerinde OHAL uygulaması vardı. AKP hükümeti,18 Kasım 2002’de güvenoyu alarak göreve başladı ve 30 Kasım 2002 tarihi itibariyle, AKP’den önceki koalisyon hükümetinin aldığı karar icabı OHAL uygulaması tamamen kaldırıldı. Yani AKP, OHAL’siz bir Türkiye devraldı.

 Olağanüstü hal, sıradan yurttaşlar açısından “olağan” hale getirildi;  Fakat şu anda Türkiye’nin 81 ilinde OHAL uygulaması var. Dünya siyasi tarihinde ilk kez bir iktidar, “OHAL, sıradan yurttaşın gündelik hayatını etkilemiyor” gibi trajikomik bir savunmada bulunuyor. Tersine, sıradan yurttaşlar, OHAL uygulamasının her türlü bedelini ödüyor. Sadece, olağanüstü hal, sıradan yurttaşlar açısından “olağan” hale getirildi.

 Seçilmişlerin yönetimdeki etkisi tamamen tek bir odağa bağlandı; Belediye başkanlarından milletvekillerine kadar, seçilmişlerin yönetimdeki etkisi tamamen tek bir odağa bağlandı. Tıpkı darbe günlerinde olduğu gibi sokaklarda, havalimanlarında, otogarlarda, cadde ve sokaklarda uzun namlulu kolluk güçleri görev yapıyor.

 AKP “OHAL’e rağmen olağan hal devam ediyor” diyor; Devletin temsilcisi olduğunu, görevinin vatandaşı korumak olduğunu göz ardı eden bazı kolluk güçlerinin bulaştığı suçlar sistematik olarak cezasız bırakılıyor. İşkence, sokağa taşmış durumda. Toplu gösteri ve yürüyüş hakkı, ifade özgürlüğü, kişi güvenliği, yaşam hakkı sistematik olarak ihlal ediliyor. Bu uygulamalar AKP’nin otoriter iktidarı yüzünden olağanlaştığı için olsa gerek, AKP “OHAL’e rağmen olağan hal devam ediyor” diyor.

 Çözümü kalıcılaştıracak adımlardan kaçındı; 3 Kasım 2002 tarihi itibariyle, Türkiye’de şiddet ve terör istisnaya dönüşmüştü. Türkiye içinde neredeyse tek bir silahlı çatışma ve terör öylemi yoktu. Toplumda büyük bir çatışmasızlık ve barış beklentisi hâkimdi. Ancak, AKP bu beklentiye cesaret ve sağduyuyla yanıt vermedi. Çözümü kalıcılaştıracak adımlardan kaçındı.

 AKP politikaları dolayısıyla FETÖ ve Türkiye IŞİD’i olmak üzere iki terör örgütü daha eklendi; 2004 yılının sonlarına doğru şiddet ve çatışma tekrar ülke gündemine girdi. Üstelik, 2004 yılında belli bir bölgede başlayan şiddet ve çatışma AKP iktidarının 15. yılı itibariyle bütün ülkeye yayılmış durumda. Üstelik Türkiye’nin güvenlik sorunları arasına, yine AKP politikaları dolayısıyla FETÖ ve Türkiye IŞİD’i olmak üzere iki terör örgütü daha eklenmiş durumda.

 “İşkenceye sıfır tolerans” yerine işkenceciye sınırsız tolerans anlayışına geçilmiş, “komşularla sıfır sorun” yerine tüm komşularla neredeyse savaş düzenine geçilmiştir.

 İktidara geldikten kısa süre sonra başta ABD ve AB olmak üzere uluslararası güçlerin mutlak desteğine mazhar olan AKP, bu desteği kalıcı çözümler lehine kullanmak yerine iktidarını kalıcılaştırmanın vesilesi haline getirmiştir. “İşkenceye sıfır tolerans” yerine işkenceciye sınırsız tolerans anlayışına geçilmiş, “komşularla sıfır sorun” yerine tüm komşularla neredeyse savaş düzenine geçilmiştir.

 KHK’larla yüzbinlerce kamu emekçisi açlıkla terbiye edildiği gibi, yürütülen baskıcı politikalar ülkeye olan yatırımları azaltmış, istihdam daralmış, işsizlik sıradanlaşmıştır.

 Bir zamanların “enflasyon canavarı” AKP sayesinde hortlatılmış, taşeron uygulamasıyla kölelik düzenine geçilmiş, iş cinayetleri toplu katliamlara dönüşmüştür. Günümüzde, 15 Temmuz darbe girişimini püskürten halk, yeni bir darbe düzeninin uygulamalarına maruz bırakılmaktadır. KHK’larla yüzbinlerce kamu emekçisi açlıkla terbiye edildiği gibi, yürütülen baskıcı politikalar ülkeye olan yatırımları azaltmış, istihdam daralmış, işsizlik sıradanlaşmıştır.

AKP tarafından enkaz yaratılmıştır ve iktidar da, bu enkazın altında kalmamak için gün kazanmaya çalışmaktadır.

AKP neredeyse günübirlik çıkarlar uğruna her gün yeni düşmanlar ve yeni dostlar belirlemektedir. Daha dün düşman olan, bugün dost, dün dost olan bugün düşman olarak yansıtılabilmektedir. Ümit ve potansiyel dolu bir ülkeden, AKP tarafından enkaz yaratılmıştır ve iktidar da, bu enkazın altında kalmamak için gün kazanmaya çalışmaktadır. Sivil, vicdanlı, demokrat bireylerin siyasetinin ön plana çıkarılması gerekmektedir."

Tüm ülkenin, gelecek ümidi ve enerji dolu günlerine geri dönebilmesi için bir an önce kutuplaşma sona erdirilmeli ve sağduyusunu koruyabilen, sivil, vicdanlı, demokrat bireylerin siyasetinin ön plana çıkarılması gerekmektedir."

(Kaynak: Cumhuriyet)