Çağan Irmak, son filmi ‘Unutursam Fısılda’ ile, bir kez daha bizi bize gösterdi.

‘Babam ve Oğlum’, ‘Issız Adam’ filmleri ile daha çok tanıdığımız Çağan Irmak, geçtiğimiz hafta, son yapıtı ‘Unutursam Fısılda’ ile çıktı beyazperde izleyicisinin önüne. Film, diğer yapıtlarında olduğu kadar ilgi gördü şüphesiz.

Çağan Irmak yapıtlarını, ikiye ayırmalı gibi geliyor bana: ‘Ulak’ ve ‘Mustafa Hakkında Her şey’ ve diğer çok bilinen filmlerindeki gösterdiği performans gibi. Gerçi, ‘Ulak’ın sinemasal değeri, Irmak’ın kendisinin de çok yerde sözünü ettiği biçimde, diğer filmlerinin üzerinde. Ama gişede izlenme ve aldığı beğeni açısından bakılacak olursa, diğer filmleri niceliksel bakımdan daha fazla ilgi gördü. Çağan Irmak, gişe ve sanat filmi ayrımı kaygısını bir yana bırakmış bir yönetmen gibi değerlendirilebilir bu bakımdan. Kaldı ki, gişe filmi kötü film manasına gelmiyor, sanatsal bakımdan değer taşımıyor manasına da gelmiyor. Gişe filmi var, gişe filmi var. Irmak, gişe filmi yapsa da hakkını veriyor. Anlatmak istediğini sinema dilinden uzaklaşmadan; izleyiciyi, dizi mi izliyoruz, sinema mı yanılgısına düşürmeden aktarıyor beyaz perdeye.

‘Unutursam Fısılda’ya dönecek olursak; film daha önce Çağan Irmak filmi izleyenlere hiç yabancı gelmeyecek şüphesiz. Zaman sırası izlemeyen kurgusu, zamanlar arası geçişleri, renkleri, dönemi, kostümleri, konunun işlenişi vs… Sanki yönetmen, her bir filminde, aynı dönemde dünyanın farklı yerlerinde, farklı kişiler tarafından yaşanmış olayları aktarıyor izleyene. Unutursam Fısılda’da Hatice kendisi ve ablası ile geçmişi ile yüzleşirken; Babam ve Oğlum’daki Sadık kendi tarihine yolculuk yapmaya devam ediyor; Issız Adam Alper yıllar geçmesine rağmen Ada’nın aşkı ile yanıp tutuşuyor. Gerçek dünya gibi bir nevi. Katarsislerinde, bizi bize, tüm insan halimizle, olduğumuz gibi gösteriyor. O yüzden izleyen herkes filmin bir yerinde kendini buluyor. Bu yönüyle filmin adında da ironi var gibi: ‘Elalem ne der’ baskısına rağmen kendi yaşamına sıkı sıkı tutunmuş Hatice, bize ‘hayallerine sahip çık’ diye fısıldıyor sanki. Bütün bunlar senaryonun gücünün göstergesi aslında. Bu güçlü senaryo, güçlü oyunculuklar ve güçlü bir teknikle birleşince, ‘Unutursam Fısılda’ gibi bir yapıt çıkıyor karşınıza.

Bu kadar başarılı bir filmi izlemeden olmaz. İnanın, filmin içinden bir karakter, filmin sizin hayatınıza değen bir sahnesinden, ‘elalem ne der’ deyip göz kırpacak size.