Buldan, “Yatıyorlar, kalkıyorlar bizimle uğraşıyorlar. Bu davalar yetmediği için de provokatörleri parti binalarımızın önüne göndermekten geri durmuyorlar. Son örneğini 3 gün önce Genel Merkezimiz önünde gördük. Bir provokasyonun planlı bir şekilde yapıldığına tanık olduk. Bir polisin seçilmiş bir halk iradesine, milyonların temsilcisine ‘‘Seni duvarı çivilerim’’ demesi, yenilip yutulacak bir laf değildir. Ancak onlar da çok iyi bilsin ki HDP milletvekilleri, yöneticileri, HDP’ye oy veren her bir seçmenimiz bu tehditleriniz karşısında asla diz çökmez, size biat etmez. ‘‘Seni duvara çivilerim’’ 90’ların zihniyetine sahip olan iktidarın sözüdür. ‘‘Seni duvara çivilerim’’ sözü 90’larda asit kuyularında insanların yakılmasının emrini verenlerin zihniyeti ile aynıdır, faili meçhullerin emirlerini veren zihniyet ile aynıdır” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın açıklaması şu şekilde:

STK ve siyasi partilerin değerli temsilcileri, kadın arkadaşlarım, genç arkadaşlarım; hepiniz Bursa İl Örgütümüzün 4. Olağan Kongresine hoş geldiniz. Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Bu güzel tablonun ortaya çıkmasında büyük emekler veren il örgütümüze bir kez daha teşekkür ediyorum. Bursa’dan bütün cezaevlerindeki arkadaşlarıma; haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu olan Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk, İdris Baluken, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Gülser Yıldırım, Selçuk Mızraklı ve Leyla Güven’e ve ismini sayamadığım bütün arkadaşlarıma sevgi, saygı ve şükranlarımı sunuyorum. En kısa zamanda aramızda olmalarını temenni ediyorum.

“HDP, İKTİDAR KARANLIĞININ KUŞATMASI KARŞISINDA HERKESİN SESİ, SÖZÜ VE GÜCÜDÜR”

Kongrelerimiz vesilesiyle Türkiye'nin her yerinde, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine her yerde haklarımızla bu güzel coşkulu kongrelerimizi gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Tıpkı bugün Bursa’da olduğu gibi, her yerde coşkuyla, kararlılıkla ve büyük bir moralle kongrelerimizi gerçekleştiriyoruz.

Tüm baskı ve engellemelere rağmen Halkların Demokratik Partisi iktidar karanlığının kuşatması karşısında herkesin sesi, sözü ve gücü olmaya devam ediyor. Bütün engelleme ve baskılara rağmen her yerde halkımızla birlikte olmaya devam edeceğiz. Çünkü biz geleceğin Türkiyesi'nde, yarınlarında HDP'nin söz ve karar sahibi olacağını şimdiden görüyoruz. Çünkü HDP bu ülkede Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin, Ermenilerin, Süryanilerin, kadınların, gençlerin; tüm inanç ve kimliklerin ortak sesidir, sözüdür, evidir.

HDP aynı zamanda barışın köprüsüdür, aynı zamanda kardeşliğin kilididir. Bizim mücadelemiz eşit yaşamı ve sosyal adaleti ve aynı zamanda gerçek bir adaleti sağlayana kadar mücadeledir, direniştir.

“KADINLAR VE GENÇLER SÖZ VE KARAR SAHİBİ OLANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ”

Biz bu ülkede kadınların ve gençlerin söz ve karar sahibi olması için mücadele yürüten bir partiyiz. Bu mücadelemizi de sonuna kadar sürdüreceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Hiç kimsenin sefalet çekmediği, ülke kaynaklarının eşitçe dağıtıldığı ve geleceğimize bizim kendimizin yani halklarımızın karar vereceği bir Türkiye'yi yaratmak elbette ki bizlerin elindedir. Biz bunu gerçekleştirirken elini tutamadığımız, yüreğine dokunmadığımız ve kapısını çalmadığımız hiç kimse bırakmayacağız. Bu ülke sefa çekenlerin değil cefa çekenlerin ülkesi. Bu ülke değişip dönüşen ve geleceğin yeniden yaratıldığı bir ülke haline gelene kadar da bu mücadelemiz devam edecek.

