HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin seçim çalışmaları kapsamında Bingöl halkıyla bir araya geldi.

Buldan, “Cumhur İttifakı. Yenikapı’da yanlarına aldıklarını gördük. Cumhur İttifakı yanına Ağarları, Çillerleri alarak sahneye çıktı. Demek ki sizin ittifakınız, Susurluk ittifakı, sizin ittifakınız ‘Beyaz Toros ittifakı’. Dün sahneye çıkardığınız insanların geçmişini bilmiyor musunuz? Çiller dönemini, Ağar dönemini bilmiyor musunuz? Madem bu kadar çok seviyorsunuz Çiller’i, Ağar’ı neden belediye başkan adayı yapmadınız? Birini İstanbul’dan, birini de Ankara’dan gösterseydiniz; o zaman dersinizi alsaydınız. Onların ittifakının çatırdadığını da görüyoruz. 31 Mart’tan sonra öyle bir dağılacaklar ki ittifakın “i”si bile kalmayacak. Tuzla buz olacaklar” dedi.

Buldan şu ifadelerde bulundu:

Yado Paşa'nın torunları hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, Hayri Durmuş'un yoldaşları hoş geldiniz. Sevgili İdris Baluken'in kardeşleri, hepiniz sefalar getirdiniz. Bugün Çewlig'de olmaktan büyük bir onur, büyük bir gurur duyuyorum. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız. 24 Haziran'da da buradaydım. Yine aynı meydanda sizlerle bir araya gelmiştik. Ancak bakıyorum ki bugün daha kalabalığız, gittikçe büyüyoruz, gittikçe çoğalıyoruz. Sizlerin 24 Haziran’daki çabası, 24 Haziran’daki başarısı eminim ki 31 Mart’ta da sürecek.

‘BİNGÖLLÜ BİR BAKAN VAR ANCAK O BAKAN SADECE KENDİSİNE BAKAN’

31 Mart elbette Türkiye açısından bir dönüm noktası olacak. Ancak Bingöl açısından da dönüm noktası olmalı. Buranın özellikle ekonomik sıkıntılarının ne kadar büyük olduğunu biliyoruz. Buranın belediyesini yıllardır AKP kazanmış. Burayı yıllardır AKP’li belediye başkanları yönetiyor. Ancak bakıyoruz ki Bingöl’de taş üstüne taş konulmamış, Bingöl’e tek bir çivi çakılmamış. Yollar çukur, yollar çamurdan ve çöpten geçilmiyor. Bingöl halkına verdikleri değer, Bingöl halkına yaptıkları hizmet işte bu kadar. Oysa burada bir Bakan var. Ancak o Bakan, sadece kendisine Bakan. Bingöl halkına değil, kendisine Bakan.

‘HAYVANCILIK KENTİ BİNGÖL'E SIRBİSTAN'DAN ET GELİYOR’

Burada da tıpkı diğer kentlerimiz gibi tarımın, hayvancılığın bittiğini görüyoruz. Burada hem buğday hem mısır ekimini bitirdiler. Burası bir hayvancılık kenti olmasına rağmen, bugün buraya et Sırbistan’dan geliyor. İşte bu anlayış hem tarımı hem hayvancılığı bitirdi, halkımızı yoksulluğa mahkûm etti.

Burada kredi kartı borcu olmayan tek bir vatandaşımız yok. Burada esnaf kazanamamaktan dolayı dükkanının kapısına gün geçtikçe kilit vurmak zorunda kalmış. Bütün bunları Bingöl halkına reva görenler, 31 Mart’ta derslerini alacaklar, hiç merak etmeyin.

‘ONLAR KENDİ YANDAŞLARINI DÜŞÜNÜYOR, BİNGÖL HALKI GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALIYOR’

Buranın gençleri işsiz. Kahvelerde, caddelerde, sokaklarda binlerce genç işsiz bir şekilde dolaşıyor. Bin kişinin işe alınacağı yere, 15 bin kişi başvuru yapıyor. Burada bunu gördük. Ama bu işe alınacak bin kişiden de amcası, dayısı, torpili olan işe giriyor, diğer işsizler kahvede oturmaya devam ediyor. Bingöl halkı batıya göç etmek zorunda kalıyor.

Bu güzel topraklarımızı, bu verimli toprakları öyle bir hale getirdiler ki insanlar iş bulmak, aş bulmak için batıya gidip çalışmak zorunda kalıyor. İşçi olarak gidiyor, tarım işçisi, mevsimlik işçi olarak gidiyor. Öğrenciler, kadınlar gidiyor. Ama bu hiç kimsenin umurunda değil. Onlar sadece ve sadece kendi yandaşlarını, kendi akrabalarını düşünüyorlar, Bingöl halkını hiçbir şekilde düşünmüyorlar.

