İSTANBUL - İstanbul-Mecidiyeköy Burger King çağrı merkezi, işçilere zülüm merkezine dönüştü. Uygulamalar toplama kampını aratmayan cinsten. Günde 11 saat çalışmak zorunda bırakılan, birkaç dakika işe geç gittiklerinde tek ayak üstünde bekletilen işçiler sendikalı olunca başlarına gelmedik kalmadı. Sorgu odalarına alındılar, darp edildiler, 3’ü kovuldu ve üstelik haklarında tazminat davası açıldı.

Aylık 945 TL maaş için görmedikleri zülüm yoktu. Mecidiyeköy’de bulanan Burger King Tab Gıda Reklam Üssü çağrı merkezinde çalışanlar gördükleri insanlık dışı uygulamalara karşı harekete geçtiler. İnternetteki sosyal medyada “Sipariş yok, destek var” kampanya başlatan ve kısa bir sürede 20 bin kişiden destek toplayan işçiler yaşadıkları muameleyi ve “Burger King değil, zulüm king” dedikleri şirkete başlattıkları mücadeleyi ANF’ye anlattılar.

Burger King’te 1,5 yıl çalışan İsmail Yıldız gördüklerini hala unutmuş değil. Günde 11 saat çalıştırıldıklarını söyleyen Yıldız, çağrı merkezinin sorumlu müdürü Serap Demirel’in hayatlarını cehenneme çevirdiğini aktarıyor. Tuvalet ihtiyaçlarını bile göremediklerini hatırlatan Yıldız başından geçen şu olayları anlattı:

“Bir keresinde çok kötü sıkıştım, çabucak kalktım tam tuvalete yönelirken ‘nereye gidiyorsun sen’ diyerek önümü kesti. İhtiyacımı gidermeye gittiğim cevabını verdiğimde, ‘Yok öyle şey kendini tutmayı öğren. Ben izin vermeden yerinden kalkamazsın çabuk otur yerine çağrılar geliyor bu çağrılar bitmeden hiçbir yere gitmek yok’ diyerek işten kovulma tehdidiyle tekrar bu halimde yerime oturtturdu.

Yine bir keresinde de bir iş arkadaşımız habersiz tuvalete gitti. Bunu öğrenen Demirel erkek tuvaletini basarak arkadaşını zorla dışarı çıkarttı. Çocuk kıpkırmızı çıktı. Hepimize bu işkenceyi yaşattı öyle ki sonunda insanlar saatlerce ihtiyaçlarını tutar hale geldi. Normalde 11 saatte 150 çağrı alınır. Ama yapılan baskılar sonucunda kişi başına alınan çağrı sayısı 360’a kadar yükseldi.”

‘HASTALANIRSAN İŞİNDEN OLURSUN’

Burger King’te gördükleri zülüm yetmez gibi işçilerin hastalanmaları yasak. İki gün hastalandığını ve doktor raporuyla işyerine gittiğinde müdürleri Serap Demirel’in çılgına döndüğünü söyleyen Yıldız “Gelmediğim iki gün için bütün bir hafta iki saat daha çalışacağımı söyleyerek bu iki günü maaşımdan kesti. Raporum olduğunu söylediğimde kovma tehditleri savurdu” dedi.

Esra Filiz Tufan isimli işçi kadının sırf hastaneye gittiği için işten kovulduğuna dikkat çeken Yıldız bu olayı ise şöyle anlattı; “Hastalanmıştı ve hep aynı şeyleri yemeye zorlandığımız için gıda zehirlenmesi yaşamış. Hastanede ona serum taktılar. Ancak Demirel telefon açıp ‘Serumu bırak, buraya geleceksin seni göreceğim. Gelmezsen bir daha buraya uğrama’ diye kızı tehdit ederek oraya çağırdı. Sırf bu yüzden 3 yıldır çalışan arkadaşımız Esra tazminatını almadan işten ayrılmak zorunda kaldı.”

