HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Buldan, "Sefalete de saltanata da bir an önce son verilmesi lazım. Buna da biz kadınlar öncülük edeceğiz.  Ya gideceksiniz, gideceksiniz. Birçok yerde işçi direnişleri var" dedi.

“8 MART'I DENİZ POYRAZ'A VE GARİBE GEZER'E ADADIK”

Buldan'ın konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:

"8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bugün kadın grubumuzu toplamış bulunmaktayız. Bizler HDP olarak bu yılki 8 Mart'ı Deniz Poyraz'a ve Garibe Gezer'e adadık. Ben Deniz'in bağlılığını, Garibe'nin direnişini, ölümsüzleşen bütün yoldaşlarını, onurlu mücadelelerini en derin saygımla selamlamak istiyorum. Her birini minnetle, özlemle anıyorum.

Kadın mücadelesine omuz vermiş, ömür vermiş bütün dünya kadınlarını bir kez daha selamlamak istiyorum. Ülkemizde yarım asırdır kadın mücadelesini yeşerten, büyüten en etkili muhalefet gücünü bugüne kadar ulaştıran cezaevlerinde rehine olarak tutulan bütün kadın yoldaşlarımı, kadın örgütlerinin değerli temsilcilerini ve emektarlarını, evde, ofiste, fabrikada, tarlada durmadan üreten kadınları, bütün kararlılığıyla adalet arayışında olan kadınları bir kez daha selamlıyorum.

Bu hafta eşitlik taleplerimizi, hak ve adalet mücadelemizi hep bir ağızdan haykırıyoruz. Elde ettiğimiz kazanımlarımızı kutluyoruz. Kazanımlarımıza saldıranlara karşı biz kadınlara eşitsiz bir yaşamı, sömürüyü, şiddeti, baskıyı, ölümü, yoksulluğu dayatan erkek iktidara karşı itirazlarımızı hep birlikte haykırıyoruz.

RUSYA - UKRAYNA SAVAŞI

Bugünlerde Rusya’nın başlattığı işgal hareketiyle gelişen bir savaşa üzüntüyle hep birlikte tanıklık etmekteyiz. Ben öncelikle bu savaşta şimdiye kadar yaşamlarını yitirenlerin yakınlarına baş sağlığı diliyorum.  Tüm Ukrayna halkının acısını paylaşıyor, dayanışma duygularımızı bir kez daha buradan iletmek istiyorum.

“NATO VE RUSYA ARASINDAKİ BİR EGEMENLİK MÜCADELESİDİR”

Bu savaş halklara ölüm ve yıkım dışında, başka hiçbir şey getirmeyecektir. HDP olarak daha önce de söyledik, Ukrayna’da yaşananlar sadece iki ülke arasındaki bir gerilim ve çatışma değildir.

Esas olarak NATO ve Rusya arasındaki bir egemenlik mücadelesidir, bir güç savaşıdır.  Ne NATO’nun ne de Rusya’nın askeri yayılmacılığı bu soruna asla çözüm değildir.

Rusya’nın başlattığı askeri müdahale kesinlikle kabul edilemezdir.

Taraflar müzakere ve diyalog yollarını acilen açmalıdır. BM ve uluslararası toplum devreye acilen girmelidir.  AKP hükümetinin içerideki ve dışarıdaki savaş politikalarını nasıl bugüne kadar reddettiysek dünyanın herhangi bir yerindeki savaşı da aynı şekilde reddediyoruz.  HDP olarak, kadınlar olarak, halkların bir arada özgür ve barış içerisinde yaşayabileceği koşulların sağlanması yönündeki her türlü barışçıl adımı desteklemeye devam edeceğiz.

Sürekli krizlerden beslenen AKP hükümeti şayet bu savaşta barışın yanında saf tutmazsa halihazırda büyük bir ekonomik krizin altında ezilen halkımız, çok daha ağır bedeller ödemeye ne yazık ki devam edecek.  İçeride sizin zamlarınıza, baskılara karşı zaten mücadele vermekte olan halkımızı dışarıdaki savaşın da mağduru haline getirmeyin.  Ülkedeki ekonomik krizin biz kadınların omuzlarındaki ağırlığını her geçen gün daha da dayanılmaz şekilde hissettiğimizi belirtmek istiyoruz.

"ÜLKEDEKİ KADINLARIN YÜZDE 70'İ EKONOMİK OLARAK BİR BAŞKASINA BAĞIMLI"

Kadınlar çoğu kez aynı işi yaptıkları halde erkeklerin ücretinin neredeyse yarısını almaktadır. Türkiye'de 30 milyon kadının yalnızca 10 milyonu kayıtlı çalışmaktadır. Ülkedeki kadınların yüzde 70'i ekonomik olarak bir başkasına bağımlı olarak yaşamak durumundadır.

