Aydın Kuşadası’daki Samson Dağlarında RES direkleri için on binlerce ağacın kesildiği ortaya çıktı.

Kuşadası ve çevresinde faaliyet gösteren Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği'nden (EKODOSD) yapılan açıklamada Samson Dağlarında on binlerce ağacın kesildiği dile getirildi. Bölge, Dilek Yarımadası Milli Parkı’na da sınır komşusu.

Dernek Başkanı Bahattin Sürücü, Samson Dağlarının bulunduğu Dilek Yarımadası’nın Akdeniz’den Kafkasya’ya kadar olan bitki türlerini bünyesinde barındıran, çok zengin bir biyolojik çeşitlilik içerdiğini dile getirerek yarımadanın Türkiye’nin en önemli milli parkları arasında başı çektiğini kaydetti.

Akdeniz’de en iyi korunmuş maki topluluklarını barındıran ve yaban hayatının son sığınağı olan Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın sınırlarının, denize uzandığı Dipburun’dan başlayarak Güzelçamlı’nın üstlerinde sona erdiğine dikkat çeken Sürücü, Samson Dağları olarak bilinen bu coğrafyanın, Milli Park sınırlarıyla harita üzerinde bıçak gibi kesildiğinin altını çizdi.

Dilek Yarımadası’nın doğusunda kalan bu bölgenin, biyolojik çeşitlilik açısından milli parktan hiçbir farkı olmadığını kaydeden Sürücü, orman toplulukları açısından yer yer daha da zengin kaynaklara sahip olduğunun da görüldüğünü vurguladı.

Aynı özelliklere sahip olan bu coğrafyanın, Fındıklıkale ve Kurşunlu Manastırı’nın içine dahil edilip sınırlarının genişletilerek milli park kapsamına alınması için Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne resmi başvuruda bulunduklarını aktaran Sürücü, Bakanlıktan gelen yanıtla ilgili şunları dile getirdi:

“Bakanlıkça, milli park sınırlarının genişletmek için yeterli gerekçe olmadığı, bu bölgenin Orman Genel Müdürlüğü tarafından üretim amaçlı olarak kullanıldığı, üzerinde birçok RES santrali için izin verildiği bildirildi. Şimdi görüyoruz ki Samson Dağlarının doğu bölümünde RES santralleri için geniş yollar açılmış ve bu alanda on binlerce ağaç kesilmiş.”

Kurşunlu Manastırı’ndan milli park sınırına kadar olan alanın tamamıyla doğal ormanlardan oluştuğuna, endemik birçok bitki topluluklarını ve ender görülen ağaç türlerini barındırdığını aynı zamanda da zengin bir yaban hayatının devam ettiğine vurgu yapan Sürücü şöyle konuştu:

"Şu anda ne yazık ki Kurşunlu Manastırı yolunda mevcut yolun genişletilmesi amacıyla, içinde çok ender ağaç türlerinin olduğu binlerce ağaç kesilmekte. Yol kenarında bulunan kızılçam, çınar, meşe, pırnal meşesi, ıhlamur, kestane ve birçok ağaç türünün kesildiği görülmekte. Halbuki böyle biyolojik çeşitliliği zengin olan doğal alanlarda, ormanlar ve içinde barınan canlılar için gerekli olan ve biyolojik çeşitlilik açısından bulundukları ortama büyük katkı sağlayan ölü orman ağaçlarına bile dokunulmamaktadır. Oysa burada, bırakın ölü orman ağaçlarını, asırlık çam ağaçlarının bile kesildiği görülmektedir. Yol kıyısındaki nadir kestanelerden bazıları kesilmiş. Prof. Dr. Hüseyin Cahit Şat’la birlikte yaş tespiti yapılan 667 yaşındaki Anadolu kestanesi 20 metre mesafeyle kesilmekten kurtulmuş."

Bu ormanların Kuşadası’nın akciğerleri olduğunu ve hiçbir ağacın kesilmemesi gerektiğini söyleyen Sürücü, “Milli parkın sınırları Kurşunlu Manastırı’nı da içine alacak şekilde genişletilmelidir. Bu hem biyolojik çeşitlilik açısından hem de sürdürülebilir turizm açısından çok önemli. Bu alanın, konusunda uzman bilim insanları tarafından araştırılıp milli park kapsamına alınması için gerekli girişimler yapılmalı” dedi.