Jeoloji Mühendisleri Odası Şirvan'da yaşanan maden faciası ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, faciaya dönüşen kazaların bilimsel ve teknik alt yapı eksikliği kadar uygulanan yanlış politikaların bir sonucu olduğu belirtildi.

Aynı işletmede 25 Temmuz 2016 tarihinde de heyelan meydana geldiği belirtilen açıklamada, "İşletmenin genişlemesi nedeniyle bu paleoheyelan içinde de yeni basamaklar oluşturulmaya/açılmaya başlanmıştır. Paleoheyelan nedeniyle bu kesimdeki malzeme alttaki jeolojik birimelere göre oldukça zayıf dayanımlıdır. Paleoheyelan topuğundan itibaren takriben +1550/+1577 metre kotlarında açılan üç basamak nedeniyle eski heyelanın zaten zayıf olan malzemesinin dengesi bozulmuştur. Bozulan denge nedeniyle çalışma basamaklarının üstünden +1662 kotunda (basamakların üstündeki doğal topoğrafyada) oluşan gerilim çatlağından kopma ile kayma meydana gelmiş ve 16 emekçimiz kayan malzemenin altında kalmıştır" denildi.

Yaşanan facianın eski heyelan içinde yapılan çalışma neticesinde meydana geldiği kaydedilen açıklamada, "çatlaklar gelişmeden büyük kaymaların oluşması durumu bugüne kadar görülmemiştir" tespitinde bulunuldu.

Hareket izleme çalışmalarında, hareketin belirlenememiş olmasının mümkün görülmediği ifade edilen açıklamada, "Eğer hareket tespit edilememişse ya ölçüm aletinde bir sorun vardır, ya da alınan ölçümler doğru değerlendirilememiştir. Aletin bozuk olması veya değerlendirmenin yanlış olması alınacak önlemlerin göz ardı edilmesine neden olmamalıdır. Çalışanlar tarafından belirtilen çatlak oluşumlarının ocak içinde gözlenmesi, önlem alınması için yeterli bir sebeptir" denildi.

Jeoloji Mühendisleri Odası'ndan yapılan açıklamada ayrıca şu ifadelere yer verildi:

Siirt Madenköy bakır ocağında meydana gelen kayma sonucunda yaşanan facianın nedenleri de, daha önce başka ocaklarda meydana gelen kaymalar nedeniyle yaşanan faciaların nedenlerinden farklı değildir. Afşin-Elbistan Çöllolar sahası vb. facialar dahil bu felaketin her yönüyle irdelenmesi ve araştırılması büyük önem taşımaktadır. Buradan hareketle, ülkemizde halen devam etmekte olan tüm madencilik faaliyetleri ve projelerinin olası riskler, işçi sağlığı ve güvenliği açısından yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Açık işletmelerde şevlerin duraylılığının; şev geometrileri olarak tanımlanan; şev açısı, şev yüksekliği ve basamak genişlikleri, şevlerin içinde oluşturulduğu jeolojik birimlerin türleri, dayanım parametreleri, birim hacim ağırlıkları, fay, tabaka, çatlak vb. süreksizliklerin konumu, şev geometrisinin yapısal süreksizliklerle ilişkisine ve yeraltısuyunun varlığı ile doğrudan ilişkili olduğu bilimsel bir gerçekliktir.

Jeolojik özellikler belirlenmeden doğanın dengesini bozacak her türlü müdahalenin felaketle sonuçlanma ihtimalinin bulunduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Bilinen bu gerçekler doğrultusunda; maden işletmelerinde kazısı yapılan jeolojik birimlerin fiziksel ve mekanik davranışlarının incelenip, işletme şev dizaynlarının bu birimlerin jeolojik-jeoteknik özelliklerinin de dikkate alınarak yapılması büyük önem taşımaktadır. Böyle bir uygulama neticesinde, güvenlik ile ekonomiklik arasındaki optimum nokta belirlenerek; işçi sağlığı ve iş güvenliği sağlanarak güvenli bir işletmecilik yapılması mümkün olabilmektedır.

