Kamuoyu üzerine gittikçe bir tek olaydan yeni ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı.

O dönemi yaşayanlardan Ahmet Kaya, Kars'ta yaşanan işkencelerle ilgili bir ayrıntıya dikkat çekiyor. Her siyasi yapı için ayrı ayrı tim bulunmadığını, bütün sorgulamalara Mehmet Hayta ve ekibinin katıldığını (Kemal Kartal da bu ekiptedir) belirtiyor. Kendisinin de bizzat Hayta tarafından işkenceli sorguya tabi tutulduğunu anlatan Kaya, Cemil Kırbayır dışında Turan Sağlam ve Mahmut Kaya isimli devrimcilerin de bu işkence ekibi tarafından katledildiğini belirtiyor.

AHMET KAYA SİNCAN F TİPİNDEN MEKTUP YAZDI

Turan Sağlam ve Cemil Kırbayır. 12 Eylül döneminde Kars'ta işkenceyle katledilen iki devrimci. Kırbayır'ın hala kayıp. Yıllar sonra, Sağlam ve Kırbayır'ın işkenceyle katledilmelerine ilişkin tanıklar bir bir ortaya çıkıyor. Sincan F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ahmet Kaya da, Turan Sağlam ve Cemil Kırbayır'ın işkencede katledilmeleriyle ilgili tanıklığını, yazdığı bir mektupla ulaştırdı. Kaya, ayrıca suç duyurusunda bulundu.

Kars'ta işkenceyle öldürülen Cemil Kırbayır ve Turan Sağlam'la ilgili ilk tanıklık, Atılım Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Sedat Şenoğlu'nun Edirne F Tipi Cezaevi'nde yaptığı röportajla gündeme geldi. Aynı hapishanede tutuklu bulunan Tuncay Kurtbaş, Sağlam ve Kırbayır'ın işkencede katledildiklerini anlattı. Kurtbaş, Kemal (Bayram) Kartal isimli polisin işkenceden sorumlu olduğunu söyledi.

Daha önce tanık Fevzi Çelik de “Kemal” adlı bir polisin sorumlu olduğunu anlatmıştı. Bu polisin daha sonra Ordu Valiliği’nde bulunmuş olabileceği yönündeki ifadesi nedeniyle bu ismin Kemal Yazıcıoğlu olabileceği düşünülmüştü. Tuncay Kurbaş’ın iddiası ise Kemal (Bayram) Kartal isimli polisin sorumlu olduğu yönünde…

Halen Almanya'da yaşayan Fevzi Çelik, Kırbayır'ın öldürülmesiyle ilgili Meclis Alt Komisyonu'na ifade verebileceğini söylemişti. Çelik, ifade vermemesi için tehdit edildiğini açıklamıştı. Aynı yıllarda Kırbayır'la aynı koğuşta kalan Burhan Kaygısız da, tanıklık yapmak için başvuruda bulundu.

Ahmet Kaya da, tutuklu bulunduğu Ankara Sincan F Tipi Cezaevi'nden mektup yazarak, tanıklığının kamuoyuna aktarılmasını istedi.

'GÖZETİM EVİ'NDE İŞKENCELİ SORGULAR

12 Eylül 1980 darbesinden sonra "Devrimci Halkın Yolu" davasından Erzurum Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ce idam cezasıyla cezalandırılan Kaya, infazların durdurulmasından sonra, 1992'de cezaevinden çıktı. Halen, başka bir davadan tutuklu bulunuyor.

Ahmet Kaya, "Turan Sağlam'la uzun zaman Kars bölgesinde beraber çalıştık ve siyasi faaliyet yürüttük” diyor.

Turan Sağlam, darbeden birkaç gün önce sıkıyönetim bölgesi olan Kars'ta bir arkadaşıyla gözaltına alınır. Ağır işkenceden geçirilen Sağlam, darbeden sonra "gözetim evi"ne alınır.

