DİSK-AR, asgari ücretin yeni yılda 1300 lira olarak belirlenmesi üzerindeki tartışmalar sürerken, Ekonomik İşbirliği Kalkınma Örgütü (OECD), Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Merkez bankası (TCMB) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) verilerine dayanarak bir hesaplama yaptı.

DİSK-AR’ın bu hesaplamalara dayandırılan “Asgari Ücret ve Ekonomik Büyüme Raporu”nda, “Asgari ücretin uzun gelişme seyrine bakıldığında 36 yıllık bir dönem için ekonomi sabit fiyatlarla yaklaşık 4 kat, kişi başına düşen milli gelir 2,4 kat büyürken, asgari ücretin yüzde 17’lik gelişme ile neredeyse yerinde saydığı görülüyor” denildi ve şu bilgiler verildi:

“Asgari ücret kişi başına milli gelir oranında bir artış kaydetseydi bugün brüt 2142 lira, net 1690 lira olacaktı. Diğer Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında en uzun çalışma sürelerine ve en az ücretli izin hakkına sahip olan işçiler Türkiyeli işçilerdir. Bununla birlikte ücretlerin en fazla baskı altında olduğu ülkelerden biri Türkiye’dir. Açlık ve yoksulluk sınırının altında sefalet ücreti olarak belirlenen asgari ücret, insanca yaşanacak bir ücret düzeyine getirilmelidir.”

Türkiye’de kişi başına düşen milli gelirin 2015 yılı itibarıyla aylık 2129 lira olduğunun altı çizilen açıklamada, “Dört kişilik hane için işçilerin payına düşenin sadece birini talep etme en doğal hakkıdır. Hane başına milli gelirden düşen pay aylık en az 8516 liradır” denildi ve şöyle devam edildi:

“DİSK-AR Beslenme Kalıbı üzerinden yaptığımız hesaplamalara göre 4 kişilik bir hane için açlık sınırı Kasım 2015 için 1405 TL, yoksulluk sınırı 4443 TL’dir. Asgari ücret için belirlenmesi gereken gerçek tutar aslında yoksulluk sınırının üzerindedir. Yoksulluğa mahkum eden ücrete asgari ücret denmez. Asgari ücretlinin İki kişi çalışmasına rağmen çocuklarını yoksulluğa mahkum etmemesi için kimi sosyal desteklerle birlikte en az 1900 TL şarttır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu yıllardır bir ortaoyununa dönmüştür. Asgari ücretin belirlenmesi süreci bir toplu pazarlık süreci olarak ele alınmalıdır. Görüşmeler kamuoyuna açık hale getirilmeli, anlaşmazlık durumunda işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanabilecekleri yasal zeminler oluşturulmalıdır.”