19 Ağustos 2006'da Dikili Barış, Demokrasi ve Emek Festivali'nin ''Altın, Siyanür ve Çevre'' Panelinde altıncı şirket tarafından yapılan panel basma saldırısı ile ilgili ceza davasının 27. celsesi 18 Mayıs Cuma günü yapıldı.

 

Mahkeme sırasında savunmasını oturarak yapan Av.Arif Ali Cangı'yı kalkması hususunda Hakim Volkan Çetinkaya uyardı. Cangı, Avukatlar olarak böyle bir uygulama başlattıklarını söyleyerek ayağa kalkmadı. Daha sonraki savunma konuşmasında Cangı tekrar ayağa kalkmayınca Hakim mahkemeye 5 dakika ara verdi.

 

27. celsesi yapılan duruşmaya altın madeninin avukatları katılmazken, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven ve belediye çalışanları sanık Mehmet Sadık Kutsal, Halit Gerçek, Gökhan Belkır, Hasan Ümit Gökvardar ile avukatları Arif Ali Cangı ve Nurten Özdemir duruşmada hazır bulundu.

 

Savunması alınan sanık Gökhan Belkır; "Olay tarihinde ben Dikili Belediyesi'nde zabıta görevi yapıyordum. Panelin olduğu gün maden yetkilisi Hayri Öğüt ve yanındaki 150 - 200 kişilik gurup Belediye Başkanımıza, panel dinleyicisi ve katılımcılarına saldırıda bulundukları için onları koruma amacıyla müdahale ettim. Kimseyi yaralamadım. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.

 

BELKIR; "OLMADIĞIM PANELDEN SUÇLANDIM"

Av. Arif Ali Cangı'nın, sanık Gökhan Belkır'ın panel esnasında olay yerinde olup olmadığının sorulmasını istemesi ardından Belkır; "1. olaydan sonra ben nezarete alındım ancak 2. olayda olmamama rağmen emniyete gelen herkes kendisini benim dövdüğümü söyleyip suçlamalarda bulundu. Halbuki ben o gün sadece ilk panel baskınında vardım. Nezaretten saat 22.00'de salındım" dedi.

 

ÖZGÜVEN; "SALDIRI ÖNCEDEN PLANLANDI, EMNİYET GÜÇLERİ TEHDİT EDİLDİ"

Mahkemede söz alan Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven; "Birleşen iddianamede adları geçen sanıklar panelde güvenceyi sağlamakla görevlendirilmiş kişilerdir. Maden çalışanları grubu yaptıkları taşlı, sopalı ve molotof kokteyleri ile panel katılımcılarına, izleyicilere, belediye çalışanlarına ve bana saldırınca, sanıklar beni korumak adına müdahalede bulunmuşlar, beni bir kulübeye kaçırmışlardır. Zira bu olmasaydı, Sivas olaylarını andıran önemli olaylar yaşanabilirdi" dedi. Yaşanan olayların önceden planlandığını söyleyen Özgüven; "Maden çalışanları bu olayı önceden planlayarak gerçekleştirmişlerdir. Önceden buradaki parka sopa ve taş sakladıkları emniyetçe ve bizim tarafımızdan belirlenmiştir" dedi. Gurubun emniyet güçlerini de tehdit ettiğini söyleyen Özgüven; "Hayri Öğüt ve çalışanları emniyete gelerek burada bulunan emniyet güçlerini, 'görürsünüz siz, sizi sürdürürüm' diyerek tehdit etmişlerdir. Nitekim olaydan sonra Dikili Emniyet Müdürlüğünde görev yapan 3 - 4 polisin hemen tayini çıkarılmıştır. Bu kişiler biz Belediye olarak siyanürle altın çıkarılmasına karşı olduğumuz için paneli basmışlardır. Burada ki amaçları paneli engelleyip benzeri panellerin yapılamayacağı mesajı vermektir" dedi.

 

Avukat Arif Cangı izin isteyerek yaptığı konuşmasında ise bu celsede dinlenen sanıkların olağanüstü yönlerle sanık edildiğini ve bunun dikkate alınması gerektiğini talep etti. Cangı ayrıca; "Madencilerin panele saldırısıyla olay gerçekleşmiştir. Belediye çalışanları burada konukları, konuşmacıları ve Belediye başkanını korumuşlardır. Koruma amaçlı yapılan müdahale suç değildir. Saldıran karşı taraftır. Sanıkların beraatını talep ediyorum" dedi.