Ahmet Kaya, "gözetim evi"ni şöyle anlatıyor: "Kars'ta topladıkları devrimcileri, aydınları önce gözetim evine alıyorlardı, daha sonra sorguya. Gözetim evi askeri kışla içinde bir binaydı, bütün sorumlular askerdi. Bu arada sorgulama için epey şehir dışında olan Eğitim Enstitüsünü hazırlıyorlardı. Bu da işkencelerin sesi duyulmasın, katlettikleri ve kaybettiklerini kimse bilmesin diye olsa gerek."

'ETLERİ LİME LİME EDİLDİ'

Darbeden hemen sonra kendisi de tutuklanan Ahmet Kaya, mücadele arkadaşı Turan Sağlam'ı bulamaz. Çünkü serbest bırakılmıştır. Ancak, Sağlam, 1981 yılında birkaç arkadaşıyla birlikte tekrar gözaltına alınır. Daha önce deşifre olmayan Sağlam, bu kez doğrudan hedeftir. Gözaltına birlikte alındığı arkadaşları serbest bırakılır ancak O, ağır işkencelerden geçirilir.

Ahmet Kaya, işkenceye tanık olanlarla yaptığı görüşmeleri anlatıyor: "Turan'ı çok yakından tanıyan, aynı mahallede oturan ve birlikte sorguda olan arkadaşın anlattığına göre öyle ağır işkence yapıyorlarmış ki, etleri lime lime olmuş ve adeta dökülüyormuş. Arkadaş, 'Bakmayı içimiz kaldıramıyordu' dedi. Bu arkadaşla Erzurum Askeri Cezaevinde defalarca konuştum; Turan'a yapılan normal bir işkence değildi, sanki üzerine tiner, asit benzeri kimyasal madde dökmüş gibi her tarafında etleri lime lime dökülüyordu. Arkadaş bunları çok yakından yaşayarak ve görerek anlatıyordu. Ama, bu olaya tanıklık eden arkadaşın anlattığı bir şey daha vardı, Turan ölene kadar tek bir kelime konuşmadı ve onların istediklerini vermedi."

'MEHMET HAYTAN VE EKİBİ SORUMLU'

Turan'ın işkencede katledildiğini öğrenince defalarca Erzurum sıkıyönetim askeri mahkemesine, sıkıyönetim adli muşavirliğine ve sıkıyönetim komutanlığına başvurmama rağmen, işkenceciler hakkında dava açılmadı, işkenceciler korundular. Çünkü yapının başında 9. Kolordu Komutanı ve kontrgerilla başı Korgeneral Sabri Yirmibeşoğlu vardı.

Turan arkadaşı işkencede katleden Kars Siyasi Şube Şefi Mehmet Haytan ve ekibiydi. Bu polis şefinin Turan'la ilgili hazırladığı bazı tutanaklar yargılandığımız davaya da girmişti. O tutanakların altında Mehmet Haytan'ın imzası vardı. Aynı dönemde Kemal Kartal (Bayram) da onun yardımcısıydı. Mehmet Haytan, benim de sorgulamamı yapan polis şefiydi." (Ahmet Kaya'nın mektubunda Mehmet Haytan olarak belirttiği polis şefinin adı, Mehmet Hayta'dır.)

'DEĞİL KAÇMAK, AYAKTA DURMAK MÜMKÜN DEĞİLDİ'

Ahmet Kaya'nın Cemil Kırbayır'la ilgili olarak yaptığı tanıklığı, daha önceki tanıkların anlatımlarıyla örtüşüyor: "12 Eylül darbesinde yakalanıp sorgum bittikten sonra gözetime gittiğimde birkaç gün sonra Göle grubu olarak tabir edilen arkadaşlar geldi. Hemen hemen hepimiz birbirimizi tanıyorduk. Cemil de onların içindeydi. Onları toplamış direkt Kars gözetim evine getirmişlerdi, sorguya almamışlardı. Gözetim altında grup grup sorgulamaya alıyorlardı. Hemen kalkıp gezecek durumda değildim, hem de sorgulamam bittiği için oradaki arkadaşlara sorgu hakkında bilgi veriyordum. Bir ara Cemil de yanıma geldi, uzun uzun sohbet ettik. Sorgulamaya genelde gece götürüyorlardı. İki üç gün geçtikten sonra bir akşam gelip bir grup arkadaşın ismini okudular, Cemil de onların içindeydi. Birkaç gün sonra o arkadaşlardan bazıları geri geldi, Cemil gelmedi. Gelen arkadaşlar 'Cemil'e çok ağır işkence yapıyorlar' dediler. Sık sık sorgulamaya gidip gelenler olduğu için bazı haberler geliyordu. En çok gelen haber, bir grup polisin, Cemil'in pencereden atlayıp kaçtığını söyledikleri idi.

