'Anadolu'yu vermeyeceğiz' diye yola çıktılar ama yollarına barikat kuruldu... 'Büyük Anadolu Yürüyüşçüleri'nin Ankara Gölbaşındaki zorunlu ikameti 11'inci gününde. "Ya biz gidelim, ya onlar gelsin" diyerek yetkililere seslenmeye devam eden yürüyüşçüler gerekirse 1 - 2 yıl kalırız mesajı verdi. Dağlar, ovalar, dereler ve tüm canlılar için yola koyulan yürüyüşçüler, hafta sonunda tüm destekçilerini açık hava toplantısına bekliyor. 

Doğaya zarar veren projeleri durdurabilmek için Türkiye'nin dört bir yanından yola çıktılar. Günlerce yürüdüler. Amaçları Ankara'ya gelip orada toplanmaktı... Ancak Büyük Anadolu Yürüyüşü'nün katılımcılarının Ankara'ya girişi durduruldu. Onlar da günlerdir Gölbaşı'nda kamp yapıyorlar. Büyük Anadolu Yürüyüşü'nün katılımcıları son olarak yaptıkları açıklamada şu sözlere yer verdiler:

"... Binlerce kilometre yol kat ettik. Geçtiğimiz her bölgede maruz bırakıldığımız bu yalnış enerji ve kalkınma politikalarını anlattık. Ne bir taşkınlık yaptık ne kimsenin kılına zarar verdik. Hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Gölbaşı İlçesi’nde bir araya gelip 21 Mayıs’ta Ankara’ya doğru hareket edecekken, polis güçlerince engellendik.

Herhangi bir resmi tebligat olmaksızın yapılan bu hukuk dışı uygulamayı protesto etmek amacıyla direnişe başladık. Sağlıksız koşullar, olumsuz hava şartları altında devam ettirdiğimiz direnişimizin 2. haftasındayız. Halkın ve demokratik kitle örgütlerinin her geçen gün artan ziyaretleri ve destekleriyle direnişimize devam ediyoruz. 

....Bugüne kadar geliştirilen dayanışmayı pekiştirmek ve sesimizi daha da gür duyurmak için tüm destekçilerimizle 04-05 Haziran 2011 tarihlerinde Gölbaşı’ndaki kamp alanında buluşuyoruz. 
Sizleri de direnişimize destek vermeye çağırıyoruz.
Büyük Anadolu Yürüyüşçüleri Gölbaşı Direnişi
-Destek vermek isteyenler 3 Haziran akşam saat 19.00’dan itibaren kamp alanına gelip çadırlarını kurabilirler.
-Etkinlikler 4 Haziran saat 11.00 itibariyle başlayacaktır."

BİR BLOG'TAN TEPKİ:

Şaşkınlık içindeyim!

Hırlı değiller hırsız değiller. Yüz kızartıcı suç işlemişlerden hiç değiller. Rüşvetçi, vurguncu, satıcı, kaçakçı, mafyacı, adam kayırıcı, işbirlikçi hiç değiller.

Heybelerinde bomba yok. Silah yok. Kaldıysa biraz çökelek, ekmek vardır olsa olsa…

Günlerdir hasret kaldıkları sevdiklerinin fotoğrafları belki, biraz da yürüdükleri yolların, kirletilmesini, katledilmesini istemedikleri güzel Anadolu’nun tozu – toprağı…

Bu allı güllü, zeytin dallı, tütün yapraklı, ceylan resimli güzel yazmalar takmış insanlar Ankara’ya sokulmuyor !

Meydanlardan birinde iki kelime edip dertlerini, sıkıntılarını anlatmalarına izin verilmiyor.

Desem ki Ankaralılar onlarla birlikte yürüyen can dostları develerden, eşeklerden, köpeklerden, koyunlardan korkar diye kente girmelerine izin verilmiyor; Ankaralı hiç deve, hiç eşek, hiç köpek, hiç koyun görmedi mi?

Aklıma şu geliyor: Hani bu güzel yürekli insanlar Anadolu çöl olmasın, suyumuza, toprağımıza, ağacımıza, börtü böceğimize zarar gelmesin diye seslenmek için yürüyorlar ya; acaba yasakçılar “ulan şimdi bunlar Ankara’ya girer güzelim başkenti betondan dev bir atık havuzuna dönüştürdüğümüzü görürlerse bu sefer de “ANKARAYI VERMEYECEĞİZ” diye tuttururlar” diye mi düşünüyor?

Hele bir de bu yanık tenli Anadolulular söyleşileriyle “haklı bunlar” diyen kocaman bir kalabalığı toplarlarsa yandı gülüm keten helva…

Bu konuda haklı olabilir değerli yasakçılarımız. Böyle bir durumda uluslararası nükleer santral, hes, maden, kimya tekelleriyle deri kaplı dosyalar içindeki anlaşmalara nasıl havalı imzalar atabilirler ki?

Yok yok… Bu köylü kılığına girmiş cin fikirli insanlar Ankara’ya girmesinler.

Ankara’ya sermayenin yerli yabancı temsilcileri girsin, savaş organizatörleri girsin, yağma planlamacıları girsin, onların temsilcileri politikacılar girsin ” angaralı bilmemkimlerin” yanık “şarkıları” ile karşılansın, hizmette kusur edilmesin…

Anadolunun gerçek temsilcileri girmesin. Büyük Anadolu Yürüyüşü’nün önü kesilsin.

Gölbaşında, Vişnelikte  kuşatma altında tutulsun.

Girmesinler onları görmeye gelenler Gölbaşına, Vişneliğe gitsinler.

Girmesinler oralarda çoğalsınlar…

Çoğalsınlar da; Ankara’yı bu kez onlar kuşatmış olacaklar yahu !

“Bu ne yaman çelişki anne” !

30.5.2011

Timur Ugan

http://timurugan.wordpress.com/