Greif işçilerinin direnişi 62. gününde fabrika önünde devam ediyor.

İşçiler, 60. günde gerçekleşen polis saldırısının ardından, direnişi fabrikanın yanına taşıdı. Ancak, polis, işçilerin çadır kurmasına izin vermedi.

İşçiler, ETHA'dan Serdal Işık'a konuştu.

İlk günden bu yana direnişte yer alan Greif işçisi Ahmet Mekin, toplu iş sözleşmesi beklerken polisin saldırısı ile karşılaştıklarını söyledi. Saldırı sonrası bazı arkadaşlarının çatıya çıkarak direnişi devam ettirdiklerini söyleyen Mekin, çatıya çıkan arkadaşlarının avukatların ikna etmesi onucu indiğini söyledi. Gözaltından serbest bırakıldıktan sonra fabrika önünde çadır kurmak istediklerini ancak polisin buna izin vermediğini kaydeden Metin, tekrar çadır kuracaklarını söyledi. Metin, hakları verilinceye kadar direneceklerini belirtti.

Greif işçisi Harun Can ise direnişin sonuna kadar burada olacaklarını belirtti. Fabrikayı yağmacılara bırakmayacaklarını söyleyen Can, yağan yağmura ve çamura rağmen hakkını alana kadar mücadelesini sürdüreceğini belirtti.

Direnişçi Emel Özgün, 62. günde olmalarına rağmen hala çok kararlı olduklarını belirtti. Polisin fabrikaya yönelik saldırısında gözaltına alınan Özgün, işverenin fabrikayı kapattığını rağmen içeride çalışmaların belirtti.

Emine Bilgili ise, destek istedi, "Bizi fabrikadan atsalar bile biz fabrikadan vazgeçmeyeceğiz" dedi.

DİSK/Tekstil Greif Baştemsilcisi Orhan Purhan, sabaha karşı bine yakın polis ve iş makineleri ile fabrikanın basıldığını anlattı. Yüzden fazla işçinin fabrikada olduğunu belirten Purhan, polisin gaz bombaları ile saldırdığını ve arkadaşlarını darp ederek gözaltına aldığını ifade etti. DİSK/Tekstil Sendikası'nın işçilere gidip direnişin temsilcileri hakkında ifade vermeye zorladığını söyleyen Purhan, bunun karşılığında işçilere tazminatlarının ödenmesi sözü verildiğini belirtti.

Greif fabrikasındaki direnişin polis zoruyla bitirilmeye çalışıldığını söyleyen Purhan, şöyle konuştu: "Öyle ki 20 saat çatıda kalan arkadaşlarımıza sadece 'Bir bardak su, bir parça ekmek verelim' dedik, bunu bile kabul etmediler. 20 saat yağmurda ve soğukta kalan arkadaşlarımızın artık dayanacak gücü kalmamıştı. Çatıda çok tehlikeli bir yerdeydiler. Her an kayıp düşme tehlikesi vardı. Bunu ifade ettik oradaki polislere ve işverene. Bize, 'Biz de bunu bekliyoruz. 2-3 gün daha bunu bekleyeceğiz. Ya onlar teslim olurlar, ya da oradan düşer, ölürler' dediler. Bu devletin direnen işçi sınıfına karşı tutumudur.