TTK Kozlu Müessesesi'nde çalışan taşeron işçiler, 2010 yılında Karadon'daki grizu faciasından sonra "bizim de başımıza gelmesin" diyerek sendikalaşma çalışmaları başlattı. Star Madencilik işçileri, Genel Maden İşçileri Sendikası'nda örgütlendi, ancak patron yetki başvurusuna "maden değil inşaat işkolunda çalışan bir firma" diyerek itiraz etti. Konu şimdi yargıda. Süreç daha tamamlanmadan bu kez Star işçilerinin çalıştığı ocakta bir facia yaşandı ve 8 işçi yaşamını yitirdi. Taşeron işçiler, "Bu saatten sonra işe başlasak da örgütlenmeden ocağa girmeyeceğiz, çalışmayacağız. 8 arkadaşımızı verdik, daha fazla şehit vermek istemiyoruz" diyor.

Etkin Haber Ajansı'na (ETHA) konuşan işçilerden Ayhan Gökgöz, 8 arkadaşlarını yitirmesinin kendilerini perişan ettiğini söyledi. 5 yıldır Star Madencilik'te çalışan Gökgöz, bütün işçilerin psikolojisinin bozulduğunu dile getirdi. Gökgöz, kaza anını şöyle anlattı:

"TEK İSTEĞİMİZ ARKADAŞLARIMIZIN CENAZESİNİ ALMAK"

"İçerideydik, patlama sesi duyduk, sonra gazın geldiğini öğrendik. Ocağı boşalttık, biz herkesin çıktığını düşünüyorduk. Dışarı çıkınca arkadaşların içeride olduğunu öğrendik. Ocağa hücum ettik ama içeri giremedik tabi. 6-7 arkadaşımız yaralı çıktı. Onların da yaralı çıkacağını düşünüyorduk. Sonradan vefat ettiklerini öğrendik. Gazdan dolayı kurtarma ekipleri de içeri giremedi."

Gökgöz, şimdi tek isteklerinin arkadaşlarının cenazesini almak olduğunu belirtti.

"İŞÇİLER PRİM USULÜ İLE DAHA FAZLA ÇALIŞMAYA ZORLANIYOR"

Kazanın nedeninin ocağa inmeden belirlenemeyeceğini kaydeden Gökgöz, ekledi: "Ama tabi biz taşeron firmada çalışıyoruz. Tabi ki çalışma koşullarımız çok iyi değil."

Gökgöz, ağır iş kolu olmasına rağmen "ilerleme" adı verilen prim usulü çalışmaya zorlandıklarını belirtti. Bunun sakıncalı bir sistem olduğunu anlatan Gökgöz, çünkü asgari ücret aldıklarını ve daha fazla kazanabilmek için metre hesabı çalıştıklarını söyledi. Gökgöz, bu şekilde bir kişinin 2 kişinin yapacağı işi yaptığını ve bu nedenle hatalar olabildiğini bildirdi: "Bazı hatalar olabiliyor, kimse olmuyor diyemez. Ama çok da büyük ihlal edici bir olay olduğunda biz zaten bir birimizi uyarıyoruz. Az maaş verildiği için buna mecbur kalıyoruz."

'BİZİM DE BAŞIMIZA GELMESİN DİYE SENDİKALAŞTIK AMA...'

Sendikalaşma çalışmaları hakkında da bilgi veren Gökgöz, 2010 yılında Karadon'daki grizu faciasından sonra ocağa inmeyerek arkadaşlarını kurtarmaya gittiklerini söyledi. Gökgöz, şöyle devam etti: "Dedik ki bizim başımıza da gelmesin. Bizim başımıza gelmemesi için yetkililere bağırdık, seslendik; dedik 'sahip çıkın, yardımcı olun bize.' Acısı bir hafta sürdü, bir hafta sonra yine her şey eskiye döndü ve hiç kimse bizimle ilgilenmedi."

Gökgöz, Karadon'daki faciadan sonra GMİS'e üye olduklarını, sendikanın da yetki başvurusunda bulunduğunu ancak patronun "inşaat firmasıyım" diyerek itiraz ettiğini hatırlattı: "Yerin 630 metre altında çalışan bir şirket, tuttu 'Ben maden firması değilim inşaat firmasıyım' dedi. Bu işçiler bu sendikada örgütlenemez dedi. İşkolu ayrı diyor. Ne alakası var. Alın size iş kolu. Şimdi kim verecek 8 arkadaşın hesabını. Oradaki arkadaşlarıma kimse suçu yüklemeye kalkmasın. Kalkamaz da zaten. Biz 150-160 kişi onların arkasındayız. Zerre kadar onlara yanlış yapılmasına izin vermeyeceğiz. Bilirkişi raporlarını bekliyoruz, konuşulacak şeyleri o zaman konuşacağız. Kimin ne suçu varsa cezasını çekecek, çekmek zorunda. Biz bu işin peşini kesinlikle bırakmayacağız. 8 arkadaşımız gitti. Daha fazla şehit vermek istemiyoruz."

Türkiye'de iş kazalarının yüzde 99'unun taşeronlarda olduğuna dikkat çeken Ayhan Gökgöz, "Biz örgütlü, devlet işinde çalışan işçinin 3-4 kat daha fazlasını yapıyoruz. Taşeron işine gelmediği zaman çıkış verebiliyor, ama devlet işinde örgütlendiğin zaman öyle bir şey yok" dedi.

'YETKİLİLER YARDIMCI OLACAĞIZ DEDİ, İŞTE 8 ARKADAŞIMIZ GİTTİ'

Asıl sorumluluğun devlette olduğuna işaret eden Ayhan Gökgöz, şunları söyledi:

"Biz geçmiş dönemlerde de eylemler yaptık, bize sahip çıkın dedik. Paramızı alamıyoruz, bize yardımcı olun dedik. Vali ile görüştük, 1 Mayıs'ta Faruk Çelik (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı) ile görüştük, yardımcı olacaklarını söylediler. Ama işte 8 arkadaşımız gitti. Sadece bu değil, 2-3 günde bir kaza oluyor. Arkadaşlarımız ya kolunu bacağını kırıyor, ya kafasına taş düşüyor ya belini incitiyor. Bunlar çalışma şartları iyi olmadığı için yaşanıyor. Devletin sorumluluğu var. 630 metre yerin altında çalışıyoruz. Bu devlet niye sigorta primlerini eksik yatırıyorsun diye sormuyor! Yer altında çalışan firma inşaat firması olur mu diye niye sormuyor! Biz 3 ay maaşımızı alamadık, birlikte sokaklarda aç gezdik, neredeydi bu devlet? Kimse bana çıkıp da televizyonda demagoji yapmasın."

Ayhan Gökgöz, yargıya da tepki gösterdi, bugüne kadar hiçbir iş cinayetinde patronların tutuklanmadığına dikkat çekti. Gökgöz, 3 kişinin gözaltına alınıp bırakılması konusunda ise şunları söyledi:

"Bu adam patron ne derse onu yapıyor. Arkadaşlarımızı defnettikten sonra, kimin suçlu kimin suçsuz olduğu ortaya çıksın, o zaman durum değerlendirmesi yapacağız. Bu saatten sonra işe başlasak da örgütlenmeden ocağı girmeyeceğiz, çalışmayacağız. 8 arkadaşımızı verdik, daha fazla şehit vermek istemiyoruz. O arkadaşların yokluğu bizi mahvetti. Daha fazla maden şehidi vermeden yetkililer yardımcı olsun." (etha)