Çalışanların gördüğü zülüm yetmezmiş gibi dışarı çıkıp yemek yemeleri yasak olduğu için hep hamburger yemek zorunda kaldılar. Yemek süresinin 30 dakika olduğunu, ancak Burger King restoranına indiklerinde orada 15 dakikanın kuyrukta geçtiğini hatırlatan Yıldız “Geri kalan 10 dakikada da yemeği bitirmek zorunda kalıyoruz. Yemek dışında molalarımız 27 dakika olmasına rağmen sadece 10 dakika izin veriliyor” dedi.

GEÇ KALANA TEK AYAK ÜSTÜNDE DURMA CEZASI

41 yaşında, 1 çocuk annesi Gülbahar Bad ise Yıldız’dan daha fazla zulme dayanmış ve 3 sene boyunca insanlık dışı uygulamalara maruz kalmış. 3 dakika bile işe geç gittiklerinde müdür Serap Demirel kendilerini çağırarak duvarın yanına dizerek tek ayak üzerinde durmaya zorladığı aktaran Bad “Canı istediği kadar bizi tek ayak üstünde bekletiyordu, bu süre bazen yarım saate kadar çıkıyordu. Ayağımızı indirmek kesinlikle yasaktı” dedi.

Serap Demirel’in tüm çalışanları kontrol edebilmek için masasını yüksek bir platform üstüne yerleştirdiğini anlatan Bad devamla şu bilgileri verdi; “Oradan herkesi kontrol ediyordu. Konuşmalarımız kayıt altında olduğu için bizi sürekli dinliyordu ve arayan bir müşteri kötü davrandığı zaman bile bunu bizim suçumuz olarak görüyordu, bu, azar işitmemiz için yeterli oluyordu. Hatta bana bir defasında yüz kere ‘Restoranlar aranmayacak’ yazısı yazdırdı.”

Yusuf Akbıyık isminde bir iş arkadaşlarının sırf Cuma namazlarına gidebilmek için molaları kullanmadığını anlatan Bad, “Namaza gitmek için dilekçe vermişti. Bu yüzden onu işten kovdular” dedi. Birçok arkadaşının yaşanan baskılar yüzünden sinir krizleri geçirdiğini, anti-depresanlarla ayakta kaldığını aktaran Gülbahar Bad ve arkadaşları sendikalı olmaya karar verdiklerinde başlarına gelmeyen kalmamış.

2 ay önce Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş 5 nolu şubesinde örgütlenme çalışmalarına başladıklarını söyleyen Bad “Yaklaşık 10 ay bu örgütlenmeyi gizli bir şekilde yürüttük. Çünkü bunu duyacak olurlarsa başımıza neler geleceğini biliyorduk. Ama öğrendiler ve baskılar had safhaya ulaştı. Hepimiz yöneticiler tarafından teker teker odalarda sorguya çekildik. Yıllık izinlerimiz verilmemeye başlandı” dedi.

HEM KOVDULAR HEM DE DAVA AÇTILAR

İsmail Yıldız’la birlikte aynı çağrı merkezinde çalışan kuzeni Murat Yıldız ise işten çıkartıldıkları günü şöyle anlattı: “İşten çıkarıldığımızı öğrenince toplantı talep ettik. Bu kez Demirel’in direktifleriyle patron yanlısı olan iki çalışan üzerimize yürüyerek beni ve İsmail’i darp etti. Hepimize saldırmak için bizi aşağıya, restoranın olduğu bölüme indirmek istediler. Birçok arkadaşımız o esnada baygınlık geçirdi.

Bunun üzerine TAB Gıda İnsan Kaynakları genel müdürü Gökhan Asok ve 2 yönetici geldi. Durumu anlattığımızda ukala bir biçimde ‘Ben patronum, istediğimi atarım, istediğimi tutarım. Dünyanın her yerinde patron istediği personeli işten çıkarır’ dedi. Hatta her birimiz için ‘Bize bağırdılar, çağırdılar’ diyerek 7500 TL’lik tazminat davası açıldı.”

ANF