Taslakta, grev yasakları, sendikacılara siyaset yasağı, sendikalar üzerine siyasi iktidar egemenliği getiren maddeler yer alıyor…

 

Basın-İş, Petrol-İş, Belediye-İş, Tekgıda-İş, Deri- İş, Tez Koop-İş, Hava-İş, Tümtis, Kristal–İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu, Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı’na ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, tasarının özgür ve demokratik bir örgütlenme, toplu pazarlık kurma hedefinden uzak olduğu vurgulandı.

 

11 MİLYON İŞÇİNİN 885 BİNİ SENDNİKALI

Açıklamadaki verilere göre, 2012 yılı itibariyle SGK verilerinde işçi sayısı yaklaşık 11 milyon. Buna karşılık, sendikalarda örgütlü işçi sayısı 885 bin, toplu sözleşme kapsamındaki işçi sayısı 580 bin. Türkiye’de sendikalaşma oranı yüzde 5’lere kadar düşüş gösterirken, kamuda örgütlü işçi sayısı belediyeler de dahil olmak üzere yaklaşık 360 bin civarında. Özel sektörde ise örgütlenme oranı yüzde 2’ye kadar gerilemiş durumda.

 

SİYASİ İKTİDARA VESAYET İMKANI

Açıklamadaki ifadelere göre, kanun tasarısı, 2821 ve 2822 sayılı yasaları çağdaşlaştırma, özgür ve demokratik bir örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı kurma hedefinin oldukça uzağında. Tasarının tümüne hakim olan felsefe, özgürleşme umutlarını yok eden mahiyette. Tasarı, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmadığı gibi, toplu pazarlık hakkını kısıtlıyor, sendikaları en az mevcut yasalarda olduğu kadar baskı altına almayı, özgürlüklerini kısıtlamayı, tüm faaliyetlerini işveren ve siyasi otoritenin baskı, kontrol ve güdümünde tutmayı hedefliyor. Söz konusu yasa tasarısı yeni yasaklar yanında, sendikalar üzerinde siyasi iktidarlara yeni tahakküm ve vesayet imkânı da getiriyor.

 

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI

Özgürlükçü olma hedeflerinin çok gerisinde olan tasarı, ILO’nun “Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı İlkelerinin Uygulanmasına dair 98 sayılı Sözleşmesi”ne, “Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına dair 87 sayılı Sözleşmesi”ne, “135 Sayılı İşletmelerde İşçi Temsilcilerinin Korunması ve Onlara Sağlanacak Kolaylıklara İlişkin Sözleşme” ile “Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunması ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemlerine İlişkin 151 sayılı Sözleşmesi”ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Avrupa Sosyal Şartı’na aykırı.

 

HAK, YETKİ VE ÖZGÜRLÜKLERE EL KONULACAK

Platforma göre, bu tasarı bu haliyle yasalaştığı takdirde siyasi otorite işçilerin sendikalara serbestçe üye olma özgürlüğünü sıkı bir denetim altına alacak; sendikaların serbestçe kurulma ve birliklerini oluşturma, sendikaların faaliyetlerini özgürce belirleme, sendikaların toplu iş sözleşmesi faaliyetlerini serbest iradeleri ile yönetme, toplu iş sözleşmesi hakkının ayrılmaz parçası olan grev hakkını kullanma, işçilerin ve sendikalarının sınıfsal hak ve çıkarlarını kollama, hak, yetki ve özgürlüklerini ellerinden alacak.

 

“SENDİKA” YERİNE “KURULUŞ”

Tasarıda emeklilere, evde çalışanlara, çıraklara ve stajyerlere de sendikal örgütlenme hakları tanınmıyor. Sendika kavramından korkulduğu izlenimi veren Tasarı metninde, sendika kavramı yerine “kuruluş” kavramı kullanılıyor.

 

Yasa Tasarısı’nda sendikaların tek işkolunda faaliyet göstermesine yönelik kısıt devam ettiriliyor. Tasarı’da mevcut işkolları sayısı da 28’den 21’e düşürüldü. Çalışma yaşamında en can yakıcı sorun olan taşeronlaşma ve güvencesiz çalışmaya karşı herhangi bir tedbir alınmadı. Asıl iş ve yardımcı işler ayrımı yapıldı. Taşeron işçilerinin çırak, stajyer, çağrı üzerine çalışanların, evden çalışanların örgütlenme hakkı ortadan kaldırıldı.

 

Sendikalara yeminli mali müşavir denetimi getirildi. Bu denetim sendikal faaliyetlere dış müdahale olarak tanımlanmasının yanı sıra, özellikle mali ibra yetkisi olmamasına rağmen şubelere de yeminli mali müşavir denetimi getirmesi nedeniyle kendi içinde çelişki taşıyor.

 

Tasarı ile sendika yöneticileri ile sendika temsilcilerinin güvencelerine yönelik kısmi iyileştirmeler yapılmış olmakla birlikte, ILO’nun 135 Sayılı Sözleşmesi’ne aykırılıklar devam ediyor. Tasarı, mevcut kanunlardaki siyasi yasaklarla ilgili düzenlemeleri “olduğu gibi” koruyor.

 

GREV YASAĞI DEVAM EDİYOR

İşkolu barajı kaldırılmamakla birlikte, yeni baraj getiriliyor. Yasa Tasarısı’nda toplu pazarlık sürecine başlayabilmek için gerekli olan yetki prosedürü yine çok uzun tutuldu. 12 Eylül hukukunun yarattığı anti-demokratik Yüksek Hakem Kurulu devam ediyor. Uygulamada yetersiz hale gelmiş resmi arabulucu sistemi aynen devam ediyor. Grev hakkına ilişkin hiçbir değişiklik bulunmuyor yeni tasarıda. “Kanundışı grev” tanımının değiştirilmemesi, işyerindeki her türlü demokratik tepkinin kanundışı grev olarak tanımlanması ve bu çerçeve içerisinde getirilen yaptırımlar ve cezalar demokratik hak kullanımını zedeliyor. Tasarida, grev ertelemesi bir müdahale aracı olarak varlığını koruyor. Yasa Tasarısı’nda özellikle cezaların miktarının yüksek tutulması ise yasanın demokratikleştirilme gerekçesine uymuyor.

 

Radyo ve televizyon kurma yasağı devam ediyor. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ile Dernekler Kanunu’ndaki yasaklar geçerliliğini koruyor. Sendikaların yapacağı her türlü barışçıl eylem ve etkinlikler yasaklanıyor.

 

YENİDEN DÜZENLEME ÇAĞRISI

Tasarıyı geri çekme ve özgürleşme ihtiyacına cevap verecek tarzda yeniden düzenleme çağrısında bulunan Platform, taleplerini ise şu şekilde sıralıyor:

 

-Sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı uluslararası sözleşmelere uygun olarak herkese tanınan bir hak olmalıdır.

 

-Sendikaların farklı işkollarında da örgütlenebilmelerine olanak sağlanmalı, sendikalar arasında gönüllü birleşmelere olanak sağlayıcı düzenlemeler yapılmalıdır.

 

-ILO’nun mesleklerin ayrımını ve bağlantılarını gösteren ana standardına göre sektörel tanımlamalar yapılmalı.

 

-Yardımcı hizmetlerde çalışan taşeronların, çırak, stajyer, çağrı üzerine çalışanların, evden çalışanların asıl işteki sendikaya üye olmasının önü açılmalıdır. Taşeron sorunu kalıcı ve işçileri koruyucu bir biçimde çözüme kavuşturmalıdır.

 

-Sendikalara her türlü dış müdahale biçimleri ortadan kaldırılmalı, faaliyet alanlarına yönelik yasak ve kısıtlamalar sona erdirilmelidir.

 

-Yetkili sendikanın belirlenmesi artık bağımsız ve özerk bir kuruluş denetiminde olmalıdır.

 

-ILO’nun 87, 98 ve 135 Sayılı Sözleşmeleri’ne uygun ve işçileri koruyucu sendikal güvenceler getirilmeli, sendikal örgütlenme nedeniyle iş akitlerinin feshinde tazmin mekanizması yerine mutlak işe iade sistemi kurulmalıdır.

 

-Sendikalara ve sendika yöneticilerine yönelik, siyaset yasakları kaldırılmalıdır.

 

-İşkolu barajları kaldırılmalıdır.

 

-Koplu iş sözleşmesi için gerekli olan yetki süreci, siyasetçi-bürokrat denetiminden çıkarılmalı, TİS yetkisi için gerekli olan veri toplama, işleme ve belge verme yetkisi bağımsız ve özerk bir kuruma verilmelidir. talep etmektedir. REFERANDUM müessesesi yeniden yasal hale getirilmeli, yetki sorunu işçinin özgür iradesinin yansıyacağı sandıkla belirlenmelidir.

 

-“Yüksek Hakem Kurulu” ve “Resmi Arabulucu” sistemi kaldırılmalıdır.

 

-İşçi sendikaları yetkisini kaybetme tehdidi olmadan, toplu iş sözleşmesi sürecini başından sonuna, dilediği zamanlamayla, amacını en uygun tarzda gerçekleştirebilecek şekilde serbestçe yürütme hakkına sahip olmalı ve tasarı bu çerçevede düzenlenmelidir.

 

-Hak grevi, dayanışma grevi, siyasi grev ve genel grev gibi grev hakları ile iş yavaşlatma, işyeri işgali, uyarı grevi, verimi düşürme gibi eylem ve grev türlerinin de hak olarak tanınması gerekmektedir.

 

-“Genel sağlığı ve ulusal güvenliği bozucu nitelikte” gibi muğlak, son derece geniş çerçevede yorumlanabilecek ve objektif kriterler yerine, idari makamların keyfine ve inisiyatifine kalmış gerekçelerle grevlerin yasaklanmasına; başlamış ya da başlamamış bir grevin ertelenebilmesine imkan tanıyan düzenlemeler kaldırılmalı ve ILO normlarına uygun düzenlemeler yapılmalıdır.

 

-Cezalar hafifletilmeli, cezalarda sendikaların kurumsal sorumlulukları kaldırılmalı, radyo ve televizyon kurulmasına olanak sağlanmalı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu” özgürlükçü bir biçimde yeniden düzenlenmelidir. (anf)