HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’in cenazesine yönelik polis saldırısının yaşandığı Gazi Cemevi'ni ziyaret etti.

“Bir insan öldükten sonra düşüncesi, fikirleri, ideolojisi ne olursa olsun üzerinden hüküm kalkmıştır” ifadelerini kullanan Buldan, “Sistem, siyasi iktidar bu kutuplaştırmayı, yok saymayı, inançlara saldırıyı sadece Alevi yurttaşlarımız üzerinde değil bugün Türkiye’de farklı düşünen, farklı mezheplerin, inançların üzerinde uygulanan bir sistemi olağan hale getirmeye çalışıyor. İlk defa karşılaştığımız bir durum değildir. Daha önce de Aysel Tuğluk’un annesine yapılan büyük bir saygısızlık vardı. Hatun anne gömüldüğü yerden çıkarılmak istenmiş, cenazeye saygısızlık yapılmış, ölünün kemikleri sızlatılmıştı. Bugün özellikle Kürtlerin mezar taşları kırılarak, mezarları tahrip edilerek nasıl Kürtlere ikinci bir ölüm yaşatılıyorsa Alevi yurttaşlarımıza da İbrahim şahsında aynı azap aynı acı bir kez daha ölüm yaşatılmak istenmiştir”  dedi.

HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, HDP İstanbul İl Yöneticileri, HDP MYK üyesi Turgut Öker, HDP Milletvekilleri Garo Paylan, Hüda Kaya, Musa Piroğlu ve Zeynel Özen’in de eşlik ettiği Buldan, ziyaret sırasında yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Sevgili arkadaşlar, ben de öncelikle hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Korona günlerinde hepinize sağlıklı günler diliyorum.

‘İBRAHİM’İN CENAZESİNE YAPILANLAR ZULÜMDEN YANA OLAN ANLAYIŞIN GÖSTERGESİDİR’

Öncelikle hem Korona'dan kaynaklı hem de İbrahim şahsında yaşamını yitiren vatandaşlarımıza arkadaşlarımıza yoldaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum. İbrahim şahsında yapılanlar, aslında yüzyıllardır devam eden inkarcı anlayışın, baskıcı anlayışın, şiddetten yana olan, bölmeden, kutuplaştırmadan yana olan bir zihniyetin bir kez daha açığa çıktığını bize gösteriyor.

İki gün önce buraya bu Cemevi'ne Alevi yurttaşlarımızın kutsal mekanlarına, Alevi yurttaşlarımızın iradesine büyük bir saygısızlık yapılarak buraya saldırı gerçekleşmiş, şurada cenaze bölümü olan mekanının içine girilmiş ve burada yaşamını yitiren, hakka yürüyen İbrahim’in cenazesi kaçırılmış, Kayseri’ye götürürken bile kemikleri sızlattırılmış, Alevi yurttaşlarımıza azap çektirilmiştir.

‘İKTİDAR İNANÇLARA, CENAZELERE YÖNELİK SALDIRIYI OLAĞAN HALE GETİRMİŞTİR’

Sistem, siyasi iktidar bu kutuplaştırmayı, yok saymayı, inançlara saldırıyı sadece Alevi yurttaşlarımız üzerinde değil bugün Türkiye’de farklı düşünen, farklı mezheplerin, inançların üzerinde uygulanan bir sistemi olağan hale getirmeye çalışıyor. İlk defa karşılaştığımız bir durum değildir. Daha önce de Aysel Tuğluk’un annesine yapılan büyük bir saygısızlık vardı. Hatun anne gömüldüğü yerden çıkarılmak istenmiş, cenazeye saygısızlık yapılmış, ölünün kemikleri sızlatılmıştı.

‘KÜRTLERİN MEZARLARINA ALEVİLERİN CENAZELERİNE SALDIRILARAK İKİNCİ BİR ÖLÜM DAYATILIYOR’

Buna benzer olaylarla zaman zaman karşılaşıyoruz. Bugün özellikle Kürtlerin mezar taşları kırılarak, mezarları tahrip edilerek nasıl Kürtlere ikinci bir ölüm yaşatılıyorsa Alevi yurttaşlarımıza da İbrahim şahsında aynı azap aynı acı bir kez daha ölüm yaşatılmak istenmiştir.

Bir insan öldükten sonra düşüncesi, fikirleri, ideolojisi ne olursa olsun üzerinden hüküm kalkmıştır. Bir ölü üzerinden hüküm varsayarak, onu suçlu ilan etmek hem cenazeye hem ölüye yapılan büyük bir saygısızlıktır.

‘YAPILAN BU SALDIRI VE SAYGISIZLIĞIN KARŞISINDA SESSİZ KALMAYACAĞIZ’

Hiçbir dinde, kitapta, ayette, surede ölüye saygısızlık diye bir şey yoktur, olmaz da. Ama bugünkü siyasi iktidar, özellikle son zamanlarda yaptıklarıyla birlikte aslında dini siyasete alet etmekle birlikte dine büyük bir saygısızlık yapmaktadır. Bu ülkede Kürtlerin mezar taşları kırılırken, Alevilerin cemevleri basılırken, Ermenilerin kiliselerine saygısızlık yapılırken bunlar karşısında sessiz kalmayacağız.

‘CEMEVLERİNE YAPILAN SALDIRI CAMİLERE YAPILAN SALDIRIDIR’

Çünkü biz biliyoruz ki, Aleviler şahsında cemevlerine yapılan saldırı aynı zamanda Sünnilere, camilere yapılan saldırıdır. Çünkü cemevleri Aleviler için neyse, camiler de Sünniler için aynıdır, kiliseler Ermeniler için aynıdır. Hepsi kutsaldır, hepsi değerlidir. Cemevlerinde, camilerde, kiliselerde insanlar Allah ile baş başa kalırlar ibadetlerini yerine getirirler. Bunun arasına kulun girmesi ve saygısızlık yapılması büyük bir utançtır.

‘HADDİ OLMAYAN HER KONUDA KONUŞAN DİYANET ÖLÜYE VE MEZARLARA YÖNELİK SALDIRILAR KARŞISINDA SESSİZDİR’

Dikkat edilmesi gereken şey şudur, Diyanet İşleri Başkanı bütün bu yaşananlar karşısında sessizliği koruyor. Haddi olmayan her türlü konuda konuşan, alanına girmeyen her türlü konu üzerinde söz söyleyen Diyanet İşleri Başkanı cemevlerine yapılan saldırıda, Kürtlerin mezar taşları kırıldığında sessiz kalmış ve bunu onaylamıştır. Oysa tam da konuşulması gereken şeylerin yeri ve zamanıdır. İşte hem Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu sessizliğini ve siyasi iradenin bu saygısızlığını biz HDP olarak asla kabul etmiyoruz, bunun karşısındayız, siyasi ve hukuki gelişmeleri yakından takip edip bunun takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz.

‘HERKES İNANCINI İBADETHANESİNDE YAŞAMA HAKKINA SAHİPTİR’

Evet sevgili arkadaşlar, cemevlerine saldırı yapılamaz, camilere, kiliselere, sinagoglara saldırı yapılamaz. Bunlar en kutsal mekanlardır. Çünkü bu ülkede bizler 82 milyon insanla farklı mezhepleri, inançları, kimlikleri oluşturuyoruz. Bu ülkede sadece Türkler ve Sünniler yoktur; Aleviler, Ermeniler, Süryaniler de vardır. Herkes kendi inancını dilediği şekilde kendi kutsal mekanlarında yerine getirmek ve bunu Allah’la paylaşma hakkına sahiptir. Bu mekanlar da bunun içindir. Bu yapılan saldırıyı, Gazi Cemevi'ne yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz.

‘İKTİDAR ALEVİ TOPLUMUNDAN, MEZAR TAŞLARI VE CENAZELERİ SALDIRIYA UĞRAYANLARDAN ÖZÜR DİLEMELİDİR’

Böyle bir saldırı karşısında siyasi iradeyi Alevi halkı ve toplumundan özür dilemeye davet ediyoruz. Evet bugün bir özre ihtiyaç vardır. Bu özür Alevi halkından dilenmelidir. Cemevleri yönelik saldırılardan dolayı özür dilenmelidir.

Cenazelerine saldırılan insanların ailelerinden özür dilenmelidir. Mezar taşları kırılan insanların ailelerinden özür dilenmelidir. Böyle bir şeye asla ve asla bir daha cürret edilmemelidir. Hepimizin kimliğine saygı duyulması gerekiyor. İşte demokratikleşme dediğimiz şey budur. Biz “Türkiye’nin demokratikleşmesini istiyoruz” dediğimiz zaman aslında bütün bunları ifade ediyoruz.

Birbirimize saygı ve eşit insanlık, hukuk ve adalet istiyoruz. Bir kez daha yapılandan dolayı utanç duyduğumuzu ve hem de cemevine yapılan saldırı ve cenazenin kaçırılması konusunda yanınızda olduğumuzu belirtiyoruz. Bir kez daha hepimizin başı sağolsun, Xızır yardımcımız olsun.