CHP’nin en büyük handikapının kendi gündemini oluşturamaması olduğu yönündeki eleştirilerin yersiz olmadığı kanısındayım. Hükümet cenahının dayattığı gündemi “savuşturma” konusunda, CHP’nin pek de parlak bir karnesi olduğu söylenemez. AKP cenahının, CHP’nin gündemini etkisi altına almada mahir olduğu buna eklenmelidir. Bu durumun da CHP yönetimi üzerinde çok ciddi bir özgüven yitimine neden olduğu aşikardır.

Bunun en çarpıcı örneği, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bir televizyon kanalında AKP’nin bilhassa HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için gündeme getirdiği dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair yasal düzenlemeye CHP’nin kurumsal olarak “evet” oyu vereceğini söylemesiyle daha görünür hale geldi. Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin, hükümetin, HDP’ye dönük siyasi kin ve nefretinin bir tezahürü olan dokunulmazlıkların kaldırılması hamlesine “evet” diyeceğini açıklamış olmasından ziyade, neden “evet” diyeceklerini/demeleri gerektiğine dair gerekçeleri, CHP’nin bugüne kadar ağır aksak yürüyen ve hala süregelen “politikasızlık politikasının” adeta iflası niteliğindeydi.

Halbuki, AKP’nin otoriterleşme yönündeki eğilimlerinin son sürat devam ettiği bir zamanda, istemeye istemeye de olsa AKP’ye oy vermiş olan kimi Kürt kesimlerinin ilk uğrak yeri olmak varken, Kılıçdaroğlu, AKP’nin dayattığı milliyetçi-ırkçı rüzgarın etkisinde kalmayı yeğlemiştir. CHP, savaş ortamından bir çıkış yolu olabilecekken, Kılıçdaroğlu, yukarıda bahsettiğimiz, kendi partisinin, “politikasızlık politikasını” devam ettirerek savaşın derinleşmesinde bilerek veya bilmeyerek, MHP-AKP-Perinçek-ordu savaş cephesinin yanında saf tutmuş oldu.

Politik her hamlenin kısa, orta ve uzun vadede etkileri olduğu deneyimlerle sabittir. Dolayısıyla, şu sorunun sorulması anlam kazanır: Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin, AKP ve protezi görevindeki MHP’nin büyük bir siyasi intikam hınç ve refleksiyle Kürt siyasetçilerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına rıza göstermesi ile; kısa, orta ve uzun vadede ülke politikasında ne olacağını tahayyül etmektedir? Yoksa, orta ve uzun vadede bir öngörüsü yok da, sadece; kısa vadeli, günü kurtarmaya dönük bir hamle mi bu?

Aslında bunun cevabını Kılıçdaroğlu, aynı programda Kürt siyasetçilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına neden “evet” diyeceklerini gerekçelendirirken cümle arasında ele veriyordu: Mealen şöyle diyordu Kılıçdardoğlu; “AKP’nin Türk toplumunda yarattığı milliyetçi-ırkçı bir dip dalga var ve bu dip dalgadan şahsımı ve partimi korumanın tek yolu parti olarak “evet” demek zorundayız” anlamına gelecek bir izahat getirmişti.

Bir parti liderinin partisini ve başkanlığını koruması anlaşılır bir durumdur ama;

Kürt sorununu mahalle baskısından ve milliyetçi-ırkçı dip dalgalardan ayrı ele alamayan,

Hükümetin kendisine dayattığı gündemin dışına çıkamayan, parti politikasını mahalle baskısının yönüne göre bina eden bir parti yönetimi, toplumda ne gibi değişimin bir öncüsü olabilir? Kaldı ki, CHP, Kürt sorunu gibi uluslararası bir boyut kazanmış olan ve çözümü konusunda önemli riskler içeren bir sorunu, bu mantaliteyle mi çözeceğine inanıyor?

CHP’nin, AKP ve MHP ile beraber HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik tavrının aynı olması beraberinde birtakım toplumsal kırılmaları getirmesi olası olacaktır.

AKP’nin önüne koymuş olduğu, başkanlık sistemi dahil, planlarına büyük engel olarak HDP’yi gördüğü ortadadır. Zira, bu yüzden, AKP, HDP’yi etkisizleştirmek için de Türk toplumunda milliyetçiliği ve ırkçılığı diri tutacak her yola başvuruyor. Çünkü, Türkiye’de Kürt siyasal temsiliyetini sağlayan partileri ve siyasileri derdest etmek kısa sürede getirisi yüksek ve “bereketli” bir “politika” olagelmiştir.

İçerdeki savaş derinleştikçe, bariz bir şekilde görünür hale gelen savaş cephesine (AKP-MHP-Ergenekon-Perinçekgiller-ordu vs.) karşı bir barış cephesine ihtiyaç duyulduğu ortadayken, Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesi, CHP’yi kurumsal olarak savaş cephesinde konumlanmıştır.

Kılıçdaroğlu’nun bu kararının akabinde, CHP içinde “Kılıçdaroğlu’na rağmen” “hayır” oyu kullanacaklarını açıklaması, CHP için, politikasızlığı bir politika edinerek politika yapmanın kısmen de olsa sonuna gelindiğine işaret olabilir.

Son olarak; CHP’nin kararsız ve ürkek politikalarının en fazla hükümetin işine yaradığı aşikardır. Zira, Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması onay vereceklerini “Kılıçdaroğlu bizlere destek vermek ZORUNDA kaldı” diyerek yorumlaması bu durumun özetidir.