Türk-İş Genel Başkan adayı Öztaşkın, Türk-İş'in toplumsal ağırlığını kaybettiğine dikkat çekti. İşçi sınıfı içerisinde büyük bir örgütlenme kampanyası başlatacaklarını söyledi, “Özellikle demokrasi, barış, yeni anayasa, kadına yönelik şiddet gibi Türkiye'nin birçok temel meselelerinde söyleyecek sözümüz olacak. Bunları hayata geçirmek için mücadele edeceğiz” dedi.

 

İSTANBUL (Nadiye Gürbüz)- Türk-İş 21. Olağan Genel Kurulu'nda Sendikal Güç Birliği Platformu'nun adayı olduğunu açıklayan Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ETHA'ya konuştu. Öztaşkın, Türk-İş'in edilgen ve işçi sınıfı mücadelesinden uzak tavrını eleştirdi. “Sadece sendika üyelerinin değil, sendika üyesi olmayan kuralsız ve güvencesiz çalışan milyonlarca işçinin ve emekçinin haklarını savunan, onları kurallı, güvenceli çalışma koşullarına kavuşturan ucuz işçilik döngüsünden kurtaran, hak ettikleri ücret ve sosyal hakları alan bir politika izleyeceğiz” dedi.

 

Türk-İş 21. Olağan Genel Kurulu'na az bir zaman kaldı. Büyük bir sessizlik içerisinde geçen yılların ardından Türk-İş'te örgütlü 10 sendika bir araya gelerek, yönetime aday olduklarını açıkladı.

 

Türk-İş'in işçi ve emekçilerin haklarını savunmaması, hükümetin güdümünde bir sendikacılık yapıyor olmasına yönelik tepkiler uzun yıllar sonra ilk kez birleşik bir şekilde ortaya çıktı. Petrol-İş, Hava-İş, Basın-İş, Belediye-İş, Deri-İş, Kristal-İş, Tekgıda-İş, Tezkoop-İş, TÜMTİS ve TGS'nin oluşturduğu Sendikal Güç Birliği Platformu genel kurulda yönetim kuruluna aday olduklarını duyurdu. Güç Birliği Genel Başkan adaylarının Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın olduğunu açıkladı.

 

'GÜÇ BİRLİĞİ'NİN ADAYIYIM'

8-11 Aralık günlerinde Ankara'da Türk Metal Sendikası'na ait Büyük Anadolu Otel'de yapılacak genel kurul öncesi Sendikal Güç Birliği Platformu Genel Başkan adayı Petrol-İş Sendikası Başkanı Mustafa Öztaşkın ETHA'ya konuştu. Öztaşkın, “Öncelikle Sendikal Güç Birliğini oluşturan sendikaların genel başkan adayıyım. Ama tabi ki Türk-İş'e bağlı 35 sendikanın ve bütün Türk-İş üyelerinin haklarını savunan bir anlayışla hareket edeceğiz. Bunun yanında sadece sendika üyelerinin değil, sendika üyesi olmayan kuralsız ve güvencesiz çalışan milyonlarca işçinin ve emekçinin haklarını savunan, onları kurallı, güvenceli çalışma koşullarına kavuşturan ucuz işçilik döngüsünden kurtaran, hak ettikleri ücret ve sosyal hakları alan bir politika izleyeceğiz” dedi.

 

'TÜRK-İŞ TOPLUMSAL AĞIRLIĞINI YİTİRDİ'

Aday olmalarının nedenlerinden birini Türk-İş'in toplumsal ağırlığını kaybetmesi ve itibarsızlaşması olarak açıklayan Öztaşkın, konfederasyonlarının bir dernek olan ve nicelik olarak da çok küçük olan TÜSİAD kadar toplumsal etkisi olmamasına tepki gösterdi. Öztaşkın şunları söyledi: “Türk-İş'in kamuoyundaki ağırlığını yeniden sağlayacağız. Özellikle demokrasi, barış, yeni anayasa, kadına yönelik şiddet gibi Türkiye'nin birçok temel meselelerinde söyleyecek sözümüz olacak, önerilerimiz olacak, önerilerimizin arkasında duracağız. Bunları hayata geçirmek için mücadele edeceğiz ve ciddi bir kamuoyu oluşturacağız.

 

'EMEĞİN İKTİDARA TAŞINMASI İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ'

Politika üreteceğiz. Özel Yetkili Mahkemeler, tutukluluk sürelerinin uzun olması, özellikle muhalif kesimlerin sindirilmesine yönelik baskılara karşı duyarlı olacağız. Biz aynı zamanda, siyaseti emeğin çıkarları doğrultusunda şekillendiren, yönlendiren bir anlayışla hareket edeceğiz. Bu mücadelenin siyasi ayağını bir kenara koymuyoruz. Mutlak surette bir siyasi ayağının da olması gerektiğini söylüyoruz. Ve emeğin iktidara taşınması, Türkiye'de ekonomik, toplumsal ve sosyal alanların emeğin çıkarları doğrultusunda şekillenmesi için tavırlarımız olacak. Müdahalemiz, siyasete yön verme ve şekillendirme gibi girişimlerimiz olacak.”

 

Öztaşkın, işçilerin ve sendikaların mücadelesi olmadan haklarının kazanılamayacağını hatırlattı ve şunları söyledi: “Elbette sendikacılıkta diyalog ve uzlaşma önemlidir. Ancak biz uzlaşma sağlayalım derken işverenlerden ve hükümetlerden rica eden değil mücadele eden bir anlayışla ortaya çıkacağız.”

 

'SENDİKALARI HATA VE YANLIŞLARIMIZDAN KURTARACAĞIZ'

İlk olarak sendikacıları yani kendilerini eleştirerek başlayacaklarını kaydeden Öztaşkın, “Elbette eleştiri oklarını önce kendimize yönelteceğiz, çuvaldızı önce kendimize batıracağız, hatalarımız ve yanlışlarımızdan sendikaları kurtaracağız. Ve bu anlamda sendikal harekette bir arınma yaşanacak. Hatta sendikacılığın etik kurallarını belirleyerek bunlara uymayan sendikalarla gerekirse yollarımızı ayıracağız. Biz böyle bir anlayışa sahibiz ve Türk-İş'teki değişime önce kendimizi değiştirerek başlayacağız. Önce sendikaları değiştireceğiz. İşçi profillerini, işçinin anlayışını, siyasete bakış açısını, toplumsal mücadelelere bakış açısını değiştireceğiz. Dolayısıyla Türk-İş'teki değişim Türkiye'nin olumlu yönde değişmesine de yansıyacaktır. Sloganımız ‘biz değişirsek Türkiye de değişecek’ olacak” dedi.

 

Öztaşkın, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda senaryosu önceden yazılmış bir tiyatro oynandığını ifade ederek, yoksulluğun göstergesi ve Türkiye'de ortalama bir ücret haline gelen asgari ücretin dört kişilik bir ailenin insanca yaşayabileceği bir seviyeye getirilmesini için mücadele edeceklerini söyledi.

 

Asgari ücret görüşmelerini toplumsal bir sorun haline getirerek mücadele edeceklerini kaydeden Öztaşkın, Türk-İş yönetimine komisyondan çekilmeleri yönünde bir çağrıları olmadığını belirtti.

 

GÜVENCESİZLİĞE KARŞI ÖRGÜTLENME KAMPANYASI

Güvencesiz çalışmanın Türkiye'de ciddi bir sorun olduğuna dikkat çeken Türk-İş Genel Başkan adayı Mustafa Öztaşkın, güvencesizlerin örgütlenmesinin de önemli bir sorun olduğunu kaydetti.

 

Güvencesizlerin örgütlenmesini de sağlayacak büyük bir örgütlenme kampanyası yürüteceklerini anlatan Öztaşkın, kampanyaya ilişkin şu bilgileri verdi: “Örgütlenmenin, sendikalaşmanın iyi bir şey olduğunu anlatacağız. Toplumdaki örgütlenme üzerine olan negatif algıyı pozitife çevireceğiz. İşçilerin örgütlenmesiyle sadece işçilerin kazanımlar elde etmeyeceğini, onların örgütlenmesiyle birlikte belki tümüyle bir yörenin, bir şehrinde o örgütlenmeden payını alacağı vurgusunu yapacağız. Bu kampanyaları yaparken görsel, yazılı iletişimin bütün araçlarından, yararlanacağız. Bütün Türkiye'ye, bütün insanlara, kendi alanlarında kimin ne sorunu varsa, neden şikayet ediyorsa bunu değiştirmek için örgütlenmesi gerektiği çağrıları yapacağız. Organize sanayi sitelerinde işçi büroları adı altında Türk-İş'in büroları açılacak. Ve farklı farklı iş kollarındaki bu örgütlenmelerde Türk-İş, koordine eden, yönlendiren bir rol üstlenecek. Bazı holdinglerde örgütlenme stratejileri yine Türk-İş tarafından belirlenip bu holdingin farklı farklı işkollarındaki işyerlerinde farklı farklı sendikaların örgütlenmesine önderlik edilecek.”

 

Sendikal Güç Birliği'nin kısa vadeli bir oluşum olmadığını hatırlatan Öztaşkın, “Seçilemediğimiz takdirde Güç Birliği ortak hareketini sürdürecektir. Türk-İş Yönetim Kurulu ya da Başkanlar Kurulu'na önerdiği bir takım konularda karar çıkmadığı takdirde dönüp 10 sendika kendisi gücünün yettiği ölçülerde önerdiği şeyleri pratikte hayata geçirecektir. Dolayısıyla Güç Birliği, Türk-İş Genel Kurulu'ndaki sonuç ne olursa olsun yoluna devam edecektir” şeklinde konuştu.