‘80 MİLYON İNSAN SARAY'A ÇALIŞIYOR’

 Bingöl’e tek bir yatırım yapılmış mı? Bingöl Belediyesi tarafından ya da AKP iktidarı tarafından Bingöl’e yapılan tek bir yatırım görmedik, bilmiyoruz. Bingöl’e verdikleri değer işte budur. Çünkü onlar bütün yatırımları Saray’a yapıyorlar. 80 milyon insan, Saray’a çalışıyor. Saray’ın bir günlük harcaması kısılsa, Bingöl’de ne iş sorunu kalır ne aş sorunu kalır. Onların derdi Saray derdi. 80 milyon insan sadece ve sadece Saray’a çalışıyor.

‘AĞZINIZDAN BİR GÜNE BİR GÜN BU HALKA GÜZEL BİR SÖZ, SEVGİ DOLU BİR SÖZ ÇIKMADI’

İşte biz bütün bunları dile getirdiğimiz için şimdi bize dinsiz, imansız diyorlar, bölücü, terörist diyorlar. Yahu sizin ağzınızdan, bir güne bir gün bu halka güzel bir söz, sevgi dolu bir söz, güven duyan bir söz çıktığını kimse gördü mü?

‘DİNİMİZDE AYRIMCILIK, KUTUPLAŞMA, İFTİRA, HAKARET YOKTUR’

Bize dinsiz, imansız diyenler, her gün dini kendi siyasetlerine alet edenler, şunu çok iyi bilsin ki Bingöl halkı da Kürtler de HDP de dinine de, Allah'ına da, peygamberine de sizden daha çok bağlıdır. Bizim dinimizde ayrımcılık, kutuplaşma, iftira, hakaret yoktur. Ama bunlar gece gündüz gittikleri her yerde HDP'ye iftira atmaktan, yalan söylemekten, çamur atmaktan başka bir şey yapmıyor. Bunların dilinde yalan, cebinde haram. İşte böyle bir parti, böyle bir iktidar bugün dini kendi siyasetine alet etmiş durumdadır.

‘TÜRKİYE HALKLARI; DİLİNDE YALAN, HAKARET, ÖFKE OLAN CUMHURBAŞKANINI HAK ETMİYOR’

Hani diyorlar ya, “biz yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz”. Yalan söylüyorlar. Bu yaradanın yarattıkları arasında bile ayrım yapıyorlar. Türklerle Kürtleri, Sünnilerle Alevileri, erkeklerle kadınları birbirine düşman gösteriyorlar. Bir Cumhurbaşkanı'nın dili bu kadar kin ve nefretle dolu olamaz, olmamalı. Bir cumhurbaşkanı her gün bir partinin yöneticilerine ve ona oy veren insanlara hakaret edemez, etmemeli. Şimdiye kadar konuşmalarında 80 milyon insanı kucaklayan bir konuşma yaptığını görmedik. Sevgiden, kardeşlikten, hoşgörüden bahsetmeyen bir cumhurbaşkanı var. Her gün dilinde yalan, hakaret, öfke olan bir cumhurbaşkanı var. Türkiye halkları bunu hak etmiyor. Bizler geçmişte de cumhurbaşkanları gördük. Kapsayıcı, kucaklayıcı cumhurbaşkanları gördük. Ancak bu cumhurbaşkanı ne yazık ki böyle bir dilden mahrum.

‘SİZİN ADALET ANLAYIŞINIZ DEMOKRASİYİ SAVUNANLARI CEZAEVİNE GÖNDERMEK’

Diyor ki "bu ülkede adalet var". Bu ülkede adalet varsa, İdris Baluken neden 18 yıl ceza aldı? Bu ülkede adalet varsa, Selahattin Demirtaş neden cezaevinde? Figen Yüksekdağ neden cezaevinde? Hiçbir suçları olmayan, barışı savunan, adaleti, demokrasiyi savunan arkadaşlarımız, milletvekillerimiz, belediye eşbaşkanlarımız neden cezaevinde? Sizin adalet anlayışınız demokrasiyi savunanları cezaevine göndermek.

“YANLARINA AĞAR'I, ÇİLLER'İ ALDILAR; CUMHUR İTTİFAKI DEĞİL BUNLARINKİ "BEYAZ TOROS İTTİFAKI"

Cumhur İttifakı. Yenikapı’da yanlarına aldıklarını gördük. Cumhur İttifakı yanına Ağarları, Çillerleri alarak sahneye çıktı. Demek ki sizin ittifakınız, Susurluk ittifakı, sizin ittifakınız ‘Beyaz Toros ittifakı’. Dün sahneye çıkardığınız insanların geçmişini bilmiyor musunuz? Çiller dönemini, Ağar dönemini bilmiyor musunuz?