“HDP SADECE BİR SİYASİ PARTİ DEĞİLDİR, ONURLU BİR YAŞAMIN DURUŞUDUR”

Bu ülkenin tüm kaynaklarını sömüren, talan eden bir zihniyete sahip bir iktidar var karşımızda. Sadece bu ülkenin kaynaklarını talan etmediler, bu ülkenin geleceğini de yok ettiler. Bu ülkenin halklarının geleceğini yarınsız, ümitsiz bıraktılar.

Biz bu ülkede söz ve karar sahibi olmak istiyoruz. Biz bu ülkede halkların geleceğini belirlemek istiyoruz, kadınlar ve gençler de konuşsun istiyoruz, Saray'ın keyfi kararları değil halkın kararları bu ülkede hayata geçsin istiyoruz. İşte bizim mücadelemiz, HDP’nin mücadelesi böyle bir mücadeledir. Güç, iktidarda değil bizzat halkın kendisinde olsun istiyoruz.

Buna göre de çözüm programımızı, mücadele ve direniş hattımızı ve ittifak politikamızı ayarlıyoruz. Oldukça önemli bir mücadelenin altına imzamızı koyduk, bu noktaya ilerliyoruz. HDP sadece bir siyasi parti değildir, onurlu bir yaşamın duruşudur. İktidarın, özellikle AKP-MHP’nin duyduğu korkunun asıl nedeni budur. HDP'nin korkusuz olmasıdır, cesaretli olmasıdır, umut dağıtıyor olmasıdır. AKP-MHP iktidarının asıl korkusunun bu olduğunu hepimiz biliyoruz.

hl-11760717515

“BİZİM SİYASETİMİZDEN, DURUŞUMUZDAN, DİRENCİMİZDEN, MÜCADELEMİZDEN KORKUYORLAR”

Demokratik siyasetten, HDP’den, kadınların sesinden, gelecekten korkuyorlar çünkü geleceklerini kaybedeceklerini biliyorlar. Toplumsal değerleri bir bir tüketen bir iktidar var. Hiçbir siyasi ahlak ve etik kuralı, hukuku tanımayan bir iktidar var. Topluma diz çöktürme politikalarını uygulamaya çalışan bir iktidar var karşımızda. HDP’yi ve mücadelesini en büyük engel olarak gören bir iktidar var karşımızda. Karşımızdakiler bizim siyasetimizden, duruşumuzdan, direncimizden, mücadelemizden korkuyorlar. Ama korkmaya devam etsinler, biz onların korkulu rüyası olmaya devam edeceğiz. Bizden korktukları için karşımıza siyasetle çıkmıyorlar; karşımıza siyasi davalarla, kumpas davalarıyla çıkıyorlar. Gezi Davası onlar için korkulu bir rüyaydı ve son duruşmada verdikleri kararları gördük. Önlerinde 3 ayrı dava daha var. Biri devam eden Kobanî Kumpas Davası, biri HDP’yi kapatma davası, bir diğeri de tüm siyasi davalar.

“AKP VE MHP İNSANİ OLAN HER ŞEYLE ÇATIŞMA HALİNDE, ÇÜNKÜ SİYASETLERİ BİTTİ”

Arkadaşlarımızın yargılandıkları ama aslında AKP’yi yargılayan bir duruş sergileyen milletvekillerimizin, belediye eşbaşkanlarımızın, siyasetçilerimizin olduğu duruşmalar var. Bizim karşımıza siyaseten çıkmadıklarını biliyoruz, karşımıza kumpas davaları ile çıkıyorlar. Bunların haklara karşı, Türkiye haklarına karşı açtıkları davaların farkındayız. Bu davalara sıkı sıkıya sarıldıklarını da çok iyi biliyoruz. Bunları tek tek anlatmaya kalksak Bursa’dan Ankara’ya duble yol olur. Türkiye halkları ve demokrasi güçleri bu davaların, kumpasların farkında.