Eğitim Enstitüsü işkencehane olmuştu. Eğitim Enstitüsünün bütün pencerelerini demir parmaklıklarla çevirmişlerdi, öylesi bir yerden kaçmak mümkün değildi. Çünkü daha ilk seanslarda, öyle ilkel bir falaka çekiyorlardı ki, değil kaçmak ayakta durmak mümkün değildi."

MEHMET HAYTA SORUMLUDUR

Kaya, Cemil Kırbayır'la ilgili araştırma yapılırken, mutlaka Mehmet Hayta ismi üzerinde durulmasını istiyor: "Turan Sağlam'ın da, Cemil Kırbayır'ın da ölümünün birinci derecede sorumluları Mehmet Haytan ve emrindeki ekiptir. Cemil Kırbayır'ın durumu araştırılıyor ama sorumlu olan Mehmet Haytan ve ekibi teşhir edilip üzerinde durulmuyor. Turan Sağlam ve Cemil Kırbayır için mutlaka ve mutlaka Mehmet Haytan'ın yakasına yapışılmalı ve kamuoyunun gündemine taşınmalı. Mehmet Haytan'ın sorgu polis şefi olduğu dönem sadece Turan Sağlam'ı işkencede katledip Cemil Kırbayır'ı kaybetmekle kalmadı, Mahmut isimli -soyadını tam olarak şu anda anımsamıyorum, Karadaş kod ismi ile tanınan, bir arkadaşı daha işkencede katletti. Mutlaka devrimci basın ve kamuoyu bu işkence ve kayıp olayı üzerinde titizlikle durmalıdır. (Kaya'nın bahsettiği kişi, 3 Ocak 1981'de gözaltına alınıp 10 gün sonra işkencede katledilen, Devrimci Yol üyesi Mahmut Kaya'dır.)

'GECE BEKÇİSİ KIRBAYIR'IN YERİNİ BİLİYOR'

1992'de serbest bırakılan Kaya, Sağlam ve Kırbayır'la ilgili araştırmalar yapar. Bir tanığa da ulaşır ama devamı gelmez. Bir gece bekçisi, "Can güvenliğim sağlanırsa Cemil'in nerede gömülü olduğunu biliyorum" diye ortalıklarda dolaşıyordu. Ancak bir sonuca ulaşılamadı.

İŞKENCECİLER VE DARBECİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Ahmet Kaya, Kars'ta yaşanan işkencelerle ilgili bir ayrıntıya dikkat çekiyor. Her siyasi yapı için ayrı ayrı tim bulunmadığını, bütün sorgulamalara Mehmet Hayta ve ekibinin katıldığını (Kemal Kartal da bu ekiptedir) belirtiyor. Kendisinin de bizzat Hayta tarafından işkenceli sorguya tabi tutulduğunu anlatan Kaya, Turan Sağlam, Cemil Kırbayır ve Mahmut isimli (Mahmut Kaya) devrimcilerin bu işkence ekibi tarafından katledildiğini belirtiyor.

Ahmet Kaya, "12 Eylül darbeci ve işkencecileri sorgulanıp, yargılanıp, hesap vereceklerce, öncelikle en ağır işkenceler altında direnerek yaşamlarını yitirenlerin temsilcileri davacı olmalılar” diyerek, hesap sorma çağrısı yapıyor.

Kendisi de, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, 12 Eylül darbecileri ve işkencecileri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Kaynak:ETHA/FUAT UYGUR