Seçmenlerin oylarını akıllarıyla değil duygularıyla kullandıkları toplumlarda, belli değerlerin pazarlanması olağanlaşır. Ortadoğu toplumlarında din pazarlayarak oy toplama bu yüzden siyasal getirisi çok yüksek bir iştir.

Toplumun bilgi, kültür düzeyiyle o toplumda yapılan politika arasında çok yakın ilişki var. Bu iki etken birbirini üreten ikiz kardeşler gibi. Kültürel düzey düşük olunca, siyasal eylemlerin nitelikli olması olanaksızlaşmakta. Bu kısır döngü topluma yön verme durumunda olanların işlerine gelmekte. Kültür düzeyi düşük olan toplumsal doku, soru soran bireyler, bilimsel sorgulama yöntemleri üretemez. Bu yönetenlerin arayıp bulamadıkları bir olanaktır.

Dini, dinsel değerleri kullanarak oy isteme, bilgi düzeyi düşük olan, hangi siyasal yapıyı neden beğendiğini, desteklediğini yeterince ölçemeyen seçmenler karşısında gelişigüzel, sıradan işlerden biri durumuna gelmekte.

AKP Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, partisinin Sivas Belediye Başkan adayına oy isterken: “Hilmi Bilgin’e desteğinizi bekliyorum. Hilmi Bilgin'e vereceğiniz destek, yarın ruz-i mahşerde (kıyamet günü) beraat belgelerinizden (kurtuluş) biri olacak…” demiş.

Duygularını değil aklını kullanabilen bir seçmen bu sözleri duyduktan sonra oy vermek istese bile böyle bir kişinin oy istediği insana oy vermez. Belediye başkan adayının suçu ne diyebilirsiniz. O da kiminle yol yürüdüğünün bedelini ödemiş olur.

İsmet Yılmaz, bürokraside, siyasal yaşamda çok önemli yerlere gelmiş birisi. Bu ülkenin eğitimi, savunması kendisine verilmiş. Milli Eğitim Bakanı, Milli Savunma Bakanı oldu. TBMM Başkanlığı gibi ülkeni siyasal yaşamında ikinci adamı olma noktasında bulundu. Böyle bir insanın ağzından çıkan bir sözü kulağının duyması gerekmez mi? Sözlerinin tarihsel sorumluluklar taşıdığını bilmemesi zorunlu değil midir?

Anlaşılan siyasal çıkarlar söz konusu olduğunda her yolu denemenin bir başarı ölçütü olduğu anlayışı, bu tür ölçüleri silip süpürmekte.

“Biz gidersek, ülke batar” mantığını yayarak, neredeyse “siyasal bir korku salma algısı yaratarak” oy istemenin daha kestirme bir yolu, böylesine cennetten arsa satmakla kolaylaşır duruma geldi.

İsmet Yılmaz’ın Milli Eğitim “Bakanlığı döneminde, Türkiye PISA sınavlarında son 15 yılın en düşük düzeyine inmiş ve 72 ülke arasında 50. sıraya gerilemiştir.”

İsmet Yılmaz, AKP kendilerine göre bir başarı sayılabilecek bu gerileşmenin meyvelerini toplamaya çalışmaktalar. Dünyadan, bilimden koparıp geri bir Ortaçağ kültürü içine soktukları toplumdan, cennetten söz ederek oy toplamaya kalkmaları, gerileştirdikleri toplumun da bu etkenlerle kendilerine oy vermesinde anlaşılmayacak bir şey yok.

Laiklik adına üzücü

Devlet işleriyle din işlerini birbirlerinden ayırmanın, ikisini yan yana tutmamanın, ikisini bir birleriyle ilişkilendirmemenin anlaşılmasını üzerinden yüzlerce yıl geçmiş. Bu topraklarda ikisini birbirlerinden ayırma değil, ikisini birleştirme çabaları doludizgin ilerlemekte.

İnsanlık “Yapay zeka” dönemine geçmiş. İnsan beyninin yerine çalışacak yapay beyinler geliştirme peşinde. Biz, insanın akılının, zekasının yerine din, dinsel değerler sokarak oylarını almaya kalkma peşindeyiz.

Politikanın, halktan oy istemenin bu denli siyasal yaşama araç yapıldığı bir dönem hiç olmadı.

Bu olaya sosyal medya dışında yeterli düzeyde toplumsal tepki konulamadı. Oysa bu konu, bir kesimin, bir siyasal yapının değil 82 milyon ülke insanının sorunu. Yaşadığımız bölgenin en önemli sorunu.

Diyanet İşleri Başkanı bir iki sözcükle de olsa bu sözleri eleştiremedi.

100 bin dolayında imamdan, din görevlilerinden biri çıkıp ayıptır bu söylediğiniz diyemedi.

“İstanbul, İzmir ve Ankara'da yer alan katılımcılara yöneltilen, 'Büyükşehir Belediye Başkanı olacak kişi size sayacağım özelliklerden hangilerine sahip olmalıdır?' sorusuna İstanbul'da ilk sırada ‘İnançlı Müslüman' ikinci sırada 'çalışkan' cevabı verildi.”

Türkiye’nin en büyük, üniversiteleri, bilgiye ulaşma olanakları, toplumsal, bilimsel etkinliklerinin en yoğun olduğu ilinde yaşayan seçmenler, kente seçilecek belediye başkanının, kentsel dönüşüm, yol, otopark gibi konularda bilgili, çalışkan bir belediye başkanı değil, dindar bir belediye başkanı istemekte.

Bu topraklarda, yaşadığımız bölgede din siyasal yaşamı, siyasal yaşam da dini biçimlendirmeyi sürdürmekte. Bu kısır döngü bitmeden hiçbir sorunun çözülemeyeceği açık.

-------------------------------------------------

(1) Artıgerçek.com.tr İnternet Gazetesi, 'Vereceğiniz destek ruz-i mahşerde beraat belgeniz olacak', 26.01.2019

(2) https://www.yeniakit.com.tr/kimdir/İsmet_Yılmaz

(3) Sputnik Türkiye, Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması: İstanbullu 'İnançlı Müslüman' belediye başkanı istiyor, 30.01.2019