ζήτω η επανάσταση (Zito i Epanastasi ),Yunanca ‘Yaşasın İsyan’ anlamına geliyor. İzmir’e Türkler ile savaşmaya (1921) gelen Yunanlı askerler arasında örgütlenen komünist askerler, İngiliz emperyalizminin çıkarları için savaşmayı ret ettiler.
Türkiye’den bir kesim Genelkurmay arşivlerine dayandırarak ‘200 Yunanlı komünist asker’in(*) kurşuna dizilerek idam edildiğini iddia ediyor. Yine bu kesim tarafından 2015 tarihinden itibaren her 4 Ocak’ta İzmir Balçova İnciraltı sahilinde savaşmayı ret eden bu askerler anısına anma düzenleniyor . Bizde normalde televizyon dizilerinden (Vatanım Sensin dizi filmi) tutun da, tarih ve edebiyat dizelerinde Yunan ordusuna olağanca sövgüler yer alırken, savaşmak istemedikleri için idam edilen askerler meselesinde görüyoruz ki müthiş methiyeler diziliyor. Aslına bakarsanız öyle de olması gerekir diye düşünüyorum.

Fakat merak ettiğim, aynı dönemde Türk ordusunda komünistlerin örgütlediği askerler “Bu oyunda biz yokuz, Almanya daha sonra İngiliz emperyalizminin çıkarları doğrultusunda savaşmayı ret ediyoruz. Biz komşumuz Yunan askeri şahsında Yunan halkına karşı silah kaldırmayacağız” dese bu yüzden 200’ü birden idam edilse, o zaman tavırları yüzünden Yunanlı komünist askerlere gösterilen saygı Türk askerine karşı da gösterilir miydi?

Yoksa tarihte ‘vatan haini’ olarak gösterilip ders kitaplarında işlenir miydi merak ediyorum. Çünkü o dönemde savaşta yer almak istemeyen yüzbinlerce asker kaçağı vardır ki bu yüzden ağır tedbirler alınır, bu ağır tedbirler arasında idam da var onu söylemek gerekir. Bu asker kaçaklarının tavrı üzerine nerede ise iki kelime dahi edilmemiştir. Mesela denmemiştir “Bu güzel insanlar Yunanlı kardeşleri gibi idamı göze alıp Alman ve İngiliz emperyalizminin Anadolu’da ve Ortadoğu’daki çıkarları yüzünden kardeş halk Yunanlılara karşı savaşmayı ret etti. Hatta bu yüzden birçoğu istiklal mahkemeleri tarafından cezalandırılarak idam edildi. Bugün onların o gün içerisine girdikleri bu cüretkar tavırlarının önünde saygı ile eğiliyoruz.”

O günlerde komşu böyle bir şey yapınca övgüye mazhar olurken, bizde böyle bir şey olunca sessizce idamlar gerçekleşmiş, bu idamları bu asker kaçaklarını çoğumuz ise görmezden gelmişizdir, şimdi bu yaptığımızın adına ne denir sizce, cevabı okuyucuya bırakıyorum. Fakat ben o gün idamı ve öldürülmeyi göze alıp Emperyalizmin çıkarları için içeride ve dışarıdaki komşusuna (Yunan-Rum) karşı silahlanmayı ret eden ve bu yüzden askere gitmeyen, birliğini terk eden bu onurlu güzel insanların ideallerine bağlılığımı ve şükran dileklerimi bir kere daha sunuyorum.

Bir gün bu militarist toplum yapısı biraz aşılmaya yüz tuttuğunda bu sessiz kahramanların tek tek hakları iade edilecek, bugün savaşmayı ret eden Yunanlı askerlere gösterdiğimiz ilgi o gün o güzel insanlar içinde gösterilecek, ben şimdiden hatırlatma yapmak istedim.
__________________________________________________
*O gün öldürülen Yunan askerleri için daha sonra Türkiye’de Şair Tuğrul Keskin Zita ı Epanastasis adlı şiir kitabı yazmış ve o kitabında 200 kişinin idamını dile getirmişti. Geçmiş metinler konusunda araştırma yapan kişilerin çalışmaları o dönemde savaşmadıkları için toplu şekilde öldürülen Yunan asker varlığını doğrulayacak bir bulguya rastlayamadı.

Araştırmacı Yazar Foti Benlisoy bu yüzden ele aldığı makalede Yunan komünist hareketin savaş karşıtı tavrını şu şekilde anlatıyor:

“Savaşa karşı çıkan Yunan komünist askerlerinin mücadelelerinin Türkiye’de yankı bulması, uluslararası komünist hareketin bu çok da bilinmeyen sayfasının enternasyonalist bir ilgi ve sempatiyi kışkırtması çok sevindirici.
“Hatırlatmakta yarar var: Daha sonra Yunan Komünist Partisi adını alacak olan Yunanistan Sosyalist İşçi Partisi (SEKE), bizde “Kurtuluş Savaşı”, Yunanistan’daysa “Küçük Asya Seferi” denen savaşa karşı aktif bir tutum almış, gerek Yunanistan’da gerekse cephede aktif bir savaş karşıtı propaganda örgütlemiştir. Komünistlerin savaş karşıtı militan söylemleri, “harp yorgunu” olan Yunan askerleri arasında belli bir ilgi görmüş, ordunun bazı birimlerindeki komünist hücreler oldukça etkin bir faaliyet yürümüştür. Parti bu tutumu nedeniyle “vatan hainliği” ile suçlanmış ve çeşitli baskılarla karşı karşıya kalmıştır. Parti yöneticileri tutuklanmış, parti yayınlarının Anadolu’da dağıtımı yasaklanmış, cephede çok sayıda asker “Bolşevik propaganda” suçlamasıyla hapse atılmış, eziyet görmüştür.”

Şair Tuğrul Keskin’in ve ardıllarının verdiği 200 rakamına ilişkin ise Benlisoy “Yunan komünistlerinin gerek cephede gerekse Yunanistan’da bu dönemde yürüttüğü savaş karşıtı mücadele, tarih yazımında şimdiye değin hak ettiği ilgiyi görmüş değil. Bu nedenle konuya dair bildiklerimiz hâlâ bir hayli sınırlı. Yine de bu hususta yapılmış kimi çalışmalar yok değil. Hemen belirteyim: Konuya dair literatürde, 1 Ocak 1921 tarihinde böyle bir toplu (200 kişilik!) infaz yaşandığına dair bilebildiğim kadarıyla herhangi bir kayıt yok. Yunan komünistlerinin cephedeki faaliyetleriyle ilgili yaptığım (ve bir kısmını yakın zamanda yayımladığım) çalışma esnasında böyle bir katliama dair bir atfa hiç rastlamadım” diyor. Merak edenlere bu mesele için Foti Benlisoy’un inceleme yazısının linkini de koydum.