Bize karşı, HDP’ye karşı örülmek istenen oyunların farkında. Bunlar tüm Türkiye toplumuyla, Kürtlerle, Alevilerle, farklı kimliklerle, kadın ve gençlerle davalı ve çatışmalı bir haldeler. Hukukla bile bunlar davalı bir haldeler. Bu ülkenin toprakları, ormanları, ağaçları ve dereleriyle bile davalı bir duruma düşen AKP ve MHP iktidarı var karşımızda. İnsani olan her şeyle çatışma halindeler çünkü siyasetleri ve gelecekleri bittiği için bu davalarla bizleri oyalamaya çalışıyorlar.

hl-11760717516

 ‘‘SENİ DUVARA ÇİVİLERİM’’ 90’LARIN ZİHNİYETİNE SAHİP OLAN İKTİDARIN SÖZÜDÜR

Yatıyorlar, kalkıyorlar bizimle uğraşıyorlar. Bu davalar yetmediği için de provokatörleri parti binalarımızın önüne göndermekten geri durmuyorlar. Son örneğini 3 gün önce Genel Merkezimiz önünde gördük. Bir provokasyonun planlı bir şekilde yapıldığına tanık olduk. Bir polisin seçilmiş bir halk iradesine, milyonların temsilcisine ‘‘Seni duvarı çivilerim’’ demesi, yenilip yutulacak bir laf değildir.

Kadın Meclisi Sözcümüze, halkın iradesine bu sözün tek başına söylenmediğini çok iyi biliyoruz. Bunu söyleyenin kimden emir aldığını ve kimin talimatıyla oraya geldiğini de çok iyi biliyoruz. Ancak onlar da çok iyi bilsin ki HDP milletvekilleri, yöneticileri, HDP’ye oy veren her bir seçmenimiz bu tehditleriniz karşısında asla diz çökmez, size biat etmez. ‘‘Seni duvara çivilerim’’ 90’ların zihniyetine sahip olan iktidarın sözüdür.

‘‘Seni duvara çivilerim’’ sözü 90’larda asit kuyularında insanların yakılmasının emrini verenlerin zihniyeti ile aynıdır, faili meçhullerin emirlerini veren zihniyet ile aynıdır. Ancak o zaman da direnen bir halk vardı, şimdi de ölüme direnen bir halk var karşınızda. 

“TÜRKİYE HALKLARI, KADINLARI ÖZELLİKLE DE KÜRT KADINLARI ASLA SİZE BOYUN EĞMEZ”

Türkiye toplumuna gözdağı vermeyi düşündüklerini biliyoruz ama yanılıyorlar; Türkiye halkları, kadınları özellikle de Kürt kadınları asla size boyun eğmez. Ne pahasına olursa olsun ölümüne direneceğiz, mücadele edeceğiz ve kazanacağız. Onlar korksunlar, çünkü kaybedecekler.

“TECRİT İÇİNDE TECRİDİ YAŞIYORUZ“

Cezaevleri tecrit ortamına dönüştü. Hasta tutuklular ölümle pençeleşirken, cezaevlerinde insan hakları ihlalleri her gün yaşanırken bu ülkenin geleceğe vaat edeceği hiçbir şeyin olmadığını görüyoruz. Tecrit içinde tecridin yaşandığı, insanların cezaevlerinde hak ihlalleri ile karşılaştığı, tabutların çıktığı bir süreci yaşıyoruz. Bugün İmralı Cezaevinde görüş olmadığı halde dün avukatlara tekrardan 6 aylık Sayın Öcalan ile görüşme yasağı getirildi. Böyle bir dönemden geçiyoruz. Zaten bir görüşme yok. Ne aile ne de avukat görüşü var ama bir kez daha görüş yasağı verildiğini öğrendik. Kendi yasalarını bile uygulamayan bir ülke haline geldi Türkiye. Cezaevlerindeki hak ihlallerinden bu ülkenin yönetenleri birebir sorumludur. Bu ülke AKP ve MHP’ye mecbur ve mahkum değildir. İlk seçimlerde tüm demokrasi güçleriyle oluşturacağımız ittifaklar ve güç birlikleriyle bu iktidarı tarihin çöp sepetine gönderene kadar mücadeleye devam edeceğiz.