 

Duruşma sanıkların yazılan talimat cevaplarının beklenmesi, bazı müştekilerin adres ve tespitlerinin yapılması ve bazı sanıkların vekaletlerinin tamamlanması gerekçeleriyle 4 Eylül 2012 günü saat 10.40'a ertelendi.

 

CANGI; "AMACIMIZ SAĞLIKLI YAŞAM HAKKINI KORUMAK"

Duruşma sonrası adliye önünde bir açıklama yapan Av. Arif Ali Cangı; "2006 tarihinde yapılan "Siyanür, Altın ve Çevre' paneline altın madeni şirketinin çalışanları tarafından planlı bir şekilde saldırmasının duruşması yapıldı. Biz bu dava sonucunda altın madeni şirketinin planlı bir şekilde bu saldırıyı örgütlediğini, bunda başarısız olduğunu kanıtlamak için bulunuyoruz. Amacımız Bergama ve çevresinin sağlıklı yaşama hakkının korunmasına yönelik bir çabadır. Bu panelin konusu da oydu" dedi.

 

AVUKATLAR SAVUNMA YAPARKEN ARTIK AYAĞA KALKMAYACAK

Mahkemede konuşurken hakim ikaz ettiği halde ayağa kalkmadığı hatırlatılan Av.Arif Ali Cangı; "Ceza usulü yasasında dava bittikten sonra hüküm okunurken herkes ayakta dinler, diye ibare vardır. Bunun dışında ayağa kalkılacağına dair herhangi bir düzenleme söz konusu değildir. Buna dayanarak biz oturarak savunma yapıyoruz. Türkiye'nin birçok yerinde de avukatlar bu uygulamayı yapıyorlar. Amacımız savunma tarafı olarak, iddia makamıyla eşit olmayı sağlamaktır. Buna bazı hakimlerimiz de uymaya başladı. Yasada olmamasına rağmen alışkanlıklardan dolayı olan bir uygulamaydı. Bu oturduğunda, bundan sonra ki süreçte yargılanmalar daha eşit ve daha adil olacaktır" dedi.

 

ÖZGÜVEN; "GÖREVİMİZİ YAPIYORUZ"

Belediye Başkanı Osman Özgüven ise adliye önünde yaptığı açıklamada; "Siyanürle altına karşı verilen mücadele unutturulmamalı. Bu unutulursa Kozak'ta ki çam ağaçlarını kesmeye devam edecekler. Şirketler siyanürle altın çıkarayım derken, insanlarımızı, suyumuzu zehirleyecekler. Biz de görevimizi yapıyoruz. Mücadelemize devam edeceğiz" dedi.

***

2006'DA YAŞANAN OLAYIN ÖZETİ

“…Dikili Belediyesi’nin gelenekleşen festivali kapsamında, “SİYANÜR ALTIN ÇEVRE” konulu söyleşi düzenlenmişti. Söyleşinin yapılacağı İskele Çay Bahçesi’ne varıldığında, kırk derece sıcakta siyah takım elbiseli, turuncu kıyafetli insanların da söyleşiyi izlemeye gelmişlerdi. Bu kişiler, Bergama-Ovacık Altın Madeni’ni işleten şirketin çalışanlarıydı, bunların bir kısmı sanık Hayrettin Öğüt’ün yönlendirmesiyle ısrarla ilk sıraları doldurma çabasındaydılar, bir kısmı da bayrak ve flamalara sarılmış sopaları söyleşi alanına sokmaya çalışıyorlardı. Dikili Belediyesi Zabıtası’nın sopaları söyleşi alanından dışarı çıkarma girişimi üzerine, sandalyeler, masalar havada uçuştu. Ortamın yatıştırılmasının ardından söyleşiye başlandı. İki saat ilgiyle izlenen söyleşinin sonuna yaklaşılırken, dışarıdan gelen emniyet görevlisi, “dışarıda maden yanlısı bir grubun toplandığını, her an saldırabileceklerini, onları zapt edemediklerini” söylemesi ve söyleşinin bitirilmesini istemesi üzerine, söyleşinin son bölümündeki soru-yanıt bölümü iptal edilmek zorunda kalındı. Bunun üzerine, söyleşiyi başından bu yana izleyen madende çalıştıkları anlaşılan beş-altı kişi, “soru sormalarına fırsat verilmediği” tepkisini gösterdiler. Bu kişilerin korumaları kılığındaki siyah gözlüklüler yeniden kavga çıkardılar, dışarıdakiler de taş ve sopalarla saldırdılar, atılan bir molotofkokteyli patlamadı, polis havaya ateş açtı…”