DİSK/Genel-İş Sendikası taşeron işçilere kadro konusunun, yüzbinlerce işçinin kadro haklarının gasp edilmesi ve binlerce işçinin de işinden edilmesiyle sonuçlandığını belirtti.

DİSK/Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, işçi kıyımına dönüşen güvenlik soruşturması ve eski hükümlülerle ilgili yapılan yönetmelik değişikliği üzerine kamuya geçişleri yapılmayan taşeron şirket işçileriyle ilgili yaptığı durum değerlendirmesini basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdu.

DİSK/Genel-İş Genel Yönetim Kurulu’nun kamuya geçişleri yapılmayan taşeron şirket işçileriyle ilgili yaptığı durum değerlendirmesi şöyle:

Yıllardır mücadelesini verdiğimiz kadro bekleyen 900 binden fazla taşeron işçiyi ve aileleriyle birlikte 4 milyon kişiyi ilgilendiren taşeron işçilere kadro konusu, başta belediyelerde çalışan taşeron işçiler olmak üzere yüzbinlerce işçinin kadro haklarının gasp edilmesi ve binlerce işçinin de, işinden edilmesiyle sonuçlanmaktadır. Sendikalarla ve Meclis’te görüşülmeden KHK ile yapılan düzenleme için taşeron sorununu çözmeyecek tersine yıllarca devam edecek adaletsizlikler ve yeni sorunlar yaratacaktır demiştik.

2 Nisan 2018 yani dün itibariyle taşeron şirketlerde çalışan işçilerin merkezi idarelerde kadroya yerel idarelerde ise belediye şirketlerine geçiş süreci tamamlandı. Ancak ne yazık ki sürecin başladığı ilk günden bugüne belirsizlik, karmaşa ve bunların doğurduğu endişe devam ediyor.

Gelinen aşamada alt işveren işçilerinin kadroya ve belediye şirketlerine geçişleri ile ilgili olarak yaşanan son durumu dikkatinize sunmak istiyoruz.

1-Geçişlerin tamamlanması ile ilgili son gün 2 Nisan 2018’di. Bu durum KHK ile çok açık düzenlenmiş ve bütün merkezi ve yerel idareler için bağlayıcıdır. Keyfiyete dayalı bir yoruma açık değildir. Ancak kimi merkezi idarelerin taşra birimleri ile yerel idareler, geçiş işlemleri ile ilgili güvenlik soruşturmalarının tamamlanmamasını gerekçe göstererek bu tarihin uzatıldığını ilan etmişlerdir. Bu keyfiyet değil de nedir?

2-Birçok belediye başvurularını yaptıkları belediye şirketleri için halen onay beklemekte, bir kısmı SGK ve vergi dairelerinden işyeri tescilleri yaptırabilmek için sıra beklemektedir. 696 sayılı KHK’ya göre hazırlanmış olan tebliğde sadece “arşiv araştırması” yapılması düzenlenmişken neredeyse tüm kamu kurumlarında “güvenlik soruşturması” yapılmakta, işçilerin kendilerinin dışında tüm yakınları için de tahkikat yapılmaktadır. Binlerce işçi, ikinci derece, hatta üçüncü derece yakınları ile ilişkilendirilerek güvenlik soruşturması gerekçe gösterilerek işsiz bırakılmıştır. Belediye şirketlerine geçiş sürecinde sabıka kaydında veya arşiv araştırmasında sorun yaşamadığı halde ve bugüne kadar her hangi suçu bulunmamasına rağmen aile bireyleri veya akrabalarından hatta uzak akrabalarından herhangi bir kişi gerekçe gösterilerek işsiz bırakılmaktadır. Bu yaşananları hangi evrensel hukuka göre ya da Anayasa’nın hangi maddesine göre açıklayacaksınız ? Açıklayamazsınız çünkü hiç bir hukuk sisteminde böyle bir anlayış yoktur. Örneğin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve DİSKİ, Bağlar, Yenişehir, Hakkari, Ergani, Sur, Mardin, Tunceli, Yüksekova, Ağrı, Siirt, Mersin ve Akdeniz Belediyelerinde bini aşkın üyemiz güvenlik soruşturması nedeniyle şu anda işsizdir.

3- Güvenlik soruşturmaları tamamlanmamış işçilerden KHK’de düzenlenmemiş yeni feragatnameler talep edilmekte, işçilerden güvenlik soruşturması sonucuna bağlı olarak herhangi bir olumsuz durumda peşinen tazminatsız olarak işten çıkarılacağını kabul etmesi istenmektedir. Bu işçilerin emeğinin, geleceğinin ve güvencesinin gasp edilmesidir.

4-Usulen gerçekleşeceği ve bir eleme aracı haline gelmeyeceği söylenen sınavlar aracılığıyla yine binlerce işçi işinden edilmiştir. Kısaca güvenlik soruşturmaları ve sınavlar aracılığı ile adeta bir işçi kıyımı yaşanmaktadır.

5-Eski hükümlü binlerce işçi mağdur edilmiş, bu mağduriyetin giderilmesi amacıyla çıkarılan yönetmelik ise belediye işçilerini dışarda bırakarak yeni bir ayrımcılık daha yaratmıştır.

6-Ülke genelinde idarelerin uygulamalarında yeknesaklık bulunmamakta, aynı konu ile ilgili Bakanlıkların görüşleri birbirleri ile çelişmekte, Bakanlık görüşleri kimi yerel idareler tarafından kabul görmemektedir. Tüm bu süreçlerde oluşan belirsizlikler nedeniyle yine binlerce işçi mağdur edilmiştir.

Bilindiği üzere eski hükümlülerin durumuyla ilgili 31.03.2018 günü bir yönetmelik yayımlanmıştır.

Yönetmelik yerel yönetimlerde çalışan eski hükümlü taşeron işçileri kapsam dışında bırakmıştır. Merkezi yönetimlerde çalışan eski hükümlü taşeron işçilerin kadroya geçirilmesini ise kurumların insafına terk etmiştir.

Bu yönetmelikle eski hükümlü tanımı değiştirilmiş, terör örgütü ile ilgili suçlar kapsam dışına çıkarılırken adli suçlarda kapsam genişletilmiştir.

Alt işveren işçilerinin kamuya geçişinde eski hükümlüler için geçici madde ile yapılan düzenleme sadece merkezi idarelerdeki işçileri kapsamış, belediyelerdeki alt işveren işçilerini boşlukta bırakmış, işinden etmiştir. Bu Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir uygulamadır. Bu işçiler aynı belediyede yıllardır aynı yerlerde ve işlerde zaten çalışmaktadır. Şimdi neden böyle bir ayrıma tabi tutuldukları anlaşılabilir gibi değildir.

Belediye işçilerini kapsamayan yönetmelik değişikliği ile ilgili olarak 31 Mart’tan bugüne kadar yetkililerle çeşitli düzeylerde görüşmeler gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Ayrıca dün itibariyle belediye alt işverenlerinde çalışan eski hükümlü işçilerin uğradığı ayrımcılığın giderilmesine yönelik taleplerimizi hem İçişleri Bakanlığı hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yazılı olarak ilettik.

Buradan hükümete bir kere daha sesleniyoruz: Saydığımız tüm mağduriyetlerin ve eşitsiz, hakkaniyetsiz uygulamaların giderilmesi için ivedilikle yeni bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmaktadır. Bu eşitsizliği bir an önce giderin.

Bunun için ;

1- Güvenlik soruşturmaları ve sınavlar gerekçe gösterilerek yapılan hukuksuz ve keyfi işçi kıyımına son verilsin.

2- OHAL'in ilan edildiği ilk günden bugüne KHK'lar ya da KHK'lar gerekçe gösterilerek adaletsiz hukuksuz bir şekilde ihraç edilen ve mağdur edilen üyelerimiz işlerine dönmeyi beklemektedir. Aileleriyle açlığa mahkum edilen 3000 üyemiz bir an önce işlerine iade edilsin.

3- Taşeron şirketlerden geçişlerde eski hükümlülerin işçi olarak alınmasıyla ilgili hakkaniyetli bir düzenleme bir an önce yapılmalıdır.

4- İşçilerin kazanılmış haklarının yok edilmesine yönelik uygulamalar son bulmalı kamu işçilerine eşit, ayrımsız kadro hakkı tanınmalıdır.

Buradan Yerel Yönetim Yetkililerine de Sesleniyoruz:

Belediye Şirketlerine İşçi Alımında Henüz Sınır, Koşul, Kısıt Yoktur. Geçişte Engelle Karşılaşan Tüm İşçileri Kendi Tasarrufunuzla İşe Başlatın!

Belediye, il özel idaresi ya da mahalli idare birliklerine ait şirketlerin eski hükümlü çalıştırmasının önünde engel bulunmuyor.

Sadece eski hükümlüler için değil güvenlik soruşturması ve sınav nedenleriyle elenerek işsiz bırakılan tüm taşeron şirket işçilerine belediyeler el uzatmalı ve işçiler işsizliğe mahkum edilmemelidir.

Bir kere daha söylüyoruz ki; kazanılmış bütün haklarla birlikte ve eşit biçimde kadro hakkı sağlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.