İç güvenlik paketinin Meclis’e gelmesi bu hafta da ertelenirken, cezaevlerine özel düzenlemeler getiren “iç güvenlik paketiyle” de hapishanelerde, kapalı alanda kullanılması yasak olan biber gazının yanı sıra basınçlı su ve silah temel müdahale aracı haline getiriliyor.

Ayça Sözyelemez'in bianet'te yer alan haberine göre polise geniş yetkiler tanıyan iç güvenlik paketinin ardından, cezaevleri için de benzer bir düzenleme hazırlandı. Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı’yla hapishanelerde kapalı alanda kullanılması yasak olan biber gazının yanı sıra basınçlı su ve silah temel müdahale aracı haline getiriliyor.

TİHV, bu tasarı ile “cezaevlerinde infaz koruma memurlarına her türlü işkence ve öldürme gücünü bahşedildiğini” belirterek derhal geri çekilmesi gerektiğini açıkladı.

TASARIDA NELER VAR?

15 Ocak 2013'te Meclis Başkanlığına sunulan Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı, 27 Haziran 2014'te Adalet Komisyonundan geçti, Meclis Genel Kurul gündeminde bekliyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın (TİHV), tasarının getirdiği düzenlemeleri ve sonuçlarını şöyle açıkladı:

Göz yaşartıcı gaz, basınçlı su, ateşli silah temel müdahale ekipmanı haline geliyor. Kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'ne göre toplumsal olaylarda kullanılan göz yaşartıcı kimyasal maddeler, yakın mesafeden, kapalı alanda ve aşırı miktarda kullanılması halinde kimyasal silah olarak değerlendiriliyor. Kapalı alanda ve kontrol altına alınmış kişilere karşı kesin olarak kullanılması yasaklanmış olan göz yaşartıcı kimyasal gaz ile izolasyon amaçlı inşa edilmiş dar mekanlarda basınçlı su kullanılması işkence yasağının ihlali olur.

ZOR KULLANMA YETKİSİ

Güvenlik görevlilerine "asayişi bozan olayları önlemek", pasif direniş göstermek gibi hiçbir sınırı tanımlanmayan hallerde, kademeli ve artan ölçüde zor kullanma yetkisi veriliyor. Hiçbir uyarı yapılmaksızın zor kullanılmasının mümkün kılındığı tasarıda, acil hallerde güvenlik görevlisinin hangi aracı ne dereceye kadar kullanacağına dair takdir hakkı olduğu ifade ediliyor. Acil olan ve acil olmayan ayrımının yapıldığı tasarı ile cezaevlerindeki gündelik işleyişin sadece şiddete dayalı olması yasal zemine kavuşturuluyor. Zor kullanma yetkisi başlığı altında kelepçeli sevk ve nakil uygulaması da esas hale geliyor.

SİLAH KULLANMA

Müdahale birimi ve dış güvenlik görevlileri, cezaevi içine ateşli silahla girebilecek.. Silahla müdahale gerektiren olaylar için tanınan bu yetki, "karşı koymaya elverişli eşyaların teslim edilmesi istendiği halde teslim edilmemesi" de dahil olmak üzere her an mahpusların yaşamlarını tehdit edecek dahası yaşamlarını ortadan kaldıracak bir yetkiyi yasal hale getiriyor.

Uyarı amacıyla ateş edileceği, kişinin eylemine son vermemesi halinde "ölçülü" ve "orantılı" şekilde ateş edilebileceği, dış güvenlik görevlilerin kendilerine karşı silahlı saldırıya teşebbüs edilmesi halinde "duraksamadan" ateşli silah kullanabileceği düzenleniyor.

Cezaevinde "asayiş ve düzeni önemli ölçüde bozan yaygın direniş ve şiddet hareketleri veya benzeri ciddi tehlike yaratan hallerde", kolluk kuvvetlerinin de görevlendirileceği düzenleniyor. Bu düzenleme, cezaevi operasyonlarının yasal zeminini açıkça kuvvetlendirecek. Ceza İnfaz Kanununun 86. maddesine eklenen yeni düzenleme ile mahpusların ziyaretçileriyle görüşme içerikleri kayıt altına alınabilecek. Böylelikle zaten ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezaları ile kullanılmaz hale getirilmiş olan "görüşme hakkı", bu düzenleme ile fiilen kullanılmak istenilmeyen bir hakka dönüşecektir.

KİMLİK BİLGİLERİ GİZLİ TUTULACAK

Güvenlik görevlilerinin soruşturulması ve kovuşturulmasında genel hükümlerin geçerli olduğu düzenlenmeyle birlikte, tüm görevlilerin kimlik bilgilerinin gizli tutulacağı öngörülüyor. Cezaevinde gerçekleşen hiçbir işkence eyleminin etkin soruşturulmadığı, cezasızlığın temel olduğu bir hukuk rejiminde, yetkileri yönünden sınırsız hale gelmiş olan faillerin yasayla gizlilik zırhına kavuşturulması hesap verilebilirliği tümüyle imkânsız hale getirecek.

Nakil araçları ve hastanelerdeki mahpus koğuşları da dahil olmak üzere güvenlik görevlilerine arama yetkisi verilmektedir. Temel amacı yıldırma, cezalandırma haline gelmiş olan, hiçbir mahremiyet ilkesini gözetmeyen arama uygulaması mahpusların her an ve her yerde maruz kalacakları bir muamele haline gelecektir.

Türk Ceza Kanunun 297. maddesinde değişiklik öngörülerek cezaevi yönetiminin takdirine bırakılacak şekilde "suç örgütlerini temsil eden yayın, afiş, pankart, resim, sembol, işaret, doküman ve benzeri malzemeleri" cezaevine sokan, cezaevinde bulunduran veya kullanan kişilere hapis cezası verileceği düzenleniyor.