“NE YAPARLARSA YAPSINLAR HALKIN UMUDUNU SÖNDÜREMEYECEKLERİNİ GÖRECEKLER”

Onlar, meydanları bütün engellemelere rağmen boş bırakmayan halk gerçekliğinin farkındalar; HDP’yi korkutamadıklarının farkındalar; Türkiye halklarını susturamadıklarının farkındalar; gençleri, emekçileri, kadınları durduramadıklarının farkındalar. Bunu 8 Mart’ta, Newroz’da, 1 Mayıs’ta milyonların alanları doldurmasından gördüler. Biz meydanları doldurmaya devam edeceğiz. Bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Bursa’dan bir kez daha söz veriyoruz: Ne yaparlarsa yapsınlar halkın umudunu söndüremeyeceklerini görecekler, barış ve demokrasiyi engelleyemeyeceklerini bilecekler.

hl-11760717512

“İKTİDAR ÖMRÜNÜ UZATMAK İÇİN YENİ ÇATIŞMA VE SAVAŞ POLİTİKALARINI DEVREYE SOKTU”

Her fırsatta çatışma ve savaş politikalarına sarılan bu iktidarın ömrünü uzatmak için yeni çatışma ve savaş politikalarını devreye soktuğunu biliyoruz. Yarattıkları bu olumsuz tabloların ve her gün enflasyonun yükselmesinin görmezden gelinmesini sağlamak için yeni alanlar oluşturmaya çalıştılar. Savaş ve çatışma politikalarını ömürlerini uzatmak için devreye koyduklarını biliyoruz. En önemlisi de Kürtler hiçbir yerde kazanmasın, söz ve karar sahibi olmasın diye savaşa sarılan bir AKP gerçekliği var. Biz HDP olarak savaşın değil barışın, ölümün değil yaşamın olması için, tüm halkların barış içinde yaşayacağı bir geleceğe sahip olması için bu mücadeleye devam edeceğiz. Bu ülkede yoksulluk ve enflasyon var, insanlar açlıktan ve sefaletten iş yerlerini açamaz duruma geldi. Bu manzaranın tek nedeni AKP-MHP iktidarıdır.  Yarınlarımızı çalmak isteyenlere karşı birlik ve beraberliğimizi korumak durumundayız. Nerede bir ezilen, sömürülen, haksızlığa uğrayan varsa HDP oradadır, orada olmaya devam edecektir.

“AKP-MHP HÜKÜMETİNİ SİYASİ TARİHTEN ÇIKARMANIN ZAMANI GELDİ”

Bugün aynı zamanda Mayıs ayının ilk pazarı, yani Anneler Günü. Ben de acılı bir anne olarak bu ülkede evlatlarını kaybeden, evlatlarına kavuşmak isteyen, yüreği evladına kavuşmak için tutuşan bütün annelerimizin hiçbir ayrım yapmadan Anneler Gününü yürekten kutluyorum. Selam olsun Cumartesi Annelerine, selam olsun Barış Annelerine, selam olsun Emine Şenyaşar annemize, selam olsun Deniz Poyraz’ın annesine, selam olsun bu ülkede yüreği evlatlarına kavuşmak için yanan bütün annelerimize! Bu ülkede çok acı çeken, göz yaşı döken annelerimiz var. Artık annelerimizin tek bir damla dahi gözyaşının dökülmemesi, tek bir evladımızın tırnağının taşa değmemesi için AKP-MHP hükümetini siyasi tarihten çıkarmanın zamanı geldi. Bu da ilk seçimde gerçekleşecek, ilk seçimler için bizim hedefimiz olacaktır.

Bir kez daha, özellikle 2 yıldır bu kentte yöneticilik yapan, başta il eşbaşkanlarımız olmak üzere tüm arkadaşlarımıza binlerce kez teşekkür ediyorum. Hepsinin emeğine, yüreğine sağlık. Bugünkü kongrede yeni seçilecek olan bütün arkadaşlarıma, il eşbaşkanlarıma bu zorlu ama onurlu süreçte üstün başarılar diliyorum. Hepimizin yolu açık olsun. An serkeftin an serkeftin.