 Bu ülkede artık ekonomi diye bir şey kalmadığını herkes çok net biliyor ve görüyor.

Yakındır ya gideceksiniz ya gideceksiniz. Biz kadınlar hep birlikte geleceğiz ve birlikte değiştireceğiz.

NAFAKA TARTIŞMASI

Kadınların bir kazanımı olan 'nafaka' hakkını yine gündemlerine almışlar. Nedir bu meramları? En açık haliyle kadınların nafaka hakkını gasp etmektir amaçları. İktidarınız nafaka hakkını adil bir şekilde hesaplayıp bunun ödenmesini sağlamaya çalışması gerekirken neredeyse nafakayı tamamen kaldırmayı amaçlamaktadır.

"SEFALETE DE SALTANATA DA SON VERİLMESİ LAZIM"

Bunlar uçan saraylarda seyahat ederken, Diyanet İşleri Başkanı bile özel jet ile geziye giderken, hemen her gece yakıta yapılan zamlarla insanlar araçlarına yakıt koyamaz oldu. Yandaşları, beşli çetesi ile hazineyi boşaltan, başka ülkelerde para aklayanlar şatafat yaşarken, milyonlarca yurttaş geçim derdiyle boğuşmaktadır.

Sefalete de saltanata da bir an önce son verilmesi lazım. Buna da biz kadınlar öncülük edeceğiz.  Ya gideceksiniz, gideceksiniz. Birçok yerde işçi direnişleri var.

Toplum bir bütün olarak şiddet sarmalının içerisine itilmiş durumdadır. Bu şiddetin en büyük mağduru da kadınlardır.  Kadın katillerini salıveren, kadın mücadelesini engellemeye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız.  Geçtiğimiz ocak ay içinde 26 kadın katledildi, 28 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Sayılarla ifade etmek kolay ama her ay istikrarlı şekilde kadınlar katlediliyor.

İnsan hakları savunucusu Eren Kesin, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, sanatçı Ezgi Mola ve Sezen Aksu’ya ve benzer saldırılara uğrayan kadın arkadaşlarıma buradan selamlarımı gönderiyorum.

Emine Şenyaşar annenin çığlığını artık duyun. İktidarınızı katillere tanıdığı hukuksuz imtiyazı kaldırın. Adaletin gereğini yerine getirin.

Deniz’in ve yoldaşlarının hesabını hem hukuk karşısında hem de tarih önünde soracağız. En son Semra Güzel vekilimize düzenlenen kumpasta kadının siyasetteki yerine ve kimliğine yapılan saldırıdır.

"SEMRA VEKİLİMİZİN DOKUNULMAZLIĞININ KALDIRMAYA SİZİN PARMAKLARINIZIN GÜCÜ YETMEZ"

Semra vekilimizin dokunulmazlığının kaldırmaya sizin parmaklarınızın gücü yetmez, Semra Güzel halkın ve kadınların vekilidir, iradesidir.

Biz gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz. Dokunulmazlıkları kaldırsanız dahi mücadelemizle hiçbir zaman baş edemeyeceksiniz. Tıpkı partimize açılan kapatma davası ve Kobani kumpas davasında olduğu gibi… Yargılayan sizler değil, bizler olacağız.

AYSEL TUĞLUK TEPKİSİ

Aysel Tuğluk ve cezaevinde yaşam mücadelesi veren hasta tutukluların cezaevlerinde kalabilir raporunu veren Adli Tıp Kurumu ölümcül hastalıkları yok saymaya devam ediyor.

38 katliamında Dersim’in kadınlarını uçurumlardan atlamaya zorlayan, Dersim’in kızlarını kaybeden cuntacı zihniyet ile bugün Dersim’in onurlu kızı Aysel’i cezaevinde yok etmeye çalışan zihniyet aynı zihniyettir.

İTTİFAK AÇIKLAMASI

Kürt sorununda çözümsüzlüğü dayatan, başta cinsiyet eşitsizliği olmak üzere her türlü eşitsizliği onaylayan, işçinin, emekçinin, gençlerin sorunlarını kabul etmeyen hiçbir ittifakı asla kabul etmiyoruz.  Toplumu kutuplaştıran,  iki seçenek varmış gibi dayatan anlayışlara karşı üçüncü yolda, demokrasi ittifakı dedik.  Kürt sorunu vardır ve bu sorun diyalog ve müzakere yoluyla çözülmekten yana olanların yoludur.