Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, sevk edildikleri İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, MİT tırlarıyla ilgili yayımladıkları haber ve görüntüler nedeniyle haklarında başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul Adliyesi'nde ifade verdiler. Dündar ve Gül, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan'a 'şüpheli' sıfatıyla yaklaşık 2 saat ifade verdi.

"Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme", "Siyasi ve askeri casusluk", "Gizli kalması gereken bilgileri açıklama", "Terör örgütünün propagandasını yapmak"la suçlanan gazeteciler, savcılık ifadelerinin ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildiler.

SAVCILIKTAN KAT YASAĞI

Dündar ve Gül'ü tutuklama istemiyle mahkemeye sevkeden savcılık, "Silahlı Terör Örgütü Üyeliği, Siyasal ve Askeri Casusluk, Gizli Kalması Gereken Bilgileri Açığa Çıkarmak" suçlarının işlediğini iddia ediyor. Dündar ve Gül'e destek için CHP ve HDP'li milletvekilleri ile meslektaşları adliye koridorlarında yalnız bırakmadı.

Ancak bir süre sonra Can Dündar'ın çıkarıldığı 7. Sulh Ceza Hakimliği'nin bulunduğu kata savcılık kararıyla 'giriş yasağı' getirildi. Duruşma salonunun kapısında çevik kuvvet ekipleri, adliye önünde ise TOMA konuşlandırıldı.

SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI?

Gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül haklarında yaklaşık 5,5 ay önce başlatılan soruşturma kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın daveti üzerine sabah saat 10.45'te İstanbul Adliyesi'ne geldiler. Dündar ve Gül'e, Hasan Cemal ile birlikte çok sayıda meslektaşı ve CHP Milletvekilleri Mahmut Tanal, Enis Berberoğlu, Barış Yarkadaş, Sezgin Tanrıkulu, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu'nun aralarında bulunduğu çok sayıda kişi destek verdi.

İfade vermeden önce adliye önünde basına açıklama yapan Can Dündar, "Biliyorsunuz MİT tırlarında silah taşındığına dair yaptığımız haberden dolayı bir soruşturma yürütülüyor. Bizzat Cumhurbaşkanı'nın şikayetçi olduğu bir soruşturma bu" dedi. "Gazeteciliği, halkın haber alma hakkını, kamuoyunun hükümet yalan söylüyorsa bunu bilme hakkını savunmaya geldiklerini" dile getiren Dündar, "Hükümetlerin hiçbir şekilde illegal yollara sapmaması gerektiğini göstermeye, kanıtlamaya, bunun savunmasını yapmaya geldik" dedi.

"BU SIR DEVLETE AİT BİR SIR MI?"

Cumhurbaşkanı'nın bu durumu kendi kişisel davası olarak ele aldığını, "Takipçisi olacağım" dediğini söyleyen Dündar, Cumhurbaşkanı'nın tek başına şikayetçi olmasının nedenini bilmediğini söyledi. Dündar, "Bu sır devlete ait bir sır mı? Kendi şahsi sırrı mı? Bunu da herhalde bu soruşturma gösterecek" dedi. Casuslukla suçlandıklarını ve Cumhurbaşkanı'nın "Vatana ihanet" dediğini belirten Dündar, "Bizler casus değiliz, hain değiliz, kahraman değiliz. Bizler gazeteciyiz. Burada yapılan şey de baştan sona gazetecilik faaliyetidir" diye konuştu. Cumhurbaşkanı'nın iddialarına ilişkin haklarında iki kez müebbet istendiğini belirten Dündar, olayın bu çapta büyümesini anlayabildiğini, çünkü ortada bir suçüstü olduğunu söyledi. Dündar, "Suçüstü yakalanmış bir hükümet var. Bunun yarattığı bir panik var. Bu anlaşılabilir birşey. Ama bütün bu soruşturma sürecinin bu paniği daha da büyüteceğini düşünüyorum. Bunu uluslararası boyuta taşıyacağını ve bize de burada gizli ibaresi altında yapılan silah ticaretini, insan ticaretini belgeleme ve bütün dünyaya kanıtlama şansı vereceğini düşünüyorum" dedi.

"ASIL SUÇLULARI SORUŞTURULMUYOR"

Cumhurbaşkanı'nın önceki gün "Silah taşınsa ne olur taşınmasa ne olur" ifadesinde bulunduğunu söyleyen Dündar, "Ben de aynı şekilde yayınlansa ne olur yayınlanmasa ne olur diyorum" dedi. TIRlar için önce gıda yardımı dediklerini, sonra içinde silah çıktığını, bunun da Türkmenlere gittiğini söylediklerini hatırlatan Dündar, "Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş 'Vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu' açıklamasını yaptı. Herhalde bizim soruşturmamızda gelip tanıklık yapacaktır. Bugünkü hükümet adına o sözünü tekrarlayacaktır diye düşünüyorum" diye konuştu. Dündar, "Türkmenler'in de bize gelmediğini söylemeleri üzerine bu kez asıl suçluları değil, bu suçu ortaya serenleri soruşturma konusu yaptılar" dedi.

"DEVLET BİR ŞEY YAPIYORSA MİLLETİN BİLMEYE HAKKI VAR"

Can Dündar, bir gazetecinin "Rus uçağının düşürülmesinin ardından MİT tırlarının, Türkmenler'e gittiği yönünde yapılan iddianın tekrar gündeme getirildiği gün ifadeye çağrılmasını nasıl değerlendirdiğini" sorması üzerine ise "Hikmet diyelim. Biliyorsunuz bazı tırlar tekrar bombalandı Rus uçakları tarafından. Devlet birşey yapıyorsa milletin bunu bilmeye hakkı var. Çünkü bu devlet bizim devletimiz. Ve biz de gazeteci olarak milet adına kamuyu denetlemekle görevliyiz. Bu kez karşılarında hemen sinmeye hazır gazeteciler yok. Bu kez kararlılıkla bu işi takip edecek, dik duracak, sonuna kadar arkasında duracak gazeteciler var" diye konuştu.

"HALK TEHLİKE ALTINDAYSA GAZETECİ BUNU YAZMAKLA GÖREVLİDİR"

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül de, "Gazeteci aynı zamanda, eğer ülke tehdit ve tehlike altındaysa bu tehlikeyi halka bildirmek zorundadır. Geriye doğru dönersek, Suruç katliamı ve Ankara katliamı var. Bu haberler biraz da bununla ilgili haberler. Dolaysıyla halk tehlike altındaysa gazeteci bunu yazmakla görevlidir" diye konuştu. Açıklamanın ardından Can Dündar ve Erdem Gül, ifadelerini vermek üzere adliyeye girdiler. Dündar ve Gül, saat 11.20 sıralarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan'ın odasına alındılar. Bu arada savcının odasının bulunduğu 5. kattaki koridor gazetecilere kapatıldı.