Aşırı yağışlar sonucunda 13 Temmuz’da Rize’de yaşanan sel felaketini yerinde incelemek üzere bölgeye giden CHP heyeti çalışmalarını tamamlayarak, hazırladıkları raporu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sundular.

ANKA’dan Mehtap Belen’in haberine göre, CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya, CHP Rize ve Trabzon il ve ilçe örgüt yöneticileri ve üyelerinden oluşan heyet, iki kişinin ölümüne ve onlarca kişinin yaralanmasına neden olan felaketin boyutları ve nedenlerini ortaya koydular.

‘VATANDAŞ KADERİNE TERK EDİLMİŞ, CİDDİ İHMAL VAR’

Gülizar Biçer Karaca yaptığı açıklamada, Karadeniz Bölgesi’nde yıllardır sel felaketleri yaşanmasına rağmen, tedbir alınmaması, çarpık yapılaşma ve ihmaller zinciri nedeniyle can kayıplarının olduğunu ve bir an önce acil önlem alınması gerektiğini vurguladı.

Selden etkilenen köylerde ve beldelerde temaslarda bulunurken vatandaşın içinde bulunduğu çaresizliğe ve drama şahitlik ettiklerini kaydeden Karaca, “Köprübaşı Mahallesi’nde, Hava Tüysüz isimli vatandaşımız 10 saat sonra kurtarılıp çıkarılmış ancak yaralı olan Hava teyzemiz 10 saat sonra yardımın gelmesi nedeniyle iç kanama sonucunda yaşamını yitirmiş. Köprübaşı ve Sarısu köylerine sel felaketinin ardından 3 gün boyunca hiçbir kamu görevlisinin gelmediğini öğrendik. Vatandaşlar, ‘Siyasileri, kaymakamları geçtik devletimizin bir memuru bile gelmedi’ diyerek üzüntülerini ifade ettiler” dedi.

‘YAZICI’NIN KÖYÜ İÇİN BÜTÜN İMKANLARI SEFERBER ETTİLER’

Raporda, can kayıplarının ve yıkımın yaşandığı köylerde devletin varlığını gösteremediği vurgulanırken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Rize Milletvekili Hayati Yazıcı’ya ilişkin ilginç bir iddia ortaya atıldı.

Raporda, “Madenli Beldesi’nde yoğun bir şekilde karayolları ve devlet imkanlarının seferber edildiği gözlenmiş, kepçe, kamyon gibi araçlarla sel felaketinin sonuçları ortadan kaldırılması için yoğun bir çalışma olduğu gözlenmiştir. Oysa sel felaketinin üzerinden 3 gün geçmesine rağmen selden en fazla zarar gören ve can kaybının yaşandığı Köprübaşı ve Sarısu köylerinde hiçbir çalışma olmaması dikkat çekicidir. Vatandaşlar, AKP Milletvekili Hayati Yazıcı’nın memleketi olduğunu, bu nedenle tüm yatırımların Madenli Beldesi’ne yapıldığını, sel felaketi sonrası İçişleri ve Çevre Şehircilik bakanları olmak üzere tüm yetkililerin Madenli Beldesi’ne geldiğini, diğer zarar gören köylere gitmediklerini belirtmişlerdir” tespitine yer verildi.

Can kayıplarının ve büyük yıkımın yaşandığı belde ve köylere hâlâ ulaşımın sorunlu olduğuna dikkat çeken Gülizar Biçer Karaca, Madenli Beldesi’nin de yaralarının sarılması gerektiğini ancak felakete maruz kalan diğer beldelerde de devletin yardımını esirgememesi gerektiğini söyledi.

MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU’NA DESTEK İSTEDİ

Sel felaketlerinin nedenleri ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için Meclis Araştırma Komisyonu kurulması talebinde bulunduklarını da kaydeden Gülizar Biçer Karaca, “Siyasi parti ayrımı yapmadan bütün sorumluluk sahibi milletvekillerimizi daha fazla can kaybı yaşanmaması için önergemize destek vermelerini bekliyoruz” dedi.

Rize Sel Felaketi Raporu’nun sonuç bölümünde ise şu tespitlere yer verildi:

-Göçüklerin, toprak kaymalarının yaşandığı alanlarda; dere “ıslahı” adı altında derelerin her iki tarafına beton duvarla set örüldüğü ve yataklarını değiştirme çalışmaları yapıldığı, coğrafyaya uygun olamayan projelere, yapılaşmaya izin verildiği görülmüştür. Bölgedeki arazilerin ormansızlaştırılarak çay bahçelerine dönüştürüldüğü görülmüştür.

-Afet öncesinde önleyici tedbirler almayan idare, afet sırasında, zamanında ve işlevli araçlarla müdahale etmeyerek zararın boyutlarının artmasına sebebiyet vermiştir. Yurttaşlar yağış öncesinde uyarılmasına karşın, yurttaşların anılan zaman diliminde güvenli bölgeye sevk edilmesine yönelik tedbirler alınmamıştır.

-Karadeniz coğrafyasında aşırı yağış ve toprak kayması gibi ani doğa olaylarının yaşandığı bir gerçektir. Bu tür özel coğrafyalarda alınması gereken tedbirler, doğanın ve yaşamın devamlılığı da hesap edilerek belirlenmelidir.

-Aşırı doğa olaylarının sık yaşandığı riskli coğrafyalarda, bu riski bir krize dönüştürmeyecek yatırım planlaması en önemli risk önleme biçimidir. Ön tedbirlilik yaklaşımının sonucu olarak, riskin artmasına ve riskin yönetilmesi için maliyetlerin şişmesine yol açacak yatırım planlamasından uzak durulmalıdır. Doğa olaylarının bir afete dönüşmesini engellemek için bir takım sakınım planlama adımlarına ihtiyaç vardır. Bu bağlamda, çevre düzeni planlarının sakınım planlarına göre yeniden geliştirilmesi gerekir. Tekil afet önleme politikasından uzaklaşılarak, bölge planlaması düzeyinde afet önleme politikası geliştirilmesi gerekmektedir.

-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan Karadeniz İklim Eylem Planı’nda, Karadeniz Sahil Yolu ve bölgedeki yapılaşma, dere yataklarındaki imar uygulamalarının aşırı doğa olaylarını tetiklediği dile getirilmiştir. Ancak, dere yatağı üzerinden yapılan yol uygulamaları dışında, TOKİ gibi kurumların da dere yataklarında yapılar inşa ettikleri de bir gerçekliktir. Nitekim, şu ana kadar herhangi bir biçimde uygulamasına şahit olunamayan Karadeniz İklim Eylem planı da, mevcut yapılaşmaların yıkılarak yeni yapılaşma-inşaat alanlarının oluşturulmasından başka bir çözüm getirmemektedir.