Sen Türkiye’sin, büyük düşün. Düşün ki yarınların benzemesin bugüne. Bozuk plak gibi aynı nakaratta dönmesin şarkıların.

Büyük düşün, bak, cumhuriyet diye kaç yıl bürokratik oligarşinin egemenliğine “yaşasın cumhuriyet” diye bayrak salladın 29 Ekimlerde.

İnanmıştın bir cumhuriyetinin gerçekten var olduğuna. Uydurulan masallara hesapsızca sloganlar haykırdın milli gün ve bayramlarda.

O cumhuriyetin demokrasi olduğuna da inandın yıllar boyu.

Yetmedi, seçim tarihinde en yüksek oyu almış olan Başbakanı’nın asılacağı süreci başlatan günü de otuz yıl boyunca Demokrasi ve Hürriyet Bayramı olarak kutladın.

Meclisinde “üçe, üç, üçe üç” diye idam için masalara da vuruldu eller.

Burası “devlete meydan okunacak yer değildir” diyerek kovulan, enselerinden alınıp polis otosuna koyulan vekillerin de oldu.

Büyük düşün…  

Devrimcin darbelere alkışta, komünist partin Halepçe’de kimyasal kullanan Saddam’a, Hama’da katliam yapan Esad’a destektedir.

Sosyal demokratın “analar ağlamaya devam etsin”den, devrimci yazarın barışın dinamitlenmesinden, milliyetçin ülkende akan kanın devamından yanadır.

Büyük düşün.

Sakın ha, aldanma provakosyanlara, gelme oyunlara… Sen Türkiye’sin.

Muhafazakarın Bediüzzaman’ın “konuşmama orucu tuttuğumuz dönem” dediği Abdülahmit’in, Kemalistin, Kemalist uygulamalar sonucu ömrü hapislerde geçmiş Nazım’ın aşkında.

Dindarın duble yollarda yeni ihalelerin zikrini mırıldanıyor artık. Kentsel dönüşümlerle yeni rantların müjdesine kesiliyor sakallar.

Büyük düşün...

Unutma, dün Atatürk rozetiyle marş haykıranlar bugün tesbihle zikirde…

Dün, Nutuk’u başucu kitap yapanlar bugün Yusuf Tavaslı’nın ilmihaliyle, Elmalı’nın tercümesiyle hikmette.

Büyük düşün, bak Panpiş bile umre yolunda…

Sen hala geçmişte, zamanın ruhuna inatta…