Sarıyer İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde “Güvenlik ve Arşiv Araştırması” gerekçesiyle 5 Ağustos 2018 tarihinde tazminatsız olarak işten çıkarılan Türkan Albayrak, 22 ay süren zorlu mücadelesi sonucunda işine geri dönmeyi başardı.

İşine son verilmesi üzerine 2018’in Eylül ayında Sarıyer Kaymakamlığı önünde tek başına eylem başlatıp, 22 ay boyunca eylemini sürdüren Albayrak, her seferinde polis müdahalesine maruz kalarak, gözaltına alındı.

Buna rağmen yılmayarak eylemini sürdüren Albayrak, işe geri dönme talebinin kabul edilmesiyle 6 Haziran’da iş başı yaptı.

Albayrak, 22 ay süren mücadelesi sonucunda işine geri dönme sürecini Mezopotamya Ajansı’na anlattı.

İşten çıkarılmasının ardından “İşimi geri istiyorum” diyerek hakkını arama kararı aldığını dile getiren Albayrak, bu kararı aldığında engelleme ile karşılaşıp, gözaltına alınmayı beklediğini belirtti. Albayrak, buna rağmen yine de “Ben işimi geri istiyorum, suçlu değilim” diyerek kararlılıkla eylemini sürdürdüğünü ifade etti.

Eyleme başladığı tarihten Nisan ayına kadar hafta içi her gün oturma eylemi yaptığı sırada gözaltına alındığını söyleyen Albayrak, eşinin rahatsızlanması sonrasında eylemini haftada bir de olsa yapmaya devam ettiğini belirtti.

Eylemine başladığında ülkenin birçok yerinde benzer hak arayışlarının olduğunu, bu yüzden kısa zamanda sonuç alamayacağını bildiğini ifade eden Albayrak, “22 ayım gözaltı, işkence ve hastalıklarla uğraşmakla geçti” dedi.

ÇÖZÜM DAYANIŞMADA

Albayrak, geçirdiği bu süreç içerisinde ekonomik olarak çok büyük zorluklar yaşadığını da kaydetti.

Türkan Albayrak, “İşinden olmuşsun ve hiçbir gelirin yok. Eşim rahatsız ve sadece onun emekli maaşıyla hastalıkların ve her şeyin üstesinden gelmeye çalıştık. Bu dönemde yoksulluğu hissediyorsun ama bunu da dayanışmayla çözüyorsun” ifadelerini kullandı.

Alana çıktığı her defasında gözaltına alındığını, çevredeki yurttaşların uzaktan kendisine baktıklarını fakat bir şey yapamadığını dile getiren Albayrak, sözlerine şunları ekledi:

“Direndiğimi görmek yurttaşların hoşlarına gidiyordu. Çünkü herkesin yapamadığı ama yapmak istediği bir şeyi yapıyordum. İş arkadaşlarım ilk günlerde parkta oturuyorlardı fakat daha sonra polis ben gelmeden parkı boşaltmaya başladı. Bazı müdahalelerde çevredeki insanlar gözaltına alınmama karşı çıktı fakat onları da gözaltına almakla tehdit ettiler.”

BEKLEMEDİĞİMİZ BİR KARARDI

İşten atıldıktan sonra mahkemeye yürütmeyi durdurma talebiyle dava açtığını, ancak talebinin reddedildiğini de belirten Albayrak, daha sonra idari mahkemenin davayı görmek zorunda kaldığını, ancak yine reddedildiğini söyledi.

İdari mahkemenin kararı üzerine buradan da olumlu bir cevap beklemeseler de İstinaf’a başvurduklarını sözlerine ekleyen Albayrak, “Bir an önce karar çıksın, biz de Anayasa Mahkemesi’ne başvuralım diye bekliyorduk. Beklemediğimiz bir karar çıktı. Mahkeme hem yürütmeyi durdurdu hem de kaybedilmiş haklarımın ödenmesine karar verdi. Karar aslında yaşadığımız bu dönemde alınan bir karar değildi. Daha çok direniş, kararın olumlu yönde alınmasına etki etti” diye konuştu.

DİRENİP KAZANMANIN GETİRDİĞİ BİR MUTLULUK

2010’da Beykoz’da bulunan Paşabahçe Devlet Hastanesi’nden “sendikal faaliyet yürüttüğü” gerekçesiyle işten çıkarıldığını anlatan Albayrak, 118 gün sürdürdüğü eyleminin sonucunda şimdiki işine alındığını söyledi.

Albayrak, “Şimdiki kazanım daha farklı. Burada işten atıldım, atıldığım yerin önünden her gün gözaltına alındım ve şimdi tekrar burada işe başladım. Direnip kazanmanın getirdiği bir mutluluk var. Faşizme karşı sokakta direnebileceğini, sokakta kazanabileceğini görmek mutlu ediyor” dedi.

İşine geri döndüğünü gören insanların sevindiğini sözlerine ekleyen Albayrak, “Aslında sevinmelerinin nedeni benim işime geri dönmem değil, onlar için umut olmama seviniyorlar. İnsanlar benim kazanımımla aslında hakları elinden alınınca ne yapacaklarını gördüler” diye belirtti.

DİRENMEK GEREKİYOR

Çeşitli haksızlıklar karşısında eylem yapan yurttaşların olduğunu dile getiren Albayrak, sözlerini şöyle noktaladı:

“Onlar da elbette kazanacaklar. Ama daha çabuk nasıl olur? Daha çok kalabalıklaşınca olur. Direnmek lazım ve direnişlere halkın her kesiminin destek vermesi gerekiyor. Ben direnişi kazandım, diğer arkadaşlar da kazanacaklar. Fakat çekilenlerin bedelini kim ödeyecek? Yani bunun bir bedeli olmalı. Bunu ödemeliler ki bir kez daha yaşanmasın.”