‘ÇİLLER’İ, AĞAR’I NEDEN BELEDİYE BAŞKAN ADAYI YAPMADINIZ?’

Madem bu kadar çok seviyorsunuz Çiller’i, Ağar’ı neden belediye başkan adayı yapmadınız? Birini İstanbul’dan, birini de Ankara’dan gösterseydiniz; o zaman dersinizi alsaydınız. Onların ittifakının çatırdadığını da görüyoruz. 31 Mart’tan sonra öyle bir dağılacaklar ki ittifakın “i”si bile kalmayacak. Tuzla buz olacaklar.

‘3 DÖNEMDİR BURAYI SİZ YÖNETİYORSUNUZ, SİZDEN BÜYÜK FELAKET Mİ OLUR?’

Bingöllülerin oylarını, Kürtlerin oylarını çantada keklik sanmasın kimse. Burada kendisine Bakan olarak görev verilen kişinin taş üstüne taş koymadığı, çivi çakmadığı bu anlayış, "nasıl olsa kazanırız, nasıl olsa Bingöllüler bize oy verir" demesin. Dün yaptıkları açıklamada "eğer 31 Mart’ta kazanamazsak Bingöl’de felaket olur" demişler. Yahu üç dönemdir siz burayı yönetiyorsunuz, en büyük felaket sizsiniz. Sizden büyük felaket mi olur? Bırakın Bingöl halkı tercihini doğru yapsın, ki bizim bundan hiçbir endişemiz yok. Biliyoruz, Bingöl halkı bu sefer tarih yazacak. 31 Mart’ta Bingöllüler tarih yazacak.

‘ADALET BAKANLIĞI BU ÖLÜMLERİ NE ZAMAN GÖRECEK?’

Bir kadın milletvekili arkadaşımız Hakkari Milletvekilimiz Sevgili Leyla Güven bugün 138 gündür açlık grevinde. Onunla birlikte hem cezaevlerinde hem de yurt dışında insanlar bedenlerini açlığa yatırmıştır. Bu açlık grevi, tecridin kaldırılması içindir. Bu açlık grevi, barış ikliminin, demokrasinin, özgürlüğün ve kardeşliğin hakim olması içindir. Haksız, hukuksuz bir şey istenmiyor; meşru, yasal bir taleptir bu. Ülkenin barış rüzgarlarına kavuşması için insanlar bedenlerini açlığı yatırıyor, cezaevinde insanlar yaşamlarına son veriyor. Adalet Bakanlığı bu ölümleri ne zaman görecek? Bu ölümlerin vebalinin kendi üzerlerinde olduğunu ne zaman anlayacaklar? Bu kadar duyarsızlık, bu kadar sessizlik gerçekten anlaşılır değil. Buradan bir kez daha Adalet Bakanlığına çağrı yapıyoruz. Tecrit insanlık suçudur. Tecrit kaldırılmalı, Leyla Güven ve arkadaşları yaşamalıdır.

‘ADAYLARIMIZI SİZLERE EMANET EDİYORUM’

31 Mart önemli bir tarihtir. 31 Mart'ta Çewlig halkı da bir tercih yapacak. İki eşbaşkan adayımız, Senem ve Hişyar arkadaşlarımızı sizlerin adayı. Her iki adayımız da sizlere hizmet yapmaya hazır. Sizlerin sorunlarına, sıkıntılarına açık olacaklar. Hişyar vekilimiz buranın vekilliğini de yaptı. Sorunlarınızı tıpkı İdris Baluken gibi Meclis'e taşıdı. Hani İdris Baluken de bu ülkenin barışı için çok çalışır ya, işte Hişyar Vekilimiz de hem yurtdışında hem içinde büyük çalışmalar yaptı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin en önemli projelerinin altında Hişyar Vekilimizin imzası var. Çok çalışkan ve yiğit bir insan olan vekilinizi sizlere emanet ediyorum.

Sevgili kadınlar, Bingöl’e belki de ilk defa kadın eli değecek. Sevgili kadınlar, sizler sorunlarınızı artık Senem Başkanımızla çözeceksiniz. İlk defa belediyede bir kadın eşbaşkan olacak. İki arkadaşımız da 31 Mart’ta çok yüksek bir oy oranı ile kazanacak. Kazanan siz olacaksınız.

‘ONLARA GÜÇLÜ BİR ZAZA DURUŞU GÖSTERMENİZİ İSTİYORUZ’

Onlara güçlü bir Zaza duruşu göstermenizi istiyoruz 31 Mart’ta. Bingöl halkı Zaza Baluken ve Zaza Demirtaş'ın yanında olacak. Bingöl halkına olan güvenimiz sonsuzdur. Kazanacağımıza olan güvenimiz sonsuzdur. Yolunuz ve yolumuz açık olsun. İki arkadaşımı önce Allah'a, sonra size emanet ediyorum.