Akkuyu Nükleer Santralı için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda, radyoaktif salım envanterindeki verilerin yanlış olduğu ortaya çıktı. Raporda santralın çalışması sırasında çevreye yayılan 23 radyoaktif izotopa yer verilirken bunların toplam miktarının 2 katına denk gelen çok tehlikeli “karbon 14” ve “trityum” bulunmuyor.

Özlem Güvemli'nin Cumhuriyet’te yer alan haberine göre, Akkuyu Nükleer Santrali için hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunda santralin çalışması sırasında çevreye yayılan 23 radyoaktif izotop arasında çok tehlikeli “karbon 14” ve “trityum” bulunmuyor. Bu iki radyoaktif maddenin miktarı, ÇED raporunda yer verilen ve çevreye yayılan 23 izotopun toplam miktarının tam 2 katına denk geliyor. Yani ÇED raporunun radyoaktif salınım envanterindeki veriler yanlış. Envantere alınmayan bu iki radyoaktif maddeden biri olan trityum insan vücuduna girdiğinde bütün organları doğrudan etkiliyor.

Bu tespitler, 3 bin 600 sayfalık ÇED raporunu inceleyen nükleer enerji uzmanı Prof. Dr. Hayrettin Kılıç’a ait. Kılıç, rapora dahil edilmeyen trityumun insan ve çevre sağlığı üzerindeki etkisini açıklarken, “İstanbul’un içme suyuna sadece 3 gram trityum katılsa bütün İstanbul etkilenir” örneğini veriyor. Kılıç’ın tespitlerine göre radyoaktif salınım envanterinde kasıtlı olarak eksik ve yanıltıcı bilgiler yer alıyor. Basınçlı su ile çalışan VVER-1200 tipi reaktörlerinde çevreye salınan 23 adet radyoaktif izotop envanterindeki bilgiler sadece Rusya Yönetmeliği’ndeki salım miktarlarının ne kadar olmasını gerektiğini gösteren veriler. Yani gerçek ölçümlere dayanmıyor. ÇED raporuna göre Akkuyu’da kurulacak 4 üniteden yılda 2 bin 756 kuri, 1 üniteden 689 kuri radyoaktif madde salınacak. Dünyadaki örneklere göre 1000 megawattlık bir reaktörden atmosfere salınan toplam gaz miktarı yılda 13 bin 935 kuri oluyor. ÇED raporunda ise ünite başına yıllık salım miktarı yılda 689 kuri olarak gözüküyor. Yani gerçek rakam, ÇED raporundaki rakamın 20 katı.