Deutsche Welle Türkçe'nin haberine göre, Fukuşima nükleer felaketi Avrupa’nın enerji politikalarında büyük bir değişikliğe yol açtı. Zira Avrupalı politikacılar, 'yüksek teknolojiye sahip Japonya gibi bir ülke bile bu risklerin önüne geçemiyorsa, biz de zorlanırız' diye düşünmeye başladı. Almanya büyük bir adım atıp 2022 yılına kadar nükleer enerji santrallerini aşamalı olarak kapatma kararı aldı.

Buna karşın Paris Yönetimi ise nükleer enerjiye sadık kalacağını açıkladı. Fransa Enerji Bakanı Eric Besson’ın, Fukuşima felaketinin patlak vermesinin ardından yaptığı açıklama, ülkenin enerji politikalarında hâlâ geçerliliğini koruyor. Besson ‘’Bizler nükleer enerjide ilerlemede ilk sıradayız. Şeffaflıkta da sistematik olarak en ilerdeyiz. Nükleer enerjinin güvenliği konusunda da yine aynı şekilde ve öyle kalmaya da devam edeceğiz’’ diye konuşmuştu.

AB Komisyonu’nun iklimden sorumlu üyesi Connie Hedegaard da nükleer enerji yanlılarına dolaylı yoldan destek veriyor. Zira Hedegaard, nükleer enerji santrallerinin yerini termik santrallerin almasından endişe ediyor. Termik santraller kömürle çalıştığı için iklim açısından büyük bir tehlike anlamına geliyor. AB Komisyonu ise nükleer enerji kullanımına son verilmesi talebinde bulunamıyor, zira böyle bir yetkisi yok. Bu, ancak birlik ülkelerinin verebilecekleri bir karar.

Komisyon’un iklimden sorumlu üyesi Hedegaard, yine de hızlı bir enerji dönüşümünden yana olmadığını dile getirdi ve şunları kaydetti: ''Nasıl bir karar alırsak alalım, yanılmıyorsam Avrupa’da toplam 143 nükleer santralimiz var. Bu da demek oluyor ki, ne yaparsak yapalım nükleer enerji bizi bir süre daha idare edecek. O nedenle de bir an önce güvenlik konusunu açıklığa kavuşturmak zorundayız.’’

Uzun tartışmaların ardından Birlik ülkelerinin tamamı, Avrupa genelinde tüm nükleer enerji santrallerine dayanıklılık testi uygulanmasında uzlaşabildi. Hâlihazırda tüm santraller, tehlikelere karşı testten geçiriliyor. Ancak Avrupa Parlamentosu’ndaki Yeşiller Grubu, böyle bir testin doğru sonuçlar vermeyeceğinden endişe ediyor. Zira testler, nükleer santrallerin işletildiği ülkeler tarafından yapılıyor.

Fukuşima felaketi, Avrupa’da sadece santrallerin güvenlik sorununu gündeme getirmekle kalmadı, aynı zamanda Avrupa toplumunda nükleer enerjiye bakışı da kökten değiştirdi. Örneğin Fransa hükümeti her ne kadar nükleerde diretse de Fransız halkının çoğu artık nükleer enerji istemiyor.

AB Komisyonu’nun enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger, Avrupa’nın daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi için görüşmeler yürütüyor. Kuzey’den Güney’e rüzgâr, Güney’den Kuzey’e güneş enerjisi tedariki fikri, Kuzey Afrika’daki ayaklanmalarla sekteye uğradı. Yine de AB, Afrika’daki Sahra Çölü’nden elektrik tedarikini öngören “Desertec Projesi”ni geliştirmeye devam edip, bir taşla üç kuş vurmayı hedefliyor: Kuzey Afrika’nın istikrarına katkıda bulunmak, Avrupa’nın enerji ihtiyacını güvenceye almak ve iklimi korumak. Fukuşima felaketi, zaten uzun yıllardır mevcut olan bu planlara büyük hız verdi.