Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ukrayna-Rusya gerilimine ilişkin "Rusya'yla Türkiye arasında birçok alanda işbirliği var, ikili ticaret hacmimiz, yatırımlar, enerji yatırımları ayrıca Suriye'de Libya'da hatta şimdi Karabağ'da ortak gözlem misyonumuz var. Bazen karşı taraflarda olmamıza rağmen işbirliğine dönüştürebiliyoruz. Burada Türkiye iki ülke arasında taraf değil. Türkiye'nin tutumu açık, dengeli ve yapıcı. Rusya'yla da etkilemez, Ukrayna'yla da etkilemez" dedi.

"Türkiye Montrö anlaşmasını harfiyen uyguluyor" diyen Çavuşoğlu sözlerine "tüm kıyıdaş ülkeler içinde, anlaşmaya taraf ülkeler ve kıyıdaş olmayanlar için de uyguluyor. Ne Rusya'nın ne başkasının endişesinin olmaması lazım. 2020'de ABD'de 14 başvurusu olmuş. 5'ini iptal etmiş, 9'u geçmiş. Kurallar belirlenmiş, Boğazlar'da geçiş kurallar çerçevesinde oluyor. Türkiye Montrö Anlaşmasını harfiyen uyguluyor. Bundan ne Rusya'nın ne başkasının bir endişesinin olmaması lazım" şeklinde devam etti.

'KANAL İSTANBUL'UN MONTRÖ İLE İLGİSİ YOK'

Çavuşoğlu "Kanal İstanbul tartışması tamamen farklı. Kanal İstanbul'un Montrö'yle bir ilgisi yok. Gemilerin geçiş hem Boğaz'dan hem Çanakkale Boğazı'ndan geçişleri düzenlenmiş ve Karadeniz'de kalış ve toplam tonajı belirlenmiş. Geminin nereden geçtiğinin önemi yok. Ne kadar kalabileceği ve tonaj belirlenmiş. Ticari gemiler ücretsiz geçiyor. Kanal İstanbul açıldığı zaman ticari gemilerin geçmesi ücretli olabilir. Bu Montrö'yü ihlal anlamına gelmez" dedi.

BLINKEN İLE GÖRÜŞME

"Sayın Blinken'la telefonda yaptığım ilk görüşme ve Brüksel'deki ilk fiziki görüşmede ikili ilişkilerimizi enine boyuna değerlendirdik, sorunları da dile getirdik" diyen Çavuşoğlu sözlerine şöyle devam etti: Gerek S400, gerek ABD'nin YPG ve PKK'ye verdiği desteği konuştuk. Olumlu konuları da konuştuk. Bir yol haritasında ilerlememiz gerektiği konusunda mutabıkız. İlk iki görüşmede bunları değerlendirdik ama son görüşmemizde ikili ilişkilerimizde diyaloğun devam etmesi konusunda birkaç cümleden sonra daha çok Afganistan, İstanbul Konferansı, Suriye ve bölgesel konularda ne düşündüğümüzü konuştuk. Bu son derece önemlidir. İkili ilişkilerde olumsuz konular da var, olumlu konular da var. Bunları bir kenara bırakarak bölgesel konularda birlikte çalışma arzusu geleceğe yönelik olumlu bir adımdır. Stratejik önemi gösterir. Diğer sorunların da çözümüne sebep olacak dersek çok iyimser bir yaklaşım içinde oluruz. Diğer meseleleri çözmemiz için yol haritası üzerinde samimi bir şekilde müzakere edip uygulamada da göstermemiz gerekiyor. Çözemezsek CAATSA, S400, FETO, ABD'nin PKK'ya verdiği destekler bu şekilde devam ederse tabii ilişkilerimizi olumsuz anlamda etkiler."

BIDEN'IN ERMENİ SOYKIRIMINI TANIMA VAADİ

NTV'de açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu "Geçmişte de başkan adayları seçim vaatlerinde buna benzer söylemlerde bulundu. Türkiye-ABD ilişkileri önemli. Biden yönetiminin de bunun farkında olduğunu düşünüyoruz. ABD gibi bir ülke sık sık insan hakları ve uluslararası hukuk konularında hatırlatmalarda bulunuyor. ABD uluslararası hukuku tanıyorsa böyle bir karar vermez. Bir kelime kullandı, kullanmadı, bir siyasetçi kullandı diye tarih değişmez. Soykırım tanımı BM tarafından 1948 yılında gayet net bir şekilde açıklanmıştır" dedi.

BIDEN ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ

Konu hakkında Çavuşoğlu "ABD tarafı "planlıyoruz" dedi. Biz de her gün ne zaman olacak diye sormuyoruz" dedi.

ABD'NİN AFGANİSTAN'DAN ÇEKİLMESİ

Çavuşoğlu "Bundan sonraki sürece bağlı olarak NATO ya da müttefikler ya da başka ülkeler olarak Afganistan'a nasıl bir destek verebileceğimizi NATO olarak görüşmeye başlıyoruz. Henüz bir karar alınmadı. Dün itibariyle görüşülmeye başlandı. Başka bir misyon altında mı olur, bazı ülkeler mi burada olur, başka bir yapı mı olur bunları detaylıca konuşmak lazım. Türkiye olarak biz Afganistan ihtiyaç duyduğu sürece orada olmamız gerektiğini söylüyoruz. Bir gerçek daha var ki Afganistan'daki mevcut şartlarda herhangi bir ülkenin tek başına bu yükü omuzlaması mümkün değil. Şartlar gereği. Bizim amacımız İstanbul Toplantısı dahil, Afganistan'da kalıcı bir barış ve Taliban'ın da dahil olduğu bir siyasi süreç ve kalıcı bir istikrarla Afganistan'ın dışarıdan bir güce ihtiyaç duymayacak hale gelmesidir. Türkiye, Afganistan'a en çok kalkınma yardımı, yatırım yapan ülkedir. Bunların devam etmesi gerek. Eğitim, kadının güçlendirilmesi önemli" dedi.

KIBRIS: OLMAYACAK BİR ŞEYİ MÜZAKERE ETMİNİN ANLAMI YOK

"Crans Montana'ya giderken Akıncı, muhataplarımıza federasyon için son kez mücadele ettiğimizi söyledi. Bir netice çıkmasını samimi olarak istedik. KKTC olarak yapıcı tutum sergiledik. Rum kesiminin geri adım atması sebebiyle, özellikle siyasi eşitlik konularda, Crans Montana'da geri adım attı.

Geçmişte federasyon için tüm mücadeleleri destekledik ama Rum tarafı reddetti. Olmayacak bir şeyi tekrar müzakere etmenin anlamı yok. Bu zaman kaybıdır. Bu zaman kaybı da bu süreçte tadını çıkarak olan Rum kesimidir. Kısıtlamalar ve ambargolar altında zorluk çekecek olan KKTC'dir. Kıbrıs'ta federasyon için 53 sene müzakere etmişiz, 30 sene daha etsek sonuç çıkmayacak . O nedenle imkansızı zorlamanın bir anlamı yok. Artık egemen eşitlik prensibinde müzakerelerin olması gerek. İki egemen devlet her türlü iş birliği yapabilir.

Federasyon için oldu ve 60'larda olduğu gibi Rum tarafı yine paylaşmak isterse yine aynı şeyler yaşanacak. Ama bu sefer barışçıl olmaz. Uluslararası toplum neden zorluyor? Amacı ne? Bunu sorduğunuz zaman cevap veremiyorlar. Biz, olmayacak maceralara girmemizin anlamı yok diyerek iki devletli çözümü müzakere etmemiz gerektiğini söylüyoruz."

İSRAİL'İN İŞGALE SON VERMESİ GEREKİYOR

Çvuşoğlu, "İsrail'le süreçte şu an bir ilerleme yok. Seçim sonrası hükûmet çabası var orada. İlişkilerimizin istikrarlı olabilmesi için İsrail'in illegal yerleşim ve işgale son vermesi gerekiyor. Orta Doğu barış sürecinin belirlenmiş parametreler çerçevesinde çözümü için bizimle işbirliği yapması lazım. Geçmişte Golan Tepeleri'nin çözümü konusunda iş birliğimiz vardı. Bu konularda iş birliği olmazsa, İsrail bu politikalarını gözden geçirmezse ilişkilerimizde istikrar zor olur. Özel şirketlerimiz, ticaretimizle ilgili muhalefet bizi suçluyor, özel şirketlerin bu anlamda engellenmesini doğru bulmuyoruz. Ticaret var ama siyasi ilişkilerimiz karşılıklı olarak büyük ölçüde yok" ifadelerini kullandı.