Düşünen, düşünce üreten, düşündüklerini insanlıkla paylaşan, ülkesinde, dünyada gördüğü kötülükleri eleştiren bir insanı daha insanlık ailesinden kopardılar.

Cemal Kaşıkçı, öldürme, yaralama, şiddet içeren eylemlerde bulunma gibi bir suç işlemiş değil. Suçu, Suudi Arabistan Krallığı ve İslam ülkelerinde gördüğü geriliği, yolsuzluğu eleştiren yazılar yazmak. Bu bir insanın en doğal hakkı. İnsana özgü bir eylem. Küresel dünyada yaşayan herkesin yapması gereken bir iş.

Bu yazıda Cemal Kaşıkçı olayına düşünce özgürlüğü bağlamında bakacağız.

Cemal Kaşıkçı’nın ortadan kaldırılması, Suudi Arabistan Krallığı’nda, İslam dünyasında, Ortadoğu’da düşünce özgürlüğüne yaşam hakkı tanınmadığının somut bir göstergesi.

58 İslam ülkesinin hiç birinde düşünce özgürlüğü yok. İnsan hak ve özgürlükleri ayaklar altında. Örnek olarak gösterilecek demokratik bir yönetim bulunmamakta. Türkiye de bu ülkeler arasında.

Eleştirilemeyen bir ülkenin, kişinin, kurumun gelişmesi söz konusu olamaz. İslam ülkelerinde eleştiri olmadığı için gelişme de olamamakta. Düşünce özgürlüğü olmayan ülkeler bu sonuçla buluşmak zorunda kalır.

Cemal Ahmed Kaşıkçı kim?

13 Ekim 1958 tarihinde Suudi Arabistan Krallığı’nın Medine kentinde doğan Cemal Kaşıkcı, 02 Ekim 2018 tarihinde, Suudi Arabistan Krallığı’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda kayıplara karıştı. Son kez Konsolosluğun kapısından içeri girerken görüntülenen Kaşıkçı’nın, boğularak öldürüldüğü öğrenildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu konuda şu açıklamayı yaptı: “Cemal Kaşıkçı evlilik işlemleri için girdiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda daha önceden yapılan planlama doğrultusunda konsolosluk binasına girer girmez boğularak öldürülmüştür. Kaşıkçı’nın cesedi öldürülmesinin ardından parçalanarak yok edilmiştir. Olayla ilgili yerli işbirlikçi bulunduğuna dair Suudi Arabistan makamlarının herhangi bir beyanının olmadığı bildirilmiştir.”

Cemal Kaşıkçı tam adıyla Cemal Ahmed Kaşıkçı, Suudi gazeteci, köşe yazarı, yazar, eski genel müdür ve el-Arab News Channel'ın önceki genel yayın yönetmeni. 18 Eylül 2017'de Suudi Arabistan'dan kaçtı ve düzenli olarak ülkesi Suudi Arabistan ve Muhammed bin Selman hakkında eleştirel yazılar yayınladı.

The Washington Post, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkenti Washington, DC'nin en büyük ve en eski gazetesidir. Yayın dili İngilizce olan gazete, broadsheet formatında yayımlanmaktadır. Gazete Stilson Hutchins tarafından 1877 yılında kurulmuştur. Sahibi The Washington Post Company'dir”.

ABD, Indiana State University’de öğrenim gören Kaşıkcı, The Washington Post Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapmaktaydı. Sıradan biri değildi.

Kaşıkçı olayı, sıradan bir yönetime karşı görüşlü gazeteci öldürme işi değil. Çok bilinmeyenleri olan bir olay.

Uluslararası güç odaklarının, bu olay üzerinden değişik isteklerde bulundukları görülmekte.

Kesilen ilk ses değil

Salman Rüşdü, İslam Dini’ne eleştiriler yönelttiği, Şirin Ebadi, insan haklarını savunduğu, Pakistanlı Malala Yusufzay, insan hakları savunucusu olduğu, Yemenli Tevekkül Karman, ülkesinde çocuk hakları savunucusu olduğu gerekçesiyle tıpkı Kaşıkçıgibi ülkelerinden kaçarak başka ülkelerde yaşamak zorunda kaldılar. Ölümle burun buruna yaşadılar.

“Şii din adamı Şeyh Nimr El-Nimr, Suudi Arabistan'daki Şii azınlığın önde gelen dini liderlerinden biriydi”. Bu din adamı idam edildi.

İslam dünyasında, ülke yöneticilerinden farklı düşünenin yaşatılmadığı görülmekte.

Güven verilerek tuzağa düşürme

Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, “Ona (Kaşıkçı’ya) sordum sana bir şey olursa kimi aramam lazım dedim. Bu olay konsolosluktan 3-4 gün önce oldu”. Yasin Hoca'yla (Yasin Aktay) konuş dedi”. Yasin Aktay, Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı, Ak Parti Siirt Milletvekili, Prof. Dr. Kaşıkçı’nın Türkiye’den bir güvence alarak buraya geldiği, bu güvenle konsolosluğa gittiği anlaşılıyor. Ortadan kaldırılışından bir hafta önce İstanbul’da konut aldığı, yaşamının en azından bir bölümünü burada geçirme düşüncesinde olduğu anlaşılmakta. Suudi Arabistan Krallığı’nda, İslam Dünyasından ölüm tehditleri almasına karşın İstanbul’a gelmesi, burada birlerine güvendiği, kendisine güvence verilerek tuzağa düşürüldüğü anlaşılmakta. Böyle bir güvence almadan buraya gelmeyecek ölçüde akıllı, birikimli bir insan. Siyasetçilere güvenilmeyeceğini henüz öğrenememiş biri olduğu da bir gerçek.

Olaya nereden bakarsanız bakın, Türkiye’nin sorumlulukta payının olduğunu gösteren bir resim ortaya çıkmakta.

“Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, Suudi Arabistan'a, İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı soruşturmasına uluslararası bağımsız uzmanların da dahil edilmesi ve Kaşıkçı'nın cesedinin nerede olduğunun açıklanması için çağrı yaptı.

Bachelet, konuya dair yaptığı yazılı açıklamada, Kaşıkçı cinayeti için "şok edici küstah suç" nitelemesini yaptı”.

Bu çağrıdan, BM’nin Cemal Kaşıkçı olayının aydınlatılmasında Suudi Arabistan Krallığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yürütülen soruşturmalara güvenmediği anlaşılmakta. Gelişmeler, bu konuda Türkiye’nin sıkıntılı süreçler yaşayacağını göstermekte.

--------------------------------------------------

(1) Gazeteduvar.com.tr İnternet Gazetesi, Savcılık: Cemal Kaşıkçı'nın cesedi parçalanarak yok edildi, 31.10.2018

(2) Vikipedi

(3) https://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/01/160103_nimr_kimdir

(4) https://www.cnnturk.com› Türkiye

(5) Artıgerçek.com.tr İnternet Gazetesi, BM: Kaşıkçı'nın cesedi nerede? 30.10.2018