Paris'te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı (COP 21) için müzakereler devam ederken, sivil toplum kuruluşları, Türkiye COP21 Müzakere Heyeti'ne çağrıda bulunarak, "Türkiye'yi iklim değişikliği, çevre, enerji ve kalkınma başta olmak üzere politikalarını katılımcı ve şeffaf şekilde gözden geçirmeye davet ediyoruz" dedi.

Ekoloji Kolektifi Derneği, Heinrich Boell Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği, “İklim İçin” Kampanyası, Kadıköy Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği,  TEMA Vakfı, Yeryüzü Derneği, Yeşil Düşünce Derneği ve WWF-Türkiye’nin bugün yayınladığı ortak çağrısında, Türkiye’nin pozisyonunu belli maddeler doğrultusunda  güncellemesinin iklim değişikliği ile gerçekçi ve etkin mücadele için gerekli olduğu vurgulandı.

STK’lar, Türkiye’nin “kendi geleceği için ise sosyal, ekonomik ve çevresel” faydalarına dikkat çektiği bu maddelerle ilgili pozisyonunu açık şekilde paylaşması ve yapıcı öneriler geliştirmesi için hala zaman olduğunu bildirdi.

Ortak çağrı metninde, 2050 yılı itibariyle küresel ekonominin mutlak olarak karbonsuzlaştırılması hedefinin anlaşma metninde yer almasının desteklenmesi ve sıcaklık artışınının uluslararası müzakereler kapsamında hedeflenen 1,5 °C üst limitinin altında tutmaya çalışması çağrısında bulunuldu.

Ayrıca, 2050 yılı itibari ile yüzde 100 yenilenebilir enerji hedefini benimseme, iklim değişikliği ile mücadele ve uyumla ilgili olarak, “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar doğrultusunda ulusal bir bütçe ayırmak” ve halihazırdaki uluslararası finansman mekanizmalarına ülke olarak katkıda bulunmak gibi gerekliliklere yer verildi.

Türkiye, insan hakları, gıda egemenliği, toplumsal cinsiyet, iklim göçmenleri gibi iklim politikasının oluşturulması ve uygulanmasında kritik önem taşıyan konuların müzakere metninde kalması için desteğini devam ettirmeye davet edildi.

Ortak metinin devamında Türkiye heyetine aşağıdaki maddelerle ilgili çağrı yapıldı:

- “Müzakereler kapsamında ulusal katkıların (INDC’lerin), uzun erimli hedefe ulaşılabilmesi ile ilgili son bilimsel analizler (Emissions Gap, 2013-2015 Review ve SED raporları) dikkate alınarak zaman kaybetmeden (2018 yılı itibariyle) gözden geçirilmesi doğrultusunda çağrı yapmaya; yeni anlaşma yürürlüğe  girdikten sonra da ulusal katkıların belirli aralıklarla (en fazla beş yılda bir) güncellenmesi ve artırılmasını desteklemeye,

- Eylül ayında BMİDÇS’ye sunulan Ulusal Katkı Niyet Beyanı’nı (INDC) iklim değişikliğindeki tarihsel sorumluluğu, 1990-2015 sürecindeki sera gazı emisyon artış eğilimleri ile 1,5 °C ve uzun erimli karbondan arınma hedeflerini de göz önüne alarak şeffaf ve katılımcı bir süreçle 2018 yılına dek güncellemeye; bu doğrultuda bir net azaltım hedefi, emisyon yoğunluğunda düşüş hedefi ve emisyonların tepe noktası yapacağı yıl (peak year) hedefini belirleyerek kamuoyu ile paylaşmaya,

- Taslak müzakere metninde tartışılan “uluslararası havacılık ve denizcilik” sektörlerinin de emisyon azaltım hedefleri alacak şekilde yeni anlaşmaya dahil edilmesini savunmaya,

- Türkiye’nin mevcut ulusal katkı beyanında yer verilmeyen iklim değişikliğine uyumla ilgili kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini somutlaştırmaya ve resmi belgeye dahil etmeye; bu hedefleri belirlerken özelikle iklim değişikliğinin etkilerine sosyo-ekonomik hassasiyeti yüksek yoksul sosyal grupların, tarımda küçük aile işletmelerinin ve kırılgan ekosistemlerin uyum kapasitelerinin artırılmasının önceliklendirilmesine,

- 2020 öncesi eylem kararlılığı ve Paris Kararı bağlamında devlet dışı aktörlerin (yerel yönetimler, sivil toplum, özel sektör, akademi, sosyal hareketler, vb) iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik attığı adımların devletin sorumluluklarından feragat etmeyecek, sistematik ve dahil edici şekilde tanımaya ve devlet politikalarına entegre etmeye davet ediyoruz.”