Manisa’nın Soma ilçesinde 301 madencinin yaşamını yitirdiği faciayla ilgili 8’i tutuklu 46 sanıklı davanın görülmesine, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinde, iki günlük aradan sonra kaldığı yerden devam edildi.

Duruşmada ifade veren Makine Mühendisi Tolga Bayar, üretim baskısına yönelik itirafta da bulunarak, üretim istenilen seviyede olduğu zaman prim aldıklarını, kotanın altında kalması durumunda ise ücretlerinde kesintiye gidildiğini söyledi.

Duruşmanın ikinci bölümünde ise salondaki işçi yakınları dinlenmeye başlandı. Madenci ailelerinin anlattıkları karşısında, salonda bulunan birçok kişi gözyaşlarına hakim olamadı.

Oğlunu faciada kaybeden Durmuş Sidal, “Oğlum eve sürekli ıslak giysilerle geliyordu. ‘Baba bu ter, içim yanıyor ocakta. Felaket yaşanacak orada‘ diyordu. Fare yuvası gibi yeraltına ocak açarsan, o kadar insanı koyarsan oraya, hava yetmez” dedi.

Torununun baba görmediğini, hem dede hem de baba olduğunu da aktaran Sidal, sanıkların, hırsları uğruna insanları katlettiklerini ama şimdi üzerini kapatmaya çalıştıklarını, davacı olduğunu vurguladı.

‘KOCAM FACİADAN DÖRT GÜN ÖNCE ZEHİRLENDİ’

Madencilerden Dursun Demircan’ın eşi Figen Demircan ise kocasının 13 yıllık madenci olduğunu, emekli olmayı beklediğini anlatırken "Kocam madende nasıl felaketin geleceğini anlatıyordu. Ocaktan geldiği zaman vücudu yanardı.

"Olaydan dört gün önce zehirlendi. Sürekli başı ağrırdı. ‘Üretim için baskı yok, gaz yok‘ diyorlar. Peki benim kocam dört gün önce gazdan niye zehirlendi? Götürdüğü yemeği yiyemeden getirirdi. Gaz yok, sıcaklık yok. Bu insanlar neden öldü? Kocam, her gün simsiyah gelirdi.

"Fırçayla yıkardım elbiselerini, gaz kokardı. Ben iki çocuğumla kaldım. Artık hem anne hem de babalık yapıyorum. Şikayetçiyim” dedi.

‘ANNE O OCAK MEZARIMIZ OLACAK’

Faciada ölenlerden Uğur Çolak’ın annesi Gülsüm Çolak ise konuşmasına, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı’ya hitaben, “Size ve arkanızdaki (adalet devletin temelidir) yazıya büyük saygımız var.

"Vereceğiniz karar, gelecekte madenci çocuklarının, ölmemesini sağlayacak. Sizin vereceğiniz kararla torunlarımın yaşamasını istiyorum” diye başladı.

Oğlunun “Anne o ocak bize mezar olacak” dediğini söyleyen Gülsüm Çolak, “Ocakta, çalışma şartlarına itiraz edenleri, başkaldıranları, ‘uyanık’ diye en kötü durumdaki S panosuna gönderirlermiş. Oğlum daha 26 yaşındaydı. Ne hayatının baharını ne de babalığı yaşadı. Çocuğumun çocukları için, şikayetçiyim” dedi.

‘ÇOCUKLARIMIN BABASINI VERİN’

Madenci Ali Kavas’ın eşi Gülten Kavas ise olaydan sonra şirketin muhasebecisinin evlerine geldiğini ve şikayetçi olmamaları durumunda her şeyi yapmaya hazır olduklarını söylediğini belirterek “Ben de ‘Çocuklarımın babasını verin şikayetçi olmayayım‘ dedim. Savaşta 301 kişi ölmüyor. Bu kadar kişi öldü. Şimdi 301 kişinin sırtından 4 bin TL maaş alıyorlar” dedi.