Zonguldak'ın Çatalağzı ilçesine kurulması planlanan 4 termik santralin ormana yapılacak olan198 bin 912 metrekarelik kül depolama alanı yerel halkın tepkisini çekiyor. Sahili de kapsayan bölgeye yeni termik santral planına ilişkin Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün, ilgili bakanlık ve kurumların santrala izin vermesine tepki gösterdi.

Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre, Kilimli ilçesi Çatalağzı beldesinde yapılması planlanan DETES Entegre Termik Santralı (Derin Deniz Deşarjı, Kül Depolama Sahası ve Deniz Dolgusu) projesiyle ilgili başvuru dosyası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunuldu. 

Proje kapsamında kurulması planlanan santral alanının toplam büyüklüğü 187.880 metrekare. 110.842 metrekarelik kısmı karada, 77.038 metrekarelik kısmı ise denizde yer alıyor. Kül depolama alanı da 198.912 metrekare büyüklüğünde.

Santral alanının karada kalan kısmı ile kül depolama alanı orman arazilerinden oluşuyor. Projenin İnceleme Değerlendirme Toplantısı 5 Ekim’de Ankara’da yapıldı. Toplantıya Çatalağzı ve Kilimli Belediye Başkanları, bölge muhtarları, TEMA bölge başkanı, STK temsilcileri ve bölge sakinleri katıldı.

Bölge sakinleri termik santralı istemediklerini, tarım ürünlerine zarar verdiğini, kanser vakalarının arttığını ve hava kirliliğinin gözle görülür şekilde olduğunu bir kez daha yineledi. Bu projenin dışında Çatalağzı’na 2 termik santral projesi daha planlanma aşamasında.

KİRLİLİK VE KANSER ARTACAK 

Çatalağzı’nın artık santral yükünü taşıyamadığını vurgulayan Adnan Akgün şöyle konuştu:

“Kurulacak termik santral yerleşim bölgeleri içinde ve hâkim rüzgâr yönü, deniz ters akıntısı yerleşim alanları yönüne doğru. Yani termik santraldan çıkan zehirli gazlar ve küller anında insanların soluduğu havaya karışıp var olan kirliliğe termik santralın ürettiği çok daha fazla olan kanserojen etkisi eklenince, astım ve kanser riski katlanarak artacak.

Soğutma suyunun Karadeniz’den sağlanacağı belirtilmekte. Soğutma suyunun tekrar denize iadesi sırasında normal sıcaklıktan daha yüksek bir sıcaklıkta olacağı aşikâr.

Ayrıca bu sular kullanılmadan önce makinelere zarar vermemesi için çeşitli kimyasal işlemlerden geçirildiği için denize geri boşaltılması sırasında demir 2 sülfat bakımından zenginleştiği, bunun da deniz ekosistemine zarar verdiği bilinmekte. Bu işlemler sonunda uzun vadede ekolojik veya ticari önem taşıyan balık türlerinin önemli ölçüde azalmasına neden olacak.

Bölgemizin kıyıları ülkemizin sınırları içerisinde değil midir? Son olarak anayasamızın 56. maddesi ‘Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir’ demektedir. Hiç kimse devletimizin anayasasından daha büyük değildir.”

KAYNKA: Cumhuriyet