Biliyoruz ki, azami kar güdüsü olmadan, oluşabilecek risklere karşı alınması gerekli önlemlerin işletme maliyetini değil, insan yaşamını merkezine alan politikalara, bilim ve mühendisliğe gerekli önemin verilmesiyle, bu olaya neden olan kayma vb. gibi jeolojik tehlike ve risklerin faciaya yol açmasını engellemek mümkündür.

Yaşanan bu facia ve önceki yaşanan olayların arka arkaya ölümlere sebep olması, yapılan yanlış uygulama ve eksikliklerin olduğunu açıkça göstermektedir. 16 maden emekçisinin yaşamına mal olan bu olay da, pekala öngörülebilir ve önlenebilir bir olaydır. Siirt Şirvan Madenköyde meydana gelen facia bir kez daha göstermektedir ki; Günümüzde her alanda olduğu gibi madencilik alanında da yaygın olarak yaşanan özelleştirme ve taşeronlaştırmanın yaşanan facianın nedenlerinin başında gelmektedir.

Maden İşletme projelerinin jeolojik, jeoteknik ve hidrojeolojik etüt ve parametreler dikkate alınıp yapılıp yapılmadığını kontrol ederek projenin onaylanmasından başlayarak, projeye uygun işletme yapılıp yapılmadığının denetlenmesinden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü`nün ciddi görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Yine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, işletmede işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik tedbirlerin alınıp alınmadığına ilişkin kontrol görevini ne derecede yerine getirdiği de önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, madencilikte ölümlerin yaşanmaması için bir kez daha hatırlatıyoruz.

• Günümüz madencilik politikaları masaya yatırılarak yeniden ele alınmalıdır. • Denetimsiz ve kuralsız çalışan, işçilerin hayatını ve iş güvenliğini gözardı eden madenciliğin önüne geçilmelidir. • Özelleştirmelere, taşeronlaştırmaya derhal son verilmelidir. • İnsanı merkezine almayan, en kısa sürede en fazla karı hedefleyen; günlük çalışma süresi uzun, ücreti düşük, güvencesiz, sendikasız çalışma ortadan kaldırılmalıdır.

• Öncelikle özel maden işletmelerinde maliyet unsuru olarak görülüp uygulanmayan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri tam olarak uygulanmalıdır.

• İş güvenliği denetimi eksiksiz yerine getirilmeli, denetimin özelleştirilmesi uygulamalarına derhal son verilerek kamusal denetim etkinleştirilmelidir. • Kazaların önlenebilmesi için sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. • Madencilik sektöründe faaliyet gösteren her işletmede acilen risk değerlendirmesi yapılmalı, çalışması uygun olmayan işletmeler gerekli tedbirleri almak üzere hemen kapatılmalıdır. • Bütün maden işletmelerinin bilimsel ve teknik esaslara, uluslararası güvenli çalışma standartlarına uygun faaliyet göstermesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalı, ilgili meslek disiplinlerinin koordineli çalışması ve işverenden mali bağımsızlığı sağlanmalıdır.

• Maden işletmelerinde jeolojik-jeoteknik ve hidrojeolojik çalışmalara sadece işletme öncesinde değil, gelişmiş ülkelerin uyguladığı gibi, işletme sırasında hatta işletme sonrasında da gerekli önem verilmelidir. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, iş cinayetlerine dönüşen maden facialarının yaşanmasının kader olmadığını bir kez daha belirtiyor; kısa zamanda en fazla karı değil insanı merkezine alan politikalara, bilim ve mühendisliğe gerekli önemin verilmesi halinde jeolojik tehlike ve risklerin engellenerek faciaların tekrar yaşanmasının ve önlenmesinin mümkün olduğunu ifade ediyoruz.