TDK'ye göre çete sözcüğünün anlamı şöyle:

“- Yasa dışı işler yapmak ya da etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk

- Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik, anlamlarına gelen, Bulgarca kökenli bir sözcük”.

Silah kullanma, para basma, vergi toplama, güvenlik güçleri bulundurma, yargı tekellerini elinde bulunduran ulus devletler, bu yetkilerini hukuk kuralları içinde, düzgün kullanmadıkları zaman çeteler boy göstermeye başlar.

Ortaya çıkan çetelerden hiçbiri, bu tekelleri elinde bulunduran aygıtın koruması, kollaması olmadan varlık gösteremez, varlıklarını sürdüremez kanısı yaygın. Kendisine devletin resmi koruma vererek can güvenliğini sağladığı, işlerini yürütmesine yardımcı olduğu Sedat Peker’in durumu bunun somut örneği. Sedat Peker’in bir başka çetenin lideri olarak göstermeye çalıştığı, bu konularda yargılanmış, hüküm giymiş, tutuklanmış olan Mehmet Ağar’ın, bu ülkede Emniyet Müdürü, Vali, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı gibi etkin görevlerde bulunması bir başka somut örnek. Peker’in anlattıkları, ülkenin içler acısı durumunu ortaya koyan olayların bir bölümü. Henüz söylemedikleri neler var bilinmiyor.

Bir ülkede hukuk işlemiyor, insanlar haklarını yasa dışı yollarla çözümlemek zorunda kalıyorlarsa, ortalık çetelerin eline geçer.

Her bitki, doğada üreyen her ürün, yetişebilmesine uygun besinler veren toprakta büyür. Yağışları bol olan bölgelerde yetişen ürünlerle az yağışlı olan bölgelerde yetişenler farklı ürünlerdir. Bunların yerlerini değiştirirseniz ürün elde edemezsiniz.

Çeteler, mafyalar da büyümelerine, gelişmelerine uygun toplumlarda, ülkelerde kök salarlar, boy uzatırlar. Hukuksuzluklar, cezasız kalmaları, korunup kollanmaları, toplumu yönetenlerin sırtlarını okşamaları temel besin kaynakları olarak görülür.

Mafyalar, çeteler her toplumda varlık gösteremezler. Onları besleyen, büyüten ilişkiler ağı, hukuksuzluk düzenlerinde ortaya çıkarlar.

Küresel algılarla işleyen hukuk düzeninin, demokrasinin olduğu yerlerde çeteler yaşayamaz. Çetelerin olduğu yerlerde de demokrasi, hukuk sistemi işleyemez. Bunlar birbirlerinin nedenleri, sonuçları olarak yaşam alanı bulurlar. Biri ötekinin varlık nedeni olarak karşımıza çıkar.

Çetelerin, mafya örgütlenmelerinin gelişmemiş, demokrasisini oturtamamış, düzgün bir hukuk sistemi kuramamış ülkelerde daha yaygın durumda oldukları görülmekte.

Çetelerin aralarında yaşanan kavgalar, kimin nerelere, hangi alanlara egemen olacağı kavgası olarak ortaya çıkar. Egemen olunacak yöreleri, buralarda toplumsal yaşamın ipleri ele alınacak alanlarını paylaşamayınca aralarında kavga çıkar. Bu kavgalar çıkmasa, insanlar toplumsal dokunun derinliklerinde dönen çarkların hiçbiri konusunda bilgi edinemezler. İyi ki varlar denemez ama iyi ki kavga ediyorlar. Bu kavgalarla sınırlı da olsa gizli, saklı birçok gerçek ortaya dökülüyor.

Susurluk olayı yaşandığında ortalığa saçılan gerçeklerin üzerinin örtülmesi için yalnız devlet değil, sağcı, solcu siyasal partiler elbirliğiyle ortalığa saçılan gerçeklerin üstünü örtmeyi başardılar. Orada ortaya dökülenlerle yüzleşilebilseydi, bugün çeleler böylesine güçlü durumda olamazlar, belki hiç olamazlardı.

Bu günlerden geriye dönüp bakıldığında hiçbir şeyin değişmeden yürüdüğü görülmekte. Bunun nedeni toplumun, yargının önünde bu sistemin işleyişiyle yüzleşilememesi. Bu derin yapılarla, ilişkilerle yüzleşilememesinin en temel nedenlerinden biri, bu yapıların belli erklerde, koruma duvarları arkasında dayandığı ellerin bulunuyor olmaları.

Meclis Araştırması sonunda hazırlanan Susurluk Komisyonu Raporu yayınlanınca, raporda 12 sayfanın boş, beyaz sayfalar olarak kaldığı görüldü. Bu 12 sayfada yazılanların, uçları belli yerlere dayananlarla ilgili bilgiler olduğu ileri sürüldü. İşin, olayın özüne inilerek, temel dayanak noktalarının yansıtılamadığı anlaşıldı. Böyle olduğu için her şey eskisi gibi yürümekte.

Güçler Ayrılığı ilkesine dayanan gerçek bir demokrasi kurulmadan, bağımsız yargı, hukukun üstünlüğü sağlanamadan, çetelerden kurtulma olanağı yok.

Açık, halkına bağımsız yargı organları önünde hesap verebilen yönetimler oluşturulmadan, karanlık, kirli işlerden, bunların yeşerttiği yapılanmalardan kurtulma olanağı